7. Bölüm

297 16 7
                                    

   
 1 AY SONRA

Beraber geçirdiğimiz şu bir ay boyunca bayağı mutluyduk. İlk başlarda Gureum bir iş bulamamıştı. Ona şirin aile işletmelerinden birinde çalışmasını söylemiştim. Bir gün aklıma Yesung'un ailesinin kafesi Mouse Rabbit geldi ve bu konuyu Yesung'a anlattım. O da beni ve Gureum'ı kırmayarak onu işe aldı. Her şey olabildiğince güzel gidiyordu. Hayatımda ilk defa sorunsuz bir birliktelik yaşıyordum... Taa ki gazeteciler ''HEECHUL MOUSE RABBIT'TEKİ ÇALIŞANLA ÇIKIYOR!'' haberini çıkarana kadar.
''Bu sizin için sorun yaratabilir bu yüzden ben işten ayrılsam daha iyi olur Yesung-ssi.''
''Şu bir ay içinde seni tanımakla ne iyi ettiğimi düşünüyordum, asla sorun olacak bir şey yapmadın ki sen bize?''
''Ama bu tip haberlerle Mouse Rabbit'in adını lekelemek istemem.''
''Lekelemek derken? Ben ortada bir 'leke' göremiyorum. Saçmalama ve işine devam et Gureum-ah.''
''Ama-''
''Aması falan yok...'' odadan hızlıca çıktı, adeta Gureum'ın daha fazla konuşmasını istemiyor gibiydi.
''Bak gördün mü? Sana boşuna dert ettiğini söylemiştim. Böyle saçma haberler sürekli çıkar. Yalanlarız olur biter.''
''Yalanlamak ile bitiyor mu cidden?''
''Dışarıda çok sık görüşemeyebiliriz belki evet... Aman canım ne olacak?''
''Demek böyle düşünüyorsun...''
''Yüzün asıldı senin? Yanlış bir şey mi söyledim?''
''Hayır, kesinlikle söylemedin.'' Ben daha ağzımı bile açmadan çıkıp gitti. Ben bir şey mi dedim şimdi?

*
*
*

''Delirdin mi sen? Ne demek yalanlarız olur biter? Belli ki Gureum senin onu gerçekten sevdiğinden şüphe ediyor. Madem yalanlamak bu kadar kolay geliyor...-''
''Ne yapayım yani Leeteuk!? Elinden tutup 'bu kız benim sevgilim, ona iyi bakın, güzel değil mi?' desem daha mı iyi?''
''Muhtemelen daha iyi...''
''Sevgililerimizi her zaman gizli tutmayı başarmışızdır. Şimdi böyle bir haber çıkmışken ne yapmalıyız yani? Tamam söyle, sen olsaydın ne yapardın?''
''Ne mi yapardım? Hımm... Bir kere, önce onu gerçekten sevip sevmediğimi kendime sormam lazım.''
''Neden?''
''Sevmiyorsan boşuna dedikodu çıkartmaya gerek yok, eğer senin için gelip geçici bir hevesse uğraşma ve bırak derim. Ama eğer onu gerçekten seviyorsan... İleride evlenmeyi falan düşünüyorsan ki evlenme yaşın çoktan geldi... O zaman onu halka duyurmalısın derim ben.''
Leeteuk'ın bu sözleri beni ciddi anlamda, bu konu hakkında düşünmeye sevk etmişti. Onu gerçekten seviyor muydum? Evlenecek kadar?

*
*
*
''Gureum işin hala bitmedi mi? İşten kaçta çıkarsın? Gelip seni alayım.''
''Delirdin mi sen? Beni alırken birisi görürse ne olur dersin?''
Telefonu diğer kulağıma aldım. ''En fazla sevgiliyiz diye haber çıkar?''
''Hani yalanlamakla iş bitiyordu?''
''Bitiyor zaten. Belki sen benim çok değer verdiğim uzak bir akrabamsın?''
''Hımm demek şimdi de akraba olduk.''
''Trip atmasana! Cidden anlamıyorum! Seni alayım mı almayayım mı şimdi, kafamı karıştırıyorsun?!''
''Akraba olarak alma... Sevgili olarak da alma... Ben kendim giderim.''
Aish ne anlaşılmaz kız bu böyle!
''Tamam bana sadece kaçta çıktığını söyle yeter.''
''Altı buçuk.'' diye mırıldandı.

Saat altı buçuk olduğunda onu almaya gittim. Yolda, Leeteuk'ın sözleri aklıma gelip durdu...
''Sevmiyorsan boşuna dedikodu çıkartmaya gerek yok.'' ... ''Ama eğer onu gerçekten seviyorsan... Halka duyurmalısın.''

''Erkencisin?''
''Kafede işler erken bitince ben de beş dakika erken çıkabildim. Eee şimdi beni ne olarak almaya geldin? Büyükbabaya ne dersin? Hem yaşlar da uyuyor?''
''Komikmiş... Ama büyükbaba değil. Erkek arkadaş diye düşünüyordum ben ama yine de sen bilirsin tabi.''
''Aigoo!'' gülümsemesinde kaybolmadan önce onu arabaya bindirdim ve Myeongdong'a götürdüm. Yolda sürekli nereye gidiyoruz diye sordu, ben de her seferinde ''bekle görürsün'' dedim. Zaten yolculuğumuz çok da uzun sürmemişti.
''Burası biraz fazla kalabalık değil mi Heechul?''
''Biliyorum... Bu yüzden getirdim seni buraya.''
''Ne? Nasıl yani?''
''Artık seninle kalabalıkta da görüşebileceğimi insanlara göstermek istiyorum.''
''İyi ama sevgilin olduğu öğrenilirse ELF'in tepkisi-''
''Sende bir ELF değil misin? Söyle bana nasıl tepki verirdin?''
''Eğer olgun ve gerçek bir ELF'sen bunu anlayışla karşılayıp idolünün mutlu olmasını istemelisin. Ben olsaydım sevinirdim ama herkes böyle düşünmeyebilir.''
''Sungmin evlendiğinde olan şey gibi olabilir diyorsun yani?''
''Hayranlar bazen fazla abartıp sizle evlenebileceklerini düşünürler... Asla gerçek olmayacağını bilseler de bunu isterler... Ama bir şeyi anlamaları gerekli ki... Eğer idolün mutluysa sen de mutlu olmalısın... Onun üzülmesi nasıl ki içini parçalıyorsa sevinmesi de seni mutlu etmeli... Bazen kızmak yerine, onun adına neşelenmen gerekir... Ben böyle düşünüyorum. Fazla mı konuştum ne? Boş ver sen beni.''
Cidden böyle mi düşünüyordu? ELF'lerin büyük bir çoğunluğu onun gibi düşünüyorsa... Biz cidden şanlı idoller olmalıydık, böylesine olgun bir fandom herkese nasip olmazdı.
''Gidelim mi? Gel dondurma alalım.''
Uzattığım elimi tutunca caddede beraber yürümeye başladık. Bize bakan ve arada şaşkınlıkla ağzını kapatan insanları görmezden gelmeye çalışıyordum. İki tane kız önümüzde durunca biz de durduk.
''Lütfen bana onun kız arkadaşın olmadığını söyle oppa!''
''Üzgünüm ama o benim kız arkadaşım.'' dedim hafiften eğilip fısıldayarak.
''Umarım ayrılırsınız!'' dedi arkasındaki kız ve ardından biri gülerek diğeri de ağlayarak hızlıca gittiler.
''İşte böyle tuhaflarıyla 10 yıldır uğraşıyorum. Gerisini sen düşün!'' diyerek ortamı yumuşatmaya çalışsam da Gureum olanlardan pek memnun gözükmüyordu.
Uzaktan iki tane gazetecinin koşarak bize doğru geldiğini görünce afalladım. Nereden çıkmıştı bunlar? Ama her şeye rağmen o an Leeteuk'ın sözü aklıma geldi ve hiç düşünmeden Gureum'ın eline daha da sıkı yapıştım.
''Heechul-ssi! Yanınızdaki bayan sevgiliniz mi?''
''Ne zamandır berabersiniz?''
''Evlilik düşünüyor musunuz?''
Kafam şimdiden şişmişti bile... Gureum'ın tuttuğum elini biraz daha yukarı kaldırıp ''Gördüğünüz gibi sevgilim. Evlilik mi? Bilmem belki? Kim bilir?!'' diyerek güldüm. Gureum'ın rahatsız olduğu her halinden belliydi.
''Hanımefendi adınız nedir?'' bir gazeteci Gureum'a mikrofon uzatınca gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kaldı. ''Pa-Park Gureum.''
''Lütfen sevgilimi korkutmayın! Ünlü birisi olmadığından böyle şeylere alışık değil.''
''Ünlü değil mi? Gureum-ssi? Halktan biri misiniz?''
Gureum'a uzatılan mikrofonu kendime çekerek ''Evet halktan birisi... Ama sıradan biri değil. O bir ELF.'' dedim.

Bir ELF'in Yaz Gecesi RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin