18.Bölüm - Kehanet Bekçisi

757 96 48
                                    

YN: Bu bölümde bir sürü cevaplanmamış soruya cevap bulacaksınız. o yüzden bolca yorum rica ediyorum. okumadım, hatalar olabilir kusura bakmayın.

Ayrıca beğeniler ve yorumlar 30+ geçerse bugün bir bölüm daha yayınlayacağım. pamuk eller klavyeye..

Keyifli okumalar...



Sarsıntılar aralıklı olarak devam ederken, ben, Sehun, Irene, Ren ve Pacem onların birkaç parça eşyasıyla birlikte evden ayrılmıştık.

Yer sürekli sarsıldığı için yürümek güçleşmişti. Ren korkmasına rağmen, Sehun'un kucağında boynuna sıkıca sarılmış bir şekilde beni izliyordu.

Neden bana bu kadar dikkatli bir şekilde baktığını anlamamıştım. Uyandığından beri tek kelime etmemişti. Zaten uyanır uyanmaz direkt Sehun'un kucağına gitmiş ve onu bırakmayı reddetmişti.

Sehun, onun hassas olduğunu kendisini paylaşmaktan hoşlanmayan bir çocuk olduğunu eklemeyi unutmamıştı. Cana yakındı, fakat babasını bir başkasıyla paylaşma düşüncesi onu mesafeli davranmaya itiyordu.

Onun yaşındaki bir çocuk için davranışını garipsemek doğru değildi. Sonuçta ben onun için sadece bir yabancıydım. Yine de merak etmeden duramıyordum. Bayıldığım zaman neden o kadar panik olmuş bir şekilde davranmıştı?

Sehun, onun kendisi için endişeli davrandığını ve benimle ilgilenmesi gerektiğini söylemişti. İtiraf ediyorum, bu bana oldukça tuhaf gelmişti.

Bakışlarında da bir tuhaflık vardı ya da ben iyice paranoyak davranıyordum. Yaşadıklarımızın etkisiyle böyle hissediyor olmam daha olasıydı.

Yer iyice hareketlenirken, Pacem aniden durdu. Bize bakıp bir süre öylece bekledi. Sanırım bir şeyler düşünüyordu.

Bulunduğumuz yerden geçide kadar yürümek zordu. Bunun yerine orada bir geçit açabileceğini ummuştum. Shangri La'da durumun ne olduğunu bilmediğimiz için güvenli diyebileceğimiz bir olasılık yoktu.

Eğer dünya böyle ise Kiran'da neler olduğunu düşünemiyordum. Büyücülerin hepsinin birden ellerinden geleni yaptıklarına emin olsam da, bunun yeterli olmadığını hepimiz biliyorduk.

Pacem öylece dikilmeyi bırakıp önümüzde bir geçit açtı. Bu ilk geldiğimizden daha büyüktü. Çünkü kalabalıktık.

Önde Sehun, Ren ve Ben, hemen arkamızdan da Irene ve Pacem gelmişlerdi. Shangri La'nın karlı zeminine ayak bastığımız anda sarsıntılar hafiflemiş ama durmamıştı.

Buna rağmen Pacem önden yürüyerek bize liderlik ediyordu. Shangri La'nın geçidine çok uzakta olmadığımızı hissetmiştim.

Ren gözlerini bana dikmeyi bırakmış, bu sefer Pacem'e tebessümle bakıyordu. Belki de en inanılmaz geleni onun da Ren'e bakarken tebessüm ediyor oluşuydu.

Hayır, artık bir şeyleri tuhaf bulmayı bırakmalıydım. Her şeyin bir açıklaması olduğu gibi bununda mutlak bir açıklaması olmalıydı.

Sehun benim tedirginliğimi hissettiği için, Ren'i sarmalayan ellerinden birini bırakıp, benim elimi tutarak parmaklarımızı birbirine geçirdi.

Sanırım bir yanım bunu yapmasını bekliyordu. Çünkü anında sakinleşmiştim. Pacem gizli geçidi açıp önce Irene'in geçmesine izin vermişti.

Sehun ve ben el ele olduğumuz için birlikte geçmemiz için fazlasıyla dar olan geçit yüzünden elini bir süreliğine bırakmıştım.

Yıldız TOZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin