"Geçmiş aslında geçmezmiş efendim. Hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş."
-Oğuz AtayBölüm Şarkısı: Sia-Big Girls Cry
Olayı anlamaya çalışıyordum. Kafamda, sorular cevap almak için dönüp dolaşıyordu. Birincisi, Hazal gerçekten ölmüş müydü? Öldüyse bunda benim suçum neydi? Ben bir şey yapmamıştım ki.
Pamir'in öfkeden rengi koyulaşan gözlerine baktım. "Hazal'ı ben öldürmedim. Ben bir şey yapmadım. Daha ne olduğunu bile öğrenemeden suçlanıyorum. Anlatın biriniz. Anlatın ki öğreneyim ne olduğunu." Pamir kolumu daha çok sıkmaya başladı. Acıtmaya başlamıştı ama şuan ona odaklanamıyordum.
"Senin yüzünden bu halde. Senin yüzünden intihar etti. Senin yüzünden öldü. Kollarımın arasında kanlar içindeyken sebebi sendin. Hazal'a inanmalıydım. Seni savunmamalıydım ona karşı. O benim sevdiğim kızdı, bense bir ahmak gibi davranıp, bende bir gram bile değeri olmayan bir kızı korudum. Ölmeyi o değil sen hak ediyordun." Sinirle söylediği sözler ile donup kalmıştım. Sözlerinin altında ezilmiştim resmen. Gözlerime doğru hücum eden yaşları yok sayıp, konuşmaya çalıştım.
"Merak etme Pamir Aykan. Kafamdaki tümörle çokta yaşamam zaten." Dediğimde bir hışımla kolumu çektim ve koşarak çıktım hastaneden. Peşimden gelen Arya ve Yağız'ı gördüğümde "Gelmeyin peşimden!" diye bağırdım. Durumun ciddiyetini ve benim ne kadar sinirli olduğumu anlamış olacaklar ki gelmediler. Hastaneden çıktığımda sadece boş boş yürüdüm nereye gittiğimi bilmeden. Gözümden yaşlar birer birer akarken durdurmadım onları. Akmalarına izin verdim.
Ben burada zaten ölümün eşiğindeyken onun bana bunları demesi beni fazla kırmıştı. Ben hiçbir şey yapmamıştım. Savunmasaydı o zaman beni. O, onun kendi seçimi iken beni suçluyordu.
Ayrıca bir insan neden sevgilisi başka kızı savundu diye intihar ederdi ki? Burada suçlu varsa o ne ben ne de Pamir'di. Başka bir şey vardı. Emindim.
Yürümeyi kesip çevreme bakındığımda nerede olduğumu kavramaya çalıştım. Çokta uzaklaşmadığımı anladığımda biraz bekleyip bir taksi çevirdim. Aslında Yağız'ı da arayabilirdim ama yalnız olmak istiyordum. Evin adresini verdiğimde sürmeye başladı.
Araba kısa bir süre sonra durduğunda ücreti ödeyip indim. Şimdi eve girdiğimde annemi ağlamadığıma dair inandırmam lazımdı. Ama gözlerim kızarık ve şişken bu biraz zor olacaktı. Bende akışına bırakmayı tercih ettim. Kapıyı çaldım ve annem açtı.
Annem tamda tahmin ettiğim gibi "Lara! Ne oldu? Ağladın mı?" diye sordu. Ağlamadım desem kesin inanmayacaktı bende "Evet. Anne, bir film izledik ama sonu çok kötü bitti. Mutsuz sondu ve Arya ile gözyaşlarına boğulduk." Diye mırıldandım üzgün bir ifade takınırken. Annem şüpheli bir şekilde "Sen Aryalarda kalmayacak mıydın?" Diye sordu.
"Şey ya o plan iptal oldu. Birde dedim ki şimdi annemde gelmiş biraz burada kalacakken onunla vakit geçireyim." Uydur uydur. Biraz daha at yalan. Ben ve annemle vakit geçirmek? Size hiç Scott'ın dayak atma ihtimali kadar imkansız olduğunu söylemiş miydim?
"İyi bakalım. Saat epey geç oldu. Doğru yatağa." Dedi montumu askılığa asarken. "İyi geceler." Diye mırıldanıp odama çıktım. Üzerimi değiştirdim ve yatağa girdim.
Fakat kafamdaki düşüncelerden uzaklaşıp bir türlü uyuyamıyordum. Bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Koyun sayıyordum. Sonra koyunlarım intihar ediyor, çobanda beni suçluyordu.
En sonunda masa lambamı açıp kitap okumaya karar verdim. Belki uyuyabilirdim. Ama kafam o kadar doluydu ki kitap bile okuyamıyordum. Bu sefer de müzik dinlemeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLARA YELKENLER
Teen Fiction"Bir hayalin varsa, onu başarma gücüne de sahipsin." Herkesin bir hayali vardı. Herkesin başarma gücüne sahip olduğu bir hayali vardı. Herkesin yaşadığı zorluklara karşı açtığı yeni sayfalar, yeni yelkenler, başladığı yeni hayatlar vardı. Lara'nın d...