21.Bölüm - Ruhunu Ruhuma Kat

691 74 28
                                    

*Sehun*

İlgi isteyen merak dolu bakışları yüzümde takılı kalmışken, ne tepki vereceğimi bilememiştim. Kafasının karıştığı çok açıktı.

Bazen sözcüklere dökülemeyen anlarda insanoğlu söylemek istediklerini bakışlarına yükler, karşısındaki kişinin anlamasını beklerdi.

Dilin söyleyemediğini gözlerin dile getirdiği o anlardan birindeydik ikimizde. Derin bir nefes alıp tebessümle ona baktım.

O anda aklımdan geçen milyonlarca düşünceye rağmen, ben rüyalardan bahsetmiştim. Asırlık rüyalardan...

Onu ilk rüyamda gördüğüm zaman, insan formuna ilk girdiğim andı. Ana rahmine düşer düşmez vizyonlarımda onu görmüş ve onu hissetmiştim.

Onun da beni hissettiğini biliyordum. Tıpkı sadece bu kapıdan içeri girmeden önce ve onun da öncesinde ülkeye ayak bastığı anda hissettiğim gibi...

Kai'nin sandığının aksine onu her şeyiyle, en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordum. Sadece bununla da sınırlı değildi hatırladıklarım.

Yüzyıllık bağımızın her anını, her dakikasını ve her geçen saniyesini de hatırlıyordum.

Sanırım yaptığım şey başarılı olmuş ve bizi tekrar birleştirmekle kalmamış, bize yeni bir geleceğin kapısını da açmıştı.

Belki de başından beri bunu yapmam gerekiyordu. Ama şimdi olduğu gibi Kai'ye hissettiğim şeyler o zamanlar bu kadar yoğun değildi. Ruh eşimdi fakat onu daha önce hiç bu kadar istememiş, ona bu derece âşık olmamıştım.

İşimiz ve görevimiz neyi gerektirdiyse sadece onu yapmıştık. Dünyayı kurtarmıştık. Şimdi ise olası bir tehlikenin çok çok uzak olduğunu görebiliyordum.

Onsuz geçen yıllar boyunca bir adım atmayıp yanına gitmememin sebebi basitti aslında.

Yaptıklarımın sonucunun onu ne derece etkileyeceğini bilmiyordum. Onun beni hatırlamama ihtimali beni ölesiye korkutmuş ve elimi kolumu bağlamıştı.

Beklemekten başka çarem yoktu. Ta ki özlemim benden bağımsız bir şekilde büyük bir enerji yayılmasına neden olana kadar.

İşte, şimdi karşımda durmuş bana ilgi ve merakla bakarken, onu kollarımın arasına alıp orada saklamamak için kendimi zor zapt ediyordum.

Ona deli gibi âşıktım. Ona olan özlemim o kadar büyüktü ki beni bulmasını umut etmekten başka yapabileceğim büyü bile yoktu.

Bunca zaman onu uzaktan hissetmiş olsam da izlemeye cesaret edememiştim. Çünkü hayatında başka birinin olup olmadığını görmeye tahammül edebileceğimi sanmıyordum.

Lakin feci şekilde yanıldığımı kabul ediyorum. Şu anda burada ve karşımda, yine bana o özlem ve aşk dolu bakışlarla bakıp yüzümde gezdirirken, kendime kızmıştım.

Verdiğim kararı sorgulamama gerek yoktu. Çünkü Yıldız Toz'una dönüşerek aslında özüme dönüp gerçekliği değiştirmem gerekmişti.

İnsanlarla, büyücülerin bir arada yaşadığı, saklanmak zorunda kalmadıkları tek bir dünya da yaşamak daha barışçıl hissettiriyordu.

Ya da ben öyle olacağını ve bunu bu şekilde devam edeceğini düşünecek kadar fazla hümanist düşüncelere sahiptim.

En çok merak ettiğim kişilerden biride Ren'di. Onu da en az Kai'yi özlediğim kadar özlemiştim. Fakat onun benim yokluğumun verdiği acı yüzünden yas tuttuğunu da biliyordum.

Yıldız TOZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin