6. Bölüm

331 19 18
                                    

AKŞAM

''Oldu mu? Muradınıza erdiniz mi?''
''Oldu.'' Kyuhyun kıkırdayarak bara girdi.
''Ayyy eyvah ben size bir şeyi söylemeyi unuttum.''
''Neyi?'' Kyuhyun bir anda dikkatlice bana baktı.
''Kız bir ELF.''
''Woah! İşte bu cidden müthiş!''
''Nesi müthiş be!''
''Belki beni daha çok seviyordur ama kibarlık olsun diye senle ilgileniyormuş gibi yapmıştır?''
''Kyuhyun... O güzel ağzını sen mi kapalı tutarsın yoksa ben zorla mı kapatayım!''
''Sustum.''

''Bakın işte orda! Şu içkilerle ilgilenen var ya hani!''
''Oooo güzel kızmış! Cidden seni sevdiğine emin miyiz?''
Kyuhyun'a dirsek attım. O sırada Yesung ''Eee ne duruyorsun o zaman? Bize içki almayacak mısın Heechul?'' diye sordu.
''Neden ben?''
''İstersen ben alayım? Kızla konuşmak istemiyorsan...''
''Tamam ben giderim.''
Giderken Leeteuk gülerek ''Aşık olmuş bu salak!'' dedi. Normalde olsa ''salak'' sözcüğünü ona yalatırdım ama onla uğraşacak vaktim yoktu. Bir haftadır konuşmadığım Gureum'ı bir anda görünce boğazım düğümlendi, ellerim ayaklarım çözüldü. Neyim vardı benim böyle?
''Gureum-ah!''
''Heechul-ssi? Ahh ne güzel bir sürp- DUR BİR DAKİKA! ORADAKİLER... KYUHYUN, YESUNG VE LEETEUK MI?''
Beni gördüğüne bile bu kadar şaşırmamıştı ilk etapta...
''Evet... Sen iyi misin?''
''Sorunun ne senin? Bir anda dört Suju üyesi kesinlikle çok fazla... Bana bir iki dakika ver makyaj yapmam lazım!'' diyerek gidiyordu ki... Omuzlarından tutup onu kendime çevirdim.
''Makyaja ihtiyacın yok. Böyle de gayet güzelsin Gureum-ah.''
''Ama-''
''Aması falan yok! Gel de seni tanıştırayım...''
İçki siparişinden nerelere gelmiştik...
Gureum'ı bizimkilerin yanına götürdüğümde sevinçten ve heyecandan titrediğini fark ettim.
Kyuhyun, Gureum'ın elini öperek onu selamladı... Bu hareketler hiç Kyuhyun'a göre değildi... Kesin beni kıskandırmak için yaptı uyuz şey! Ayrıca işe yaramıştı da... Çünkü Gureum eli Kyuhyun tarafından öpülürken eriyip gitmişti, bayılmasından korktum.
Yesung da kızı selamladı ve Leeteuk da sevimli bir şekilde merhaba dedi. Onu bizim masamıza otutturdum.
''Ben... Gu-Gureum... Park Gureum... Kusura bakmayın biraz heyecanlandım... Şu an resmen dört tane Suju üyesi ile aynı masada oturuyorum...''
Kyuhyun her zamanki şeytanlığıyla yine yaptı yapacağını.
''Peki şu an dördümüzden birini seçecek olsan kimi seçerdin?''
''Bu... Bu çok ani bir soru oldu aslında...''
''Düşünebilirsin, vakit tanıyorum.''
''Amacın ne senin Kyuhyun-ah!'' diye çıkışsam da fayda etmedi...
Gureum yine de beni seçerdi değil mi? Onca şey yaşadıktan sonra beni-
''Kyuhyun-ssi!''
''Ben mi? Ciddi misin sen?''
''Sesine hep hayran kalmışımdır! Ve aslında ben Super Junior'ı senin sayende tanıdım... İlk seni görmüştüm sonrasında Heechul'ü ve Donghae'yi... Tanrım inanamıyorum...'' NE AĞLAYACAK KADAR MI SEVİYORDU?!
''Gureum-ssi! Ağlama lütfen!'' Kyuhyun yerinden kalkarak Gureum'a sarıldı. Bu kadarı da fazla değil miydi?
''Demek Kyuhyun'u seçtin ha...'' kimse benim mırıldanmamı duymamış olacak ki hepsi Gureum ile ilgileniyordu.
''Ben cidden... Şu an ne kadar mutlu olduğumu anlatamam!'' dedi Gureum.
Kyuhyun Gureum'ın sırtını sıvazladı... E YETER AMA!
''Tamam Kyuhyun-ah bence bu kadar teselli yeterli! Otur istersen...''
''Ne o, kıskandın mı?''
''Seni ne kıskanacağım be?!''
''Eminim öyledir.'' gülümseyerek yerine oturdu. Ben de Gureum'ın yanındaki yerime geçtim.
Gözyaşlarını silerek hepimize hayran hayran bakmaya başladı ama özellikle de Kyuhyun'a... Nereden getirmiştim onları buraya?!
''Senin işine dönmen gerekmez mi Gureum-ah?''
''Aa evet haklısın!'' tam yerinden kalkıyordu ki Leeteuk kızın kolundan tutup yerine oturttu.
''Çok ayıp ama, bugünlük misafirimiz ol. Ben patronunla konuşacağım.''
''Bu ne kadar uygun olur bilemiyorum...''
''Kızı zorlamasana Leeteuk! Herkes sen değil, çalışıp para kazanması gerekenler de var.''
''Ben çalışmadan mı kazanıyorum?''
''Söylediklerimi çarpıtma.''
Bunun üzerine Gureum masadaki herkesi saygıyla selamlayıp işine döndü.
''Neden onu gönderdin, ne güzel konuşuyorduk?''
''Evet Kyuhyun ile baya güzel konuşuyorlardı...''
''Kabak yine mi benim başıma patladı? Kız beni daha çok seviyorsa ne yapabilirim?''
''Sadece sus...''
''Trip atıyor yine!''
Biz tartışırken Yesung sadece izliyordu. Bir anda çıkışırcasına sordu.
''İçki almadan geldim deme bana Heechul?''
''Ahh... İçki almadan geldim?''
''Git de bir şeyler getir dilim damağım kurudu.''
''Sen hiç konuşmadın bile!?''
''Sizi dinlemek bile yeterince yorucuydu emin ol.''
Ben de belki Gureum ile tekrar konuşabilirim diyerekten yanına gittim ama o sırada hiç de hoş bir manzarayla karşılaşmadım. Sarhoş adamın teki kızı kolundan tutup çekiyordu. Zorla kucağına oturtmaya çalışıyordu üstelik kolunu fazla sıktığı her halinden belliydi. Bağırarak ama kötü söz kullanmayarak onu geri çevirmeye çalışan Gureum ise oturmamak için direniyordu. Kıskançlıktan ya da başka bir şeyden -her ne ise bilmiyorum- gözü dönmüş olan ben ise adamın üstüne yürüyüp tek yumrukta ayyaşı yere sermiştim.
Gureum bir anda karşısında beni bulunca pek de şaşırmamışçasına selam vererek yanımdan koşarak uzaklaştı ve bardan çıkıp gitti.
Bu da neydi şimdi?
Aceleyle onun peşinden gittim, son anda sağdaki sokağa saptığını görüp onu takip ettim. Sokağa girmeden onu izlemeye başladım çünkü ne yapacağını merak ediyordum.
O ise geçen seferki olaydan sonra onu evinin sokağında bulduğum gibi yere oturarak başını dizlerinin arasına gömdü. Bunun üzerine yanına gitmeye kara verdim.
''Rahatsız etmiyorum ya?''
Yüzünü öbür tarafa çevirdi ve hiç konuşmadı. Ne oldu bu kıza birden?
''Neyin var senin? Bir tuhaf davranıyorsun? Az önceki halinden eser yok?''
Yine sessizlik...
''Yüzüme baksana Gureum-ah!!!'' diyerek çenesinden tutup yüzünü bana çevirdim. Elim akan gözyaşlarından dolayı ıslanınca yine ona bağırdığım için kendime lanet okuyarak ona sarıldım.
''Beni böyle görmeni istemiyorum... Güçsüz bir fahişe gibi hissediyorum... Senin karşında böyle gözükmek içimi parçalıyor... Özür di-'' hiç düşünmeden onu öptüm. Onun da bana karşılık vermesiyle epey mutlu olarak dudaklarına daha da tutkuyla sarıldım. Ağzından kısa bir inilti çıktı. Çok şirin ama bir o kadar da seksiydi bence. Bir kaç saniye sonra dudaklarımız ayrıldığında, ''Sen bir fahişe değilsin... Olmana da asla izin vermeyeceğim.'' dedim.
''Beni öyle görünce ne hissettin peki?''
''O barda artık çalışmaman gerektiğini, gerekirse hiç çalışmaman gerektiğini düşündüm. Tuhaf gelebilir ama ben... Sana bakarım.''
Ağzından sadece ''Keşke bakmanı gerektirecek kadar aciz olmasam.'' cümlesi çıkabilmişti.
''Sakın böyle düşünme... Bir daha o anki gibi bir şey yaşanmasını ikimiz de istemeyiz... O işi hemen şimdi bırakıyorsun... İlle de çalışmak istiyorsan ben sana daha düzgün bir iş bulabilirim.'' dedim ve ayağa kalkıp onu da kaldırdım.
''Bu... ama-''
''Gel benimle.'' Bileğinden tutup çekiştirdim. Evet bu sefer bilekten tutup çekiştirme sırası bendeydi.
Bara girdiğimizde bizimkiler şaşkınca bizi izliyordu.
''Patronunuz nerede?''
''İstifamı kendim verebilirim Heechul. Bu kadarına gerek yok.''
''Hayır, benim ona iki çift lafım var.''
''Lütfen bu meseleyi bana bırak.''
Gözlerimin içine bakıyordu, adeta izin ister gibi. İzin vermekten başka çarem yoktu benim de...
''Ona söyleyeceğim iki sözü benden esirgedin ya helal olsun. Tamam git ama çabuk dön, biz bekliyoruz.''
Benimkilerin yanına dönünce ilk soru haliyle bay şeytandan geldi.
''Uuu öpüştünüz demek, sizi çılgın şeyler sizi!''
''Nasıl anladın?!''
''Dudağın pembeleşmiş de kekeke!''
Bunun üzerine dudağımı sildim ardından onlara da Gureum'ın istifa olayından kısaca bahsettim. Tam o sırada içerden bir bağırma sesi duyuldu... GUREUM!?
Koşarak sesin geldiği odaya daldım.
''Neler oluyor burada?''
Patron müsveddesi Gureum'ın boynunu tutmuş bir şekilde onu duvara yaslamıştı.
''N'apıyorsun lan sen!?'' (yazar notu: Heechul'ü hiç bu kadar erkeksi hayal etmiş miydiniz?)
Adamı yakasından tutup ayağa kaldırdım. Küçücük boyuyla yaptığı şeylere bak sen zibidinin!
''Durun Heechul-ssi yanlış anladınız biz sadece konuşuyorduk!''
''Öyle konuşma mı olur!? Çocuk mu kandırıyorsun sen ahjussi!?'' adama yumruk atacağım sırada Leeteuk aramıza girerek kavgayı durdurdu.
''Sakin olun tamam. Belli ki burada bir tatsızlık çıkmak üzere!''
''Evet aynen öyle! Heechul denen bu adam yakama sarıldı ve!-'' Leeteuk bir anda adama yumruk attı.
Ardından bana dönerek ''Eğer birine vuracaksan haber ver, bunu senin yerine hyungun yapar gerizekalı!'' dedi. İşte bu da liderimizin neden bu kadar havalı olduğunun bir kanıtıydı. (yazar notu: aferin Leeteuk, bir tane de benim için vur koçum benim!)
''Leeteuk-ssi!'' ellerini şaşkınca ağzına götüren Gureum donakalmıştı.
Leeteuk aldırmadan konuşmasına devam etti. ''Bu kız bu günden sonra bir daha asla bu barda çalışmayacak. İstifasını da hemen şimdi yazıyor! Onun saçının teline zarar gelirse zaten işletebileceğiniz bir barınızın olmayacağını bilip de hareket edin bundan sonra!'' işte bu benim tanıdığım Jungsoo...

Gecenin sonrasında bardan çıktığımızda Gureum cidden mutlu gözüküyordu. Suju tarafından koruma altına alınmıştı resmen.
''Orada yaptıklarında çok havalıydın Leeteuk-ssi!''
''-ssi ekini kullanmasan da olur Gureum-ah.'' kafasını okşayarak gülümsedi Gureum'a.
Kyuhyun ve Yesung da Leeteuk'ın cidden havalı olduğunu kabul etmişlerdi, bardan çıktıktan beri ağızlarını bıçak açmamıştı.
''Yani şimdi siz çıkıyor musunuz?''
''Yesung kapa' çeneni!''
''Sadece meraktan canım...''
Gureum sadece gülmekle yetinmişti.
Ben ''Yine de Kyuhyun'u seçtiğini unutamıyorum bir türlü!'' diye ver yansın yaparken, bu sefer de Kyuhyun kıkır kıkır gülmeye başlamıştı.
''Kyuhyun'a ve sana olan sevgimin boyutları farklı.'' diyerek gülümsedi, ardından ben de dahil tüm üyeler bir ''UUUU!'' çektik.

Bir ELF'in Yaz Gecesi RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin