3. BÖLÜM⛵️

161 17 0
                                    

"...öylesine güzel bir gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?" -Dostoyevski

Bölüm şarkısı: LP- Lost On You


Odada yankılanan alarm sesiyle gözlerimi araladım. Yavaşça yataktan kalkarak her sabah uyguladığım rutinimi tamamladım. Arya ve Yağız muhtemelen bizim kapının önünde beni bekliyordu. Her sabah buluşup beraber giderdik ve en son giden ben olurdum.

Evden çıktığımda Yağız ve Arya'yı beni beklerken gördüm. Yanılmamıştım.

"Günaydın." uykulu bir şekilde söylediğim söz üzerine Yağız "Sadece bir kere uykunu almış olsan keşke. Seni gördüğümde ya uyuyorsun ya uykulu oluyorsun ya da uyumak üzere oluyorsun. Burak sana boşuna uykucu demiyormuş." Kaşlarımı çatıp Yağız'a döndüm. Bir yandan da durağa doğru yürüyorduk.

"Allah Allah sana ne? Uyuyamaz mıyım? Ben senin egona, kullanamadığın beynine, bu geri zekalılığına bir şey diyor muyum? Demiyorum." Dedim sinirle tek nefeste.

"Tamam, bir sus ya." Aman hemen de sinirlen zaten!

"Sen basketbol elemelerine katılıyordun değil mi Yağız?" Arya'nın konuyu değiştirmek için sorduğu soru üzerine Yağız'a döndüm. Durağa gelmiş, otobüsün gelmesini bekliyorduk. Kısa bir bekleyişten sonra otobüse bindik.

"Evet, katılıyorum." Yağız liseye geçtiğimizden beri basketbol takımındaydı.

"Zaten takımda değil misin?" evet mantıklı bir soru sormuştum. Takımda olan biri neden tekrar elemelere katılsın ki?

"Yeni gelenler falan varmış sanırım. Koç öyle dedi."

Kafamı sallayıp söylediğini "Tamam." dercesine onayladıktan sonra inmek için düğmeye bastım. Otobüsten indikten sonra sınıfa gittik. Yağız ve Arya birlikte oturuyordu. Ben de onların arkasında tek oturuyordum. Dün Yağız "Sen çok kilolusun yer bırakmamışsın bana." Diyerek Arya'nın yanına geçince böyle oturmaya karar vermiştik. Ama ben kilolu değildim. Sadece dün okuldan sonra dört tabak makaron yiyen bir kızdım.

Hocasının içeri girmesiyle ayağa kalktık. Sıkıcı bir  tarih dersi bizi bekliyordu.

***

Arya ile beraber spor salonuna gidiyorduk. Elemeler vardı ve bizde Yağız olduğu için izlemeye gidecektik. Arkalarda bir yere geçtik. Çokta dolu değildi zaten. Sanırım kimse öğle arasını harcamak istememişti.

Koç salona geldiğinde herkes ikili ikili eşleştirildi. İkili takımlar kendi aralarında maç yapacaktı. İkililerden kazananlar ise takımda olacaktı. Takım kaptanı ise kazananlar arasında oluşturulan ikili takımlardan herkesi eleyen olacaktı.

Maç başladığında yanımıza nöbetçi öğrenci geldi.

"Lara Erez sen misin?" Hayır, ne olur beni biri çağırmasın. Maçı izlemek istiyorum.

"Müzik hocası, Deniz hoca, seni çağırıyor." Kahretsin. Arya'ya dönerek "Maçı anlatıyorsun." dedim ve hızlı bir şekilde müzik odasına gittim. Kapıyı tıklatarak içeri girdiğimde Deniz hoca karşımda gülümseyerek duruyordu.

"Gel canım. Sana bir şeyler söylemek istiyorum. Her sene olduğu gibi bu senede şarkı yarışması var Lara. Ve seninde katılmanı çok istiyorum. Önce okulda bir yarışma olacak ve kazanan daha doğrusu bizim seçtiğimiz kişiler, özel okullar arası olan yarışmaya gidebilecek. Senin sesinde güzel biliyorum. Önceden çalışmıştık biraz. Belki biraz daha destekle daha iyi olabilirsin. Katılmanı gerçekten çok isterim çünkü." Tabi ki de katılmak isterdim. Müzik söylemek, müzikle uğraşmak, müzik dinlemek kısacası müzikle alakalı her şey güzel hissettiriyordu. Bu yüzden detayları düşünmeden  "İsterim hocam. Ne zaman?" dedim.

YENİ UMUTLARA YELKENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin