-80

156 8 3
                                    

    MULTİ = ALPİKENİN EVİ                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           Alarmın çalması üzerine vakit  kaybetmeden alarmı kapatım saat sabahın beşi uçağa yetişmem gerekiyo bugün benim için önemli bir gün bugün savaş bayrağımı çekiyordum uzun zamandır uğraştığım bir planla Türkiyeye geri dönüyorum bütün insanlığımı kaybettğim ülkeme geri dönüyordum bambaşka biri olarak nefret ve kinle yeniden hayat bulmuş vücudumla geri dönüyorum çocukluğumu elimden acımasızca alan insanların hayatlarını parçalamak için geri dönüyorum evet  o topraklarına hayatını Ayberkini gömdüğü topraklara geri dönüyo bir gecede herşeyini kaybedip eski adıyla saf Nüpeldayı hırçın karadenize bıraktığı yere geri dönüyorum 

Düşüncelerimin beni yavaşlatmasına izin vermeden banyoya gittim elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm bej renginde kazak elbisemi giydim altımada uzun siyah çizmeleri geçirip saçımı salaş bıraktım güneş gözlüğümüde taktıktan sonra hazırdım izlandada ne kadar güneş olmasada seviyordum takmayı vakit kaybetmeden aşşağı mutfağa indim ve birşeyler atıştırdım kapıya çıkıp korumalarıma göz gezdirdim hepsi emir bekleyen ifadeyle bana bakıyorlardı " İçerden bavulumu alın " deyip arabasına yürüdü buralar sesiz sakindi onun için pek koruması yoktu ağırlıklı olarak korumaları Rusya, Las Vegas , Monte Carlo, Kıbrıs ve Türkiyede bulunurdu  

Hiç düşünmeden havaalanına yola çıktık korumalarla uçağın geldiğimizde uçağın bize özel alanına yerleştik korumalarımla türblansdan sonra  tabletimi açarak türkiyede gelişen son haberlere baktım sonra kara listemdeki ismlerin şimdiki yaşamlarını tekrardan göz geçirdim ilk hedefim sözde abim Dağhan ikinci hedefim ise hayatımı mahveden Annem Hayat üçüncü bizi hiç tanımayan ama son zamanlarda benim peşimde olan Babam Alkan annemi bir oruspu gibi kullanıp atmış ki haklıda o tam bir oruspuydu yüzüme yerleşen garip sırıtışa engel olamadım dördüncü sırada benle uzaktan yakından alakası olmayan büyükbabam Adnan bey 

Hepsini hayatımı mahvetmede yerleri vardı şimdi hepsi rahat içinde yaşıyorlardı pek uzun sürmesede büyükbabam Adnan babamı bir oruspuyla yapmış  sonra ise kaçmış oruspuda babamı bir yetimhaneye bırakıp kaçmış acıların çocuğu Alkan yüzümdeki sırtış kahkahaya dönüşürken korumalarımın bir kaçı bana döndü bense hiç istifimi bozmadan elimdeki dosyalara bakmaya devam ettim babam çok zor şartlarlada olsa babasının zengin bir iş adamı olduğunu öğrenince hırslanıp baya çalışmış neyse büyük bir şirketi olmuş sonrası malum aynısını anneme yapıp kaçmış şimdi benim bu hikayede yerim ne söyleyim Dağhan lösev miş annem Hayata sırf oğlu yaşasın diye babamı sarhoş edip bir daha altına yatmış oruspu ondada ben olmuşum sonra Dağhana ilik işte 

Neyse  Hayat beni hiç istemedi zorla işte oğlu yaşasın diye büyüdükçe canım yandı her akşam Dağhanla birlikte canım çıkana kadar döverlerdi o Tanrıya yalvardığım geceleri bir gün unuttuysam nağmerdim hergün okula morluklarla giderdim hiçkimse benimle arkadaş olmak istemezdi iyikide olmamış bazı geceler yemek vermezlerdi evin en soğuk odasında ben yatardım Dağhanla Hayatta sıcacık odada yatarlardı hayatım hep milletin Annesine imrenerek geçti zordu hemde çok sınava girdim sınavdan yüksek bir puan alınca tercihlerimi Rizeye yazdım hep Karadenizi görmek istemiştim sonra bir akşam çok az olan iki üç eşyamı Dağhanın eski yırtık pırtık çantasına koydum sonra Hayattın cebinden bütün paralarını alıp hiçbirşey bırakmadan bütün acılarımla o şehri terk ettim 

Derin düşencelerimden ayrılamaım sebebi olan hostese baktım " İçecek bir şeyler istermisiniz hanımefendi " diyerek kibarca gülümsedi ona dönerek " Corvus Cruturk " deyip bulutlara baktım şarabım gelince yudumladım kafasındaki hayat hikayesini kovup biraz gözlerini kapattı onun için önemli bir gecesi vardı bugün gözleri yavaşça karanlığa alıştı

Birinin bana dokunmasıyla birlikte gözlerimi açtım " Efendim Türkiyeye geldik "  dedi korumalarımdan biri  ona kafa sallayarak yerimden kalktım uçaktan korumalrımla indiğimde koskaca bir tayfa beni bekliyordu önlerinde ise Türkiyedeki sağ kollum Çakabey arkada ise sayamadığım kadar koruma bana yaklaşıp  " Hoşgeldiniz Alpike hanım " deyip ciddiyetini korudu ona ilk önce ciddi bir şekilde baktım sonra gülmeye başladım " Seni bu halinle ciddiye alamıyorum özüne dön Çakabey senle daha çok işimiz var " deyip onu koltuğumun altına aldım tabi uzun olunca eğilmek zorunda kaldı 

Çakabey daha fazla dayanamayıp bu sefer o koltuğunun altına aldı ve kalonu uzattı omzuma bana gülümseyip yürümeye başladı bende onunla birlikte yürümeye başladım havaalanından çıkdığımızda gördüğüm şeyle iki katı mutlu oldum en sevdiğim arabam aston martin db 11 Çakabeye dönüp " Sen en harika sağ kolumsun" deyip arabamın anahtarını kaptığım gibi sürücü koltuğuna yerleştim  yan koltuğada Çakabey ve gta şarkılarıyla doldurdum arabamı işte bunu yapmak çok zevkli Çakabeye dönüp " Kemerini tak beni bilirsin " deyip gazı kökledim asfalt acı çığlılar atarken acımadan ibreyi zorluyodum telefonumdan yeni evimin adresine bakıp sürmeye devam ettim

Ormanlık yola girdiğimde yavaşladım işte gelmiştim yeni evime bilerek ormana yakın istedim davetsiz misafirlerin beni rahatsız etmesini istemem evin bahçesine girdiğimde mimarlarımı bir daha kutladım tam istediğim evin içine girdiğimde ise bütün odaları tek tek kontrol ettim hepsi benim istediğim şekilde spor odası , silah odası ,pole dans yapabilmek için aynlarla kaplı ,gizli geçitle kaçabileceğim yer altı odaları ve diğerleri işte  ev tamamen bej ve toprak rengiyle kaplıydı dışıysa siyah ve beyazın hakimiyetinde vakit kaybetmeden odama çıktım akşam olmaya başlamıştı davete yetişmem gerekiyordu 

Özel dikim balıkçı yaka uzun kollu heryerimi kaplayan siyah bir elbise giydim tamamen kurşun geçirmezdi ne olur ne olmaz kuaför ve makyaj artistim geldiğinde saçımı ve beni hazırlayıp gittiler siyah topuklu ayakkabılarımıda geçirip son kez aynada kendime baktım güzel gözüküyodum  aşşağı salona indiğimde Çakabey büyülenmiş bir şekilde bana bakıyordu 

"Harika gözüküyorsun Alpike " deyip bana bakmaya devam etti bense onu kafamla onaylayarak küçük barın önünden bir bardak viski koydum kendime ve bir dal sigara yakıp derin bir nefes alıp yavaşça bıraktım onu Çakabey bana yaklaşıp önümde durdu elerini simsiyah ona çok yakışan takım elbisesinin ceplerine koydu ve bana  " Bu nasıl bir davet hala anlamadım yada şöyle sorayım bunun planla ne alakası var " diye sordu 

Gözlerimi ona kenetleyip konuşmaya başladım " Bu zirve gibi birşey Çakabey her sene yeni ve eski iş adamları adlı mafyaların buluştuğu bir  davet ve her sene bir şeref konuğu seçerler bu senin şeref konuğunu gidince görürsün planla alakası şu  sevgili dedem Adnan bey  ,babam Alkan  ve Şerefsiz Dağhan orda olacak kendimi gösterme zamanı geldi Çakabey artık buraların kime ait olduğunu göstermenin zamanı geldi "  dedim bir hırsla gözlerim duvara kenetlenmişti viski bardağımı sertçe masaya vurdum sigaramdanda son nefesimi çekip söndürdüm ve oturduğum bar taburesinden kalktım Çakabeyi beklemeden kapıya yöneldim ve sesli bir şekilde " OYUN BAŞLASIN  "  deyip yüzümdeki sırıtışla kapıdan çıktım .

SINIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin