8. Bölüm

240 16 7
                                    


GUREUM’IN  GÖZÜNDEN:

O gün Heechul beni halka tanıttıktan sonra hayatım zaman zaman çekilmez bir hal alıyordu. ELF’lerin bazıları beni tehdit ediyor ya da küçümseyerek bakıyordu. Sanki ‘’Onda ne özellik vardı da, onu seçti?’’ der gibi…
Bir bakıma haklılardı, beni seçmesi için hiçbir özelliğim yoktu… Yine de şaka bir yana, yedi yıldır aşık olduğum adam bana aşık olmuştu ve resmen artık tüm SJ ile görüşür olmuştum. Hepsi de çok iyi ve bana karşı çok nazikti… Onları sevmekten hiçbir zaman pişmanlık duymadım, duymayacağım gibi de gözüküyor.

Gazetecilerin haberinden yaklaşık bir hafta sonra işten çıktığım andan itibaren birinin ya da birilerinin beni takip ettiğini düşünmeye başladım. Bu his birkaç gün aralıklarla devam etti ama arkama dönüp baktığımda ya kimse olmuyor ya da tek tük insan oluyor ve sonrasında onlar da farklı bir yoldan gidip beni rahat bırakıyorlardı. Ciddi anlamda delirdiğimi düşünmeye başlamıştım ki…
‘’Hey sen! Orada dur!’’
Arkamı dönüp seslenen kıza baktım. Benimle yaşıt gibiydi.
‘’Bana mı dedin? Bir şey mi oldu?’’
‘’Evet hem de çok büyük bir şey oldu!’’
‘’Nasıl yani, anlamadım?’’
‘’Anlamazsın tabi! Sanki biz senin ne mal olduğunu bilmiyoruz! Söyle bakayım nasıl çeldin oppamın aklını!’’
‘’Ben kimsenin aklını çelmedim.’’
‘’Şuna bak nasıl da rahatça yalan söylüyor!’’ diyerek beni itti. Dövüş yeteneklerimi kullanabileceğim ikinci hedefim bu kız olacak gibiydi… Ya da kavgaya karışırsa diğer kız da olabilirdi.
‘’Yalan değil, gerçek. İnsanlar birbirini tanıdıkça sevip aşık olabilirler… Bunun neresi tuhaf?’’
‘’Senin Heechul ile ne işin olur ki sanki? Şantaj mı yaptın yoksa ona! Seni gidi kicibe!’’ bana tokat attıktan hemen sonra tüm kan adeta beynime sıçradı. O an o kıza bir tane patlatmayı öyle çok istedim ki! Ama sonra düşününce, bunun belki de Heechul’ün veya SJ’nin imajını zedeleyecek bir şey olduğunu hatırladım.
‘’Bence bu konuyu burada kapatalım. Hiçbir şey olmamış gibi-‘’
‘’BEN HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANAMAM ÇOK BİLMİŞ ŞEYTAN!’’ kız bana bir kez daha vurunca arkadaşı kolundan tutarak ‘’Sakin ol. Fazla abartmıyor musun Yura?’’ diyerek onu dizginlemeye çalıştı.
‘’Sen karışma bu benimle kendini ELF sanan şu şırfıntının arasında.’’
İşte o zaman şalterlerim atmıştı.
‘’Sen kime ‘Kendini ELF sanan şırfıntı’ diyebiliyorsun acaba? Şu yaptığın çocukça hareketlere de bir bak! İdolünün mutlu olmasını istemiyorsan o zaman nasıl bir fan olursun? Kendine gel biraz!’’
‘’Fanlığımı mı sorguluyorsun sen benim? Senin ne haddine be!’’ kız bir kez daha vuracakken elinden tutarak elini büktüm.
‘’Dövüş eğitimi almış biri olarak şunu söylemem lazım ki… Savunmasız birine üç kez vurmak bir bayana hiç yakışmıyor.’’
Kız elinin acısından bağırınca ben de elini bıraktım. Elini ovalayıp biraz salladı ve bana kızgın bir bakış atarak ‘’Seninle olan hesabımız hala kapanmış değil! Oppa çalıcı pis hırsız!’’ diyerek dönüp gitti.
Böyle tepkilerle karşılaşacağımı daha en başından beri biliyordum ama keşke karşılaşmasaydım. Fandom içinde bile böyle çocukça davranan kendini bilmezler vardı… Ve maalesef fandoma mülakat ile alınmıyordu.

Olduğum yerdeki binanın yanına çöktüm ve dizlerimi kendime çekip ellerimi üstünde kenetledim. İstesem o kızı anasından doğduğuna pişman edebilirdim ama bunu yapsaydım olaylar daha da sarpa sarabilirdi. SJ’nin ve Heechul’ün yara alması istediğim son şeydi… Bu yüzden orda bana yapılan çoğu şeye katlanmak zorunda kaldım. Akşam belki de arkadaşlarımla içki içmeye gitmeliydim? Başka türlü kafamı dağıtabileceğimi sanmıyordum bu gece…

*
*
*

‘’Sonra kıza bir yumruk! Bir tekme! Bir de gelmiş burada ELF’liğimi sorguluyor kıçımın kenarı!’’
‘’Belki de bu kadar içki yeter ha? Gureum çok abartma istersen?’’
‘’Daha yeni başlıyorum ben, ver şu şişeyi.’’
‘’Tatlım Minah doğru söylüyor, yeter içme bu kadar. Kendine zarar veriyorsun.’’
‘’Ben buraya içmeye geldim! Zararmışmış, biliyoruz herhalde içkinin kötü olduğunu! Na’palım yani?!’’
‘’Her şey tadında güzel, ver şu şişeyi.’’
‘’İSTEMİYORUM!’’
‘’Ay valla yeter! Bu böyle olmayacak, Heechul’ü arayın da gelsin alsın şu kızı.’’
‘’Haklısın.’’

TEKRAR HEECHUL’ÜN AĞZINDAN

‘’Haber verdiğiniz için sağ olun kızlar. Ama neden bu kadar içti ki? Anlamadım?’’
Şaşkın ve ne diyeceklerini bilmez bir şekilde konuşmaya yeltendiler ama sonrasında Gureum konuştu ‘’İçtim çünkü efkarlıyım!’’
‘’Efkarlı mı? Nedenmiş?’’ dedim gülerek.
‘’İki tane kız-‘’ Minah, Gureum’ın ağzını kapatınca o da gözlerini kapattı ve uyumaya başladı.
Minah gülümseyerek ‘’Ne dediğini bile bilmiyor, buraya uçan bir domuzun üstünde geldiğini iddia ettikten sonra, ona soru sormayı bıraktık. Sen en iyisi dediklerine pek aldırma onun.’’ dedi ve elini çekti.
Gureum’ı kucağıma alarak bardan çıkardım ama o sırada gazeteciler beni çekmek için sıraya girmekle uğraşıyorlardı.
Binlerce soru gelecekti yine, en iyisi hepsini cevapsız bırakıp hızlıca uzaklaşmak olurdu.
‘’Evleneceğiniz kız böyle sorunlu birisi mi efendim?’’
‘’Neden sarhoş?’’
‘’Ne oldu, biraz açıklama yapar mısınız Heechul-ssi?’’
‘’Bir baş belasıyla ilgilenmek zor olmalı, ne kadar alkol almış?’’
İçimden küfürler savurarak Gureum’ı arabaya oturttum ve kendim de sürücü koltuğuna geçtim. Taktığım gözlük ve maske beni sağ olsun hiç koruyamıyordu artık. Gazeteciler mikrofonlarını burnumun dibine sokmaktan zevk alıyorlardı resmen.
Olabildiğince hızlı uzaklaşırsam beni rahat bırakırlar diye düşünerek var gücümle gaz pedalına yüklendim, arada da hala arkamızdan koşan ve hatta arabalarına binip bizi takip etmeye çalışacak olan gazetecilere bakıyordum. O sırada yanan kırmızı ışığı göremedim ve hızla gitmeye devam ederken bir arabaya tosladım. Araba olduğu yerde en az üç tur dönerek yalpaladı. En sonunda bir sokak lambasına çarparak durdu. Etraf duman olmuştu ve Gureum’ın iyi olup olmadığını göremedim. Kendi emniyet kemerimi takabilmiştim ama o hengamede Gureum’ın emniyet kemerini takamamıştım… Bunu hatırlayınca kendime sesli bir şekilde sövmeye başladım. Duman biraz yatışınca yanımdaki koltuğun boş olduğunu ve ön camın parçalandığını gördüm. O kadar şiddetli mi sıçramıştı yerinden?! OLAMAZ! HAYIR!
Hızlıca kemerimi çözdüm ve kapıyı açmaya çalıştım. Kilit biraz bozulmuştu anlaşılan. Var gücümle kapıyı kırarak arabadan çıktım. Arabanın kaputu çok büyük bir hasar almıştı. Gureum’ı göremedim, sonrasında olduğum yerden biraz daha uzakta bulunan bir sokak lambasının yanında olduğunu fark ettim. Hemen yanına gidip nabzını kontrol ettim. Baygındı ama hala kalbi atıyordu. Büyük bir panikle ambulansı aradım. Benimle kalmak zorundasın Gureum… Yoksa vicdan azabından yaşayamam.

Bir ELF'in Yaz Gecesi RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin