"Ya sen ne yaptığını sanıyorsun? Senin yüzünden işimden oldum! Ben bulaşıkları gayette iyi yıkıyordum! Senin bu yaptığın şerefsizlik!"
"Verda!" dedi tehlikeli bir sesle. Bu 'susmazsan olacaklardan ben sorumlu değilim' sesiydi. Ama ben susmayacaktım.
"Ne Verda ne? Ya ben istemiyorum senin evinde kalmayı. Gerekirse sokaklarda yatarım ama senin gibi şerefsizin yanında kalmam." dedim yatak odasına doğru giderken. Ben valizi bazanın içinden çıkarıp giysilerimi hızlı bir şekilde valizin içine tepmeye çalışırken demir kapının sert bir şekilde çarptığını duydum. Can gitmişti. Hemen camdan aşağı baktım. 1-2 dakika sonra Can apartmandan çıkıp arabasına doğru yöneldi. Arabaya binip gideceğini sanmıştım ama o hızlı bir şekilde arabanın camına yumruk attı ve cam saliseler içinde binlerce parçaya ayrıldı. Can'ın sinirini daha atamadığını bildiğim için vâr gücümle aşağı doğru koştum. Bir kaç dakika sonra:
"Can!" diye bağırıp yanına geldim ama o yüzüme bile bakmadan arabaya bindi. Burnundan duman mı çıkıyorsu yoksa ben saçmalamaya mı başlamıştım? Arabanın kornası ötünce Can'ın arabayı yumrukladığını gördüm. Arabaya binip direk sağ elini tuttum. Cama vurduğundan kanlar içindeydi.
Kahverengi gözleri beni bulduğunda yalvaran gözlerimle ona baktım. Bu bakışı annemden sonra ilk defa bir kişiye uyguluyordum ve bu kişi Can Atahan'dı. Aslında kim olduğuna dair bir fikrim yok ama kesinlikle bir ünü vardı. "Artık dur!" diye bağırdım. Ama onu hiç etkilemişe benzemiyordum. Ben kimimki onu etkileyecektim? Sadece ablasına benzeyen zavallı bir kızım onun gözünde.
"Lütfen...." diye mırıldandım. Verda! İstersen ayaklarına kapan seni bir saniye bile umursamayacak. Arabadan sonra sırada sen varsııın!
İç sesimi, Can'ın yumuşayan gözleri susturdu.
"Sakin ol artık." dedim. Aniden beni kendine doğru çekip sarıldı. Ona karşılık vermeyeceğimi anlaması uzun sürmemişti.
Onunla uyuyorsun ama sarılmıyorsun. Hım.
Hâlâ birbirimize yakınken kanayan elini yüzümde gezdirdi. Her dokunuşu beni daha çok kanatırken derin bir nefes aldım. Yüzümü geriye çekince Can sinirlenmişti. Alışık değildir beyefendimiz reddedilmeye.
Sağ elini iki avcumun arasına alıp "Kan kaybından ölmeni istemem." dedim.
"Yani başka bir şekilde ölebilirim?" dedi alay edercesine.
Gerçekten mi? Daha demin sinirden elini parçalayan çocuk -ki eli hala kanıyor- şuan alay ediyordu."Hastaneye gidelim. Aa durun bir dakika arabamız yok."
"Arabamız?" dedi yüzündeki gülüş artmıştı.
"Kes sesinide taksi çağır."
Takside adamın bize verdiği tonlarca peçeteyi Can'ın eline sarmıştım.
Adamın bize sitem etmesi + Can'ın adamın üzerine atlayacak gibi olması dışında sessiz bir araba yolculuğu geçmişti. Yol boyu Can'ın eli avuçlarımın içindeydi. Tabi iç sesim bana liseli ergen aşık diye bir lakap bile takmıştı.
Sonunda hastaneye varabildiğimizde direk acile gittik ve Can'a gerekli işlemler yapıldı. Bilmem kaç saat sonra Can eli sarılı bir şekilde çıkmıştı. Yanında çıkan hemşire kıkırdayarak kağıda bir şeyler yazıp Can'a uzattı.
"Geçmiş olsun Can Bey. Bu durumunuzda bile hala fingirdeşmeyi düşünüyorsunuz ya hayret ettim."Can'la uzun bir atışmadan sonra onu kıskanmadığımı anlatabilmiştim.
Eve geldimizde Can üzerini bile değiştirmeden direk uyumaya gitti. Ben de daha saat erken diye televizyonun başında tıkınmaya gittim (yazarnotu: sjjsjd)
"Kalk bakalım uyuyan çirkin."Can'ın beni saçma bir şekilde uyandırmasıyla gözlerimi açtım. Gözlerim direk duvarda saate kaydığımda saat daha sabahın altısıydı."Ya ne istiyorsun bu saatte?" dedim koltukta daha rahat bir pozisyon ararken.
"İş başı." "İşim olsaydı bile daha erken." İmalarım doğru şekilde iletildi.
"Yeni işin var ve yeni işin için erken değil." dedi tekli koltuğa geçerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERDA
Chick-LitKendinizi öldürmek için ne yaparsınız? Tabi ki de intihar edersiniz. Peki ya bu konuda verilmiş bir sözünüz varsa? Verda annesine verdiği sözü tutmak için asla intihara teşebbüs etmedi. Ama 'yaşamak' başlı başına bir intihara teşebbüs değil miydi? ...