19.Bölüm - Belirsizlik

691 80 17
                                    

-Kai-

Luhan'ın kulağıma fısıldamış olduğu şey, zaten karışan aklımı daha da çok karıştırmıştı. Sorularımın cevaplarını şu saatten sonra alamayacağımın farkındaydım. Zaman kalmamıştı. En önemlisi de Sehun ile birlikte yapmak istediğim tonlarca şey vardı. Ama şimdi belirsizliklerle birlikte bunu da rafa kaldırmıştım.

Ren ve Luhan beni peşlerinden sürükleyerek bir yere soktular. Odanın tam ortasında kristal berraklığında parlayan bir havuz vardı. Sanki içinde binlerce parlak taş varmış gibi ışıldıyordu. Luhan'ın gözlerine baktığımda soyunup suya girmemi söyledi.

Mantıksız bulsam da dediğini yaptım. Luhan soyununca parlayan suya girmemi ve birkaç dakika suyun içinde nefesimi tutarak yatmamı söyledi.

Gözlerimi kırpıştırıp dikkatlice ona baktım. Başını olumlu bir biçimde sallayınca küçük havuza ilerleyerek içine girdim.

Su ne çok soğuk ne de çok sıcaktı. Üstelik akışkanlığı da tuhaftı daha yoğundu. Su yüzeyini avuçlarımın arasına alarak baktığımda suyun aslında su olmadığını, daha önce görmediğim türde bir sıvı olduğunu fark etmiştim.

Derin bir nefes alarak gözlerimi kapatıp kendimi suya bıraktım. Luhan, göğsümdeki yıldıza dokununca havuza soktuğum kafamı dışarı çıkarttım. Elinde kurulanmam için bir bez vardı.

Elinden destek alarak havuzun içinden komple çıkıp kenara geçtim ve kurulanmaya başladım. Bu zaman zarfında Ren ne konuşmuş ne de en ufak bir şey söylemişti.

Göz ucuyla ona baktığımda ifadesizce bana baktığını gördüm. Bakışlarımı onun üzerinden çekerek tekrar Luhan'a baktım. Giyinmem için az önce çıkarttığım kıyafetleri değil bembeyaz, üzerinde gümüş ve siyah işlemeler olan iki parçalı bir ritüel kıyafeti getirmişti.

Hızlıca onları giyinip, "sırada ne var" dercesine Luhan'ın gözlerinin içine baktım. Odadan çıkınca hiçbir şey söylemeden onu takip etmiştim.

Sehun ile Bilgenin bize felaket başlangıcını gösterdiği tünele doğru gidiyorduk. Bundan sonrasında neler göreceğimi, ya da Sehun'a nasıl yardım etmem gerektiğini bilmiyordum.

Sadece bunun bir an önce bitmesini ve Sehun ile birlikte bir ömür geçirmek istediğimi bilecek kadar sabırsızdım.

Aşağıya inmiştik. Herkes oradaydı. Bir çember oluşturulmuştu. İki dünya arasında neredeyse hiç sınır yoktu. Yer sarsıntıları son gücüyle devam ederken, bulunduğumuz yerde bile hissedebiliyorduk.

Sehun'u görmek için bakındığımda iki dünyanın da birbirine geçtiği kısmın tam önünde duruyordu. Geldiğimi hissetmiş olmalı ki yanına gider gitmez bana sıkıca sarılmış ve beni sımsıcak bir şekilde öpmüştü.

Gözlerimi birkaç dakikalığına da olsa kapatıp, orada sadece ikimizin olduğunu düşündüm. Ellerim belini sıkıca sararken, dudaklarını boynumun üzerinde hissettim.

Yüzüme yerleşen tebessüm, içinde bulunduğumuz durum için fazlasıyla uygunsuz kaçsa da başımı omzundan kaldırıp, gözlerinin içine baktım.

"Seni seviyorum Kai... Keşke bunu sana daha sık söyleme şansım olsaydı."

"Bende seni çok seviyorum Sehun... Artık nereye gidersen git seni mutlaka bulacağımı biliyorum. Tek yapmam gereken kalbimin sesini dinlemek olacak."

Dudaklarımız birbirini bulurken, ne kadar süre birbirimizde kaybolduğumuzun farkında bile değildim. Tek istediğim o anda onunla sonsuza kadar o şekilde kalmaktı.

Yıldız TOZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin