9. Bölüm

224 16 4
                                    

Üç saattir hastanedeydim. Leeteuk, Yesung, Kangin, Ryeowook ve Kyuhyun haberi alır almaz gelmişlerdi.
Ben sürekli saçlarımı yolarken onlar da beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

''Hyung endişelenme, eminim gayet iyi bir şekilde yanına gelecektir.'' Ryeowook bana moral vermeye çalışsa da pek işe yaradığı söylenemezdi.
''Trafik kazalarından nefret ediyorum... Söylesenize, biz grup olarak lanetlendik mi acaba? Bu kaçıncı trafik kazası?''
Kyuhyun yanıma oturarak sırtımı sıvazladı.
Doktorun gelmesiyle herkes pür dikkat söyleyeceklerini dinlemeye odaklanmıştı.
''Size bir iyi bir de kötü haberim var...''
''Ahh yapma be! Filmlerde de hep böyle olur zaten!''
Leeteuk öne atılarak ''Siz onu boş verin, haberler nedir doktor bey?'' diye sordu.
''İyi haber, kızımız hayatta. Önünde yaşayacağı uzun ve sağlıklı bir ömrü var. Hiçbir yara almamış çok şükür. Kötü haber ise maalesef ki komada... Fiziksel açıdan bir yara almamış evet, ama hafızası için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Birkaç haftaya uyanır diye düşünüyoruz. Yalnız şimdiden uyarmalıyım. Yaşadığı bazı şeyleri veya belli bir tarihten sonrasını hatırlamama olasılığı mevcut. Bu hatıralarını en geç bir yıl içerisinde tamamen hatırlayacaktır diye umuyoruz. Asla hatırlayamama gibi %25'lik bir ihtimal de var. Bunu da aklınızda bulundurun ve lütfen onu çok zorlamayın.''
Hatırlayamamak... Unutmak... Anılarından tamamen silmek... Ya beni unuttuysa!?
''Şimdi diyorsunuz ki son üç ay gibi bir zamanı hafızasından tamamen silebilir ve belki de asla hatırlayamayabilir?''
''Olabilir tabi... Son bir yıl da olabilir? Bunu bilemeyiz.''
''Peki teşekkürler...''

5 GÜN SONRA

Gureum bugün komadan uyandı ve cidden bu haberi alır almaz büyük bir sevinçle hastaneye gittim. Doktorun dediği gibi beni hatırlayamama ihtimali beynimde dolaşıp duruyordu ama uyandığı için de mutluydum.
Hastane kapısında beni bekleyen Leeteuk ile buluşarak içeri girdik.
''Diğerleri gelemedi mi?'' diye sordum konuşma açılsın diye.
''Kyuhyun'un müzikali var, sabahtan Ryeowook da destek için oraya gitmişti ve Kangin hala alkollü araç kullandığı için açılan soruşturmalarla uğraşıyor. O yüzden bugün beraberiz.'' diyerek kolumdan ittirdi.
''Ahh ben soruşturmayı ve müzikali tamamen unutmuşum, haklısın!''
''Çok solgun duruyorsun Heechul? En azından sevgilin komadan uyandı... Sevinmen gerekmez mi?''
''Tabii ki mutluyum ama ya beni hatırlamazsa?''
''Yedi yılını hafızasından silmediyse seni elbette tanıyordur... Hem en geç bir yıla hafızası düzelir dedi doktor...''
''Bir yıl boyunca bensiz ne yapar?''
''Sensiz olması gerekmez? Ona destek olmak istersen... Ki isteyeceğini biliyorum, her zaman arkandayım biliyorsun işte.''
''Sağ ol... Biliyorum.'' diyerek sırtına hafifçe vurdum. Biz bunları konuşurken bir hemşire yanımıza gelmişti bile.
''Size nasıl yardımcı olabilirim bay- OMO! SİZ-''
''Fotoğraf işini çıkışa bırakabilir miyiz? Çok acil bir hasta ziyaretine gitmemiz gerekiyor da... Park Gureum... 5 Gündür komadaydı ama bugün uyandığını söylediler.'' diyerek hızlıca bir giriş yaptım.
''Ahh evet haklısınız, özür dilerim.'' başını eğdikten sonra devam etti.''Hemen oda numarasına bakıp söylüyorum efendim.''

 Birkaç dakika sonra odayı bulmuştuk ve kapıyı yavaşça açarak içeriyi kontrol eden hemşire saniyeler sonra bizi içeri aldı. Gözlerindeki o neşe dolu gülümseme neredeyse odanın öbür ucundan bile belliydi. Bu kadınla fotoğraf çektirmem lazım diye düşünmeden edemedim... Yazık o kadar- amaaan neyse...
Kadın çıkmadan önce bize bir şeyler fısıldadı. ''Yalnız sizi uyarmalıyım. Sizi hatırlayıp hatırlamadığını bilemiyoruz. Çok fazla üstüne gitmeyin ve eğer hatırlamıyorsa da üzülmeyin... Elbet bir gün hatırlayacaktır.''
Kafamla onaylayarak Gureum'ın yattığı yatağa yaklaştım.
''Gureum... Beni hatırlıyor musun?''
Gureum ifadesizce yüzüme bakıyordu. Bu beni çok korkutmuştu bir bakıma...
Yüz yıl gibi uzun bir süre boyunca bakışmamızın ardından gözlerini kocaman açarak bana baktı, eliyle açılan ağzını gizlemeye çalıştı. Gülüyordu ve-AĞLIYORDU?!
''Heechul-ssi!?''
''...'' Beni hatırlamıyordu... Ben onun için sadece bir idoldüm... Daha fazlası değil.
''Hayallerim gerçek mi oldu?! SİZ GERÇEK MİSİNİZ?'' bir eliyle beni diğeriylede Leeteuk'ı göstererek sordu.
''En son neyi hatırlıyorsun Gureum? Buraya neden geldiğini biliyor musun?''
''Hımm... Sanırım ben... Hatırlamıyorum... Çok karışık bir şeyler var-'' bir anda gözlerini sımsıkı kapatarak başını tuttu. Onu zorlamamalıydım.
''Tamam tamam hatırlamak için yorma kendini... Biz buradayız ve sen hatırlayana kadar da kalacağız... Hep yanında olacağım Gureum söz veriyorum.''
''Biz... Ne kadar yakındık Heechul-ssi?'
Bir anda böyle bir soru gelmesini beklemiyordum bu yüzden afallamışçasına kafamı salladım.
''Biz...''
'Sence bunu söylemeli miyim?' der gibi Leeteuk'a baktım. O da gözlerini yumup kafasını olumlu anlamda salladı. Söyle gitsin Kim Heechul!
''Biz sevgiliyiz.''
Gureum'ın ağlaması daha da şiddetlenince kendimi suçlu hissetmeye başlamıştım. Kahretsin neden ağlıyordu bu kadın!?
''İyi misin? Kes ağlamayı!''
''Üzgünüm. Ben... Bunu hiç beklemiyordum... Biz sevgili miyiz? Sen ciddi misin? Bunun bir rüya olmadığına emin miyiz?''
''Evet, her şey gerçek. Biliyorum bu dediklerim sana şu an fazlasıyla delice geliyor. Ama bir gün hepsini hatırlayacağına eminim... Sana olan sevgimi unutman mümkün değil... Bilirsin, Sungmin hep der ya... Biz ELF'i, onların bizi sevdiğinden daha çok seviyoruz.''
Gözyaşlarının yerine sürekli bir yenisi geliyordu. Dayanamıyordum önümde böyle ağlamasına... Ellerinin tersiyle silse de şelale gibiydi gözleri.
''Kendini bu kadar yıpratma...''
''Bunlar sevinç gözyaşları... Şu an ne kadar mutluyum bilemezsin... Yıllarca sevdiğim idol grubundan birisi sevgili olduğumuzu söylüyor... Ben hiçbir şey hatırlamasam da bunu hayal etmek bile mümkün değil benim için... Sen... Bana çok uzak bir yıldızdın... Seni yakalamış olmak çok ilginç bir duygu.''
Leeteuk gittikçe özelleşen konuşmamız karşısında öksürerek ''Ben dışarda bekliyor olacağım.'' dedi ve odadan çıktı. [yazar notu: (bknz: özelse biz çıkalım?) sjsjsjs]

Gureum'ın ellerini avuçlarım içine aldım ve öpmeye başladım. Belki bir şeyleri hatırlatırdı ona olan dokunuşlarım. O sırada akıl almaz bir soru daha çıktı Gureum'ın ağzından.
''Bir şey daha sorabilir miyim Heechul-ssi?'' utana sıkıla söyledi...
''Sor tabi?''
''Biz... Ne kadar ileri gittik?'' ilk başta anlamamıştım.
''Nasıl yani? Nerede?''
''İlişkimizde diyorum... Ne kadar ileri gittik?'' sorusunu anlar anlamaz bunun bir kız için ne kadar utanç verici bir soru olduğunu kavradım. Cesaretine hayrandım!
''Öpüştük!'' biraz fazla mı cüretkarca söylemiştim. Pat diye söylemesem belki daha iyi olurdu.
Yanakları domates gibi oldu... Ben ondan telefon numarasını isterken bile bu kadar kırmızı olmamıştı.
Aslında hatırlamasına yardımcı olacaksa onu bütün gün öpebilirdim ya neyse...
Odaya dalan hemşire yüzünden ellerimi refleks olarak ondan ayırdım.
''Hasta ziyaretiniz bittiyse izin verebilir misiniz?'' elinde bir tepsi yemek ve birkaç ilaçla gelmişti.
Gureum'a dönerek ''Ahh evet... Ben bir ara yine uğrarım.'' dedim elimi saçlarımda gezdirirken.
Hemşire bu sözüm üzerine hemen konuşmaya dahil oldu.
''Buna hiç gerek yok bayım. Gureum-ssi zaten yarın sabah taburcu oluyor.''
Vay canına bu kadar hızlı mı?
Şaşkınca bir Gureum'a bir hemşireye bakıp en sonunda ''Ohh, tamam o halde.'' diyebilmiştim. Neden bu kadar şaşırdıysam?
Odadan çıkana dek Gureum'a el salladım. Yüzünde aşırı derecede mutlu bir gülümseme vardı. Onu böyle görmek beni de oldukça sevindirmişti.

Bir ELF'in Yaz Gecesi RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin