Öyle bir zamanda gel ki; vazgeçmek mümkün olmasın.
-Orhan VeliBölüm Şarkısı: Treat You Better-Shawn Mendes
Pamir'e sardığım kollarımı geri çektiğimde "Sana her şeyi anlatacağım. Ama başka bir yere gitsek daha iyi. Orada oturup konuşuruz." dedi Pamir onay almak istercesine. Pamir'e kırgın olsam da her şeyi öğrenmek istiyordum ve bu yüzden gidecektim onunla. Hem bu saçma yemekten de kurtulurdum.
Kafamı sallayıp "Tamam, geleceğim. Ama önce çantamı almalıyım. Sen burada bekle." dedim ve masaya ilerlemeye başladım.
Hızlı adımlarla ilerlerken masa görüş alanıma girdiğinde masadaki gerginliği fark edebilmiştim. Ayrıca Yaman'ın yüzünden de çok bariz okunuyordu öfkesi.
Masaya ulaştığımda çantamı alıp "Kusura bakmayın fakat gitmem gerekiyor." dedim. Annemin kaşları çatılırken "Lara! Yaptığın saygısızlık! Her yemek o çocuk yüzünden bozuluyor nedense. Sizin için ayarlıyoruz bu yemekleri. Terbiyesizlik etme!" diye kızdı.
Daha fazla sakin kalamayarak sinirli bir şekilde konuşmaya başladım. "Kusura bakmayın ama biz istemediğimiz halde 'Sizin için hazırladık bu yemeği.' demeniz fazlasıyla ironik. Anlamıyor musunuz? Ne ben ne de Yaman istiyor bu ortaklık meselesini. İkimizde ayrıldık ve farklı hayatlara sahibiz. Zorlamayın artık bizi." diyerek bir şey demelerini beklemeden yürümeye başladım.
Pamir'in yanına ulaştığımda beraber yürümeye başladık ve siyah bir arabanın önünde durduk. Kapıyı açıp geçmem için bir işaret yaptıktan sonra bindim arabaya. Ehliyeti mi vardı Pamir'in?
O da şoför koltuğuna oturduktan sonra meraklı yanımı yine ortaya çıkardım. Aslında meraklı yanım değil de güvenliğimi sorgulayan yanım diyelim bence. Evet, bu yanımı bende daha yeni duyuyordum.
"Senin bu yaşta ehliyetin mi var?"
Gözünü yoldan ayırıp kısa bir süre için bana baktı. Sonra tekrar önüne dönüp "Bir sene bazı sebeplerden dolayı sınıfta kaldım. 18'im yani." dedi.
Kafamı salladım ve kafamı cama doğru çevirdim.
Yaklaşık 15 dakika sonrada bir restoranın önüne park etti arabayı.
Sessizliğimizi hala korurken içeri girdik. Bir masa seçip oturduktan sonra önce yemeklerimizi sipariş ettik. Sonra da Pamir anlatmaya başladı.
"Açıkçası bunu anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum ama anlatmam lazım.
Hazal'ın bir erkek kardeşi vardı. Adı Karan. Hazal aslında evlatlıkmış. Daha doğrusu Hülya ablanın –Karan'ın annesi- en yakın arkadaşının kızıymış Hazal. Ve o kadın vefat edince kızı, yani Hazal'ı, yanlarına almışlar tabi bunu Hazal yıllar sonra öğreniyor. Çok karışık bir konu.Her neyse. Bir gün sabah kahvaltıya inerlerken Hazal 5 tane merdiven atlayarak aşağıya inmiş. Sonra Karan'a '5 tane atlayarak inemezsin' falan demiş. Ve sonra Karan oradan atlayamamış. Başını çok sert bir şekilde çarpmış. Beyin kanamasından ölmüş. Daha 5 yaşındaymış. Hazal hemen anne ve babasını çağırmış, hastaneye götürmüşler fakat yapacak çok büyük bir şey yokmuş."Dedi ve derin bir nefes alıp gözlerimin içine bakarak verdi nefesini.
"Hülya abla ve kocası olayı öğrendikten sonra Hazal'a çok kötü davranmaya başlamışlar. Hazal en sonunda çareyi intihar etmekte bulmuş. Fakat ölmemiş. Tekrar tekrar kesmiş. Ama hiç birinde ölmemiş. Çünkü hep Hülya abla ve kocası onu kurtarmış. Neden kurtardılar bilmiyorum. Ama saçma geliyor bana kurtarmaları."dedi ve yüzünü buruşturup anlatmaya devam etti. Ve o anlatırken gelen yemeğini yemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLARA YELKENLER
Teen Fiction"Bir hayalin varsa, onu başarma gücüne de sahipsin." Herkesin bir hayali vardı. Herkesin başarma gücüne sahip olduğu bir hayali vardı. Herkesin yaşadığı zorluklara karşı açtığı yeni sayfalar, yeni yelkenler, başladığı yeni hayatlar vardı. Lara'nın d...