BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ OY VERİN LÜTFEN. VE ELEŞTİRİLERİNİZİ YAZINKİ DAHA ÇOK İLERLEYEBİLEYİM :)ŞİMDİ ŞOV ZAMANI.
Asansör ilk önce 2. katta sonra 4. kat ve en son 6. katta durdu. Bir ara 6 kişi binmişti ama 4. katta çoğu indi. Zaten heyecanlıydım bir de o kadar sıkış tepiş olunca tamamen çıldırdığımı düşündüm.
6. kata geldiğimizde asansörden en son ben indim. Önce bir etrafıma bakıp ortadan ayırdığım saçlarımı sağa attım. Yürümeye devam ederken eteğimi biraz yukarı çekip gömleğimin bir düğmesini açtım. Zaten sonuna kadar iliklememiştim. Derin bir nefes alıp Can'ın sekreterine kaş kaldırdım. Daha beni şikayet etmenin hesabını soracaktım.
Etrafımdaki herkesin bir koşuşturma peşinde olması beni daha çok heyecanlandırırken sonunda kendi odama ve Esin'in odasına gelmiştim. Cam kapıdan geçip kendi masama göz attıktan sonra beyaz tahta kapıyı tıklatmadan içeri girdim.
Esin telefonla konuşuyordu. Kapıyı aniden açınca doğal olarak irkildi. Beni gördükten sonra tek kaşını kaldırdı. Telefonda konuştuğu kişiye onu daha sonra arayacağını söyleyip kapattı. Bana şaşkın bir şekilde bakınca daha çok cesaretlendim ve onun masasının önündeki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attım. Kaşlarını kaldırarak kahvesinden bir yudum aldı ve konuşmak için tamamen bana doğru döndü: ''Hanımefendi sizde kahve alır mısınız?'' dedi alayla. Sonra ellerini birleştirdi.
Ona bakıp gözlerimi kısarak hafif gülümsedim. ''Teşekkür ederim Esinciğim.'' Verda tüm coolluğunu sondaki kelimeyle bozdun. Hayır daha cool ve alay edici olmuştum. ''Esinciğim?'' dedi gülümseyerek. Şuan çok şaşkın ve sinirli olduğunu kaşlarından bile anlayabiliyordum.
''Evet Esinciğim. Sonuçta işten çıktım artık sana Esin Hanım dememe gerek yok değil mi?'' Bu sırada çantamı sehpahanın üzerine koyuyordum. ''Bana da bir sütlü kahve söyler misin hayatım?'' Esin iyice sinirlenmiş olacak ki tüm gülümsemesini sildi yüzünden. ''Yalnız hayatım işten çıkmadın kovuldun. Ben kovdum seni. Ben.'' Bunları söylerken o kadar sertti ki bu beni daha çok gaza getiriyordu. Videoyu gördükten sonraki yüz tipini hayal edip kendi kendime gülümsedim. ''Haklısın. İşten beni sen kovdun. Sen. Bu yüzden senin sırlarını da saklamak zorunda değilim değil mi''
Esin anlamayarak bana baktı ve bende yayıldığım yerde dikleştim ve ''Diyorum ki sen satıcı ben alıcı bir anlaşma yapacağız. İki tarafta mutlu olacak. Ya da öyle davranacak.''
''Allah Allah nedenmiş?'' şu an sinirini gözlerinden sezebiliyorum. Bir insan bu kadar mı belli edebilir duygularını? ''Çünkü benim bu işe seninde sırlarının ortaya çıkmamasına ihtiyacın var.'' Asla aklımdan Esinle böyle konuşma yapacağım geçmezdi.
''Ne sırrıymış bu?'' ne kadar alay etmeye çalışsada korktuğu çok belliydi. Çantamdan telefonumu alıp tuş kilidini girdim. Esin'e bakınca o da bana baktı. Birazdan korkudan ağlayabilirdi. ''Kalp atışlarını buradan duyuyorum Esin.'' Bana sert bir bakış atıp kes sesini dedi. Bende gülerek galerime girdim. ''Sence buradakini mi göstersem yoksa bilgisayarımdakini mi yoksa flasımdakini mi yoksa evdeki bilgisayarımdakini mi yok o da olmadı e-mail ile kendime attığımı gösterebilirim.'' Aslında sadece telefonumda vardı. Ama onu whatsapp üzerinden de kendime atmıştım. ''Verda sabrım tükeniyor göster neyi göstereceksen.'' Alt dudadığımı ısırarak gülümsedim.
Videoyu açıp oynatmadan telefonu Esin'e verdim. Esin direk videoyu oynattı. O videoyu izlerken ben pür dikkat onu izliyordum. Beti benzi atmıştı. Bembeyaz kesilmişti. Video bittikten sonra telefonu onun elinden alıp ekranı kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERDA
ChickLitKendinizi öldürmek için ne yaparsınız? Tabi ki de intihar edersiniz. Peki ya bu konuda verilmiş bir sözünüz varsa? Verda annesine verdiği sözü tutmak için asla intihara teşebbüs etmedi. Ama 'yaşamak' başlı başına bir intihara teşebbüs değil miydi? ...