16. BÖLÜM⛵️

39 7 0
                                    

"Ah fakat ölüm olmasaydı dünya ne müthiş bir cehennem olurdu."

Bölüm şarkısı:Rag'n'Bone Man-Human

Sonsuzluk gibi gelen bir süreden sonra karanlık bir odaya gözlerimi açtığımda etrafıma baktım. Tavanı basık, küçücük bir odadaydım. Gün ışığını alan bir tane bile pencere yoktu. İçeriyi aydınlatan tek şey tavandan sarkıtılmış tek bir lambaydı. Tam karşımda ise lambanın krem renginde bir anahtarı vardı.

Normalde beyaz olan duvarlar rutubet ile griye dönmüş, küf sayesindede minik minik yeşil noktalar çıkmıştı duvarda. Odanın dört bir köşesindeki duvarlarda tavana doğru ilerlemiş küf izleri vardı. Odanın dört bir yanının sarmış olan böcekleri yok saymak imkansızdı. O kadar fazla vardı ki...

Tam karşımdaki duvarın önünde duran iki adama baktım. Her ikiside hiçbir duyguyu gün yüzüne çıkarmayan gözleri benim üzerimdeydi. Diğerine göre daha kel olan, ayağına doğru ilerleyen böceği görmüş ve büyük bir hızla ezmişti. Bunu bana bakarak yapması tırsmama neden olmuştu. Böceği ezmesini hatırladığımda yüzümü buruşturarak, ne olduğunu hatırlamaya çalıştım.

Partideki tuvaletteyken biri beni kaçırmıştı. Ama kim bizden ne istiyordu ki? Cengiz ölmüştü. Burak ise ortalarda gözükmüyordu. Hülya ise... O kadına ne oldu bilmiyorum ama bu kadar büyük bir planı akıl edemeyeceğine emindim. Kollarım ve bacaklarım bileklerimden, ağzımda bantlanmış vaziyetteydim.

Partide giydiğim elbisem hala üzerimdeydi. Saçlarım ise hala eskisi gibiydi büyük ihtimalle. Sadece biraz dağılmış hali.

"Ah, Uyuyan Güzel sonunda uyandı." dedi bir ses arkamdan.

Bir dakika bu Cengiz'in sesiydi. Ölü olan Cengiz'in. Cengiz ölmüştü. Bu nasıl olabilirdi? Şuan kanlı canlı karşımdaydı.

Sesinden kim olduğunu anlamam ile sinirli bir şekilde bağlandığım sandalyeden kurtulmaya çalıştım. Çok uğraştım fakat sürtünmeden oluşan can yakıcı kesikler bu girişimimi bir son verdirtti. Yavaş ve bir o kadar da sakin adımlar atarak önümde durdu.

Saçları uzamıştı. Bu planı kurmak için günlerce uğraştığı belliydi. Sakallarını kesmemişti. Gözleri 'intikam' diye çığlık çığlığa bağırıyordu resmen. Yüzündeki pis sırıtış onu daha bir itici yapıyordu.

Sonradan yüzündeki sırıtışın anlamını anlamıştım. Planı buydu zaten. Ölü numarasıyla biz rahat olacaktık. O, o sırada planını yapacak, en beklenmedik anda bombayı patlatacaktı. Patlatmıştı da.

Açıklama yapmayı gereği duymadı. Anladığımı o da anlamıştı.

Aramızda geçen uzun bir bakışmanın ardından ani bir şekilde ağzımdaki bandı çekti.

"Orospusu çocuğu bırak beni. Hemen." dedim bağırabildiğim kadar sinirli bir şekilde. Boğazım kurumuştu. Bu yüzden sesim çatallı çıkmıştı. Acilen su içmeliydim. Boğazımdaki acı ile yüzümü buruşturdum.

Ne zamandan beri buradaydım? Saat kaçtı? Gece miydi, sabah mı?

"Cık cık cık. Senin kadar tatlı bir kıza hiç bu laflar yakıştımı sence?" dedi Cengiz en iğrenç sırıtışı ile.

"Şaka mı yapıyorsun adam, çıkar beni buradan." dedim boğazımı yırtarcasına.

"Şş güzelim sakin ol boğazın yırtılacak. Sonra kim söyliyecek senin kadar güzel şarkı." dedi muzip bir ifade ile. Her şeyimi biliyordu. En ufak ayrıntısına kadar.

"Senin o güzelim diyen dilini alır saçlarınla yediririm sana." diye bağırmamla yüzümde şiddetle patlayan tokat bir oldu. Sandalye ile yere düşmüştüm ve bu canımı acıtmıştı. Yanağımdaki sızıyı umursamadan konuşmaya devam ettim.

YENİ UMUTLARA YELKENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin