Bölüm 14

99 11 0
                                    

Yağız'ın Ağzından

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. "Şimdi sana nasıl anlatsam,nereden başlasam bilmiyorum ama öncelikle söyleyeceğim her şeye hazırlıklı ol tamam mı?" dediğimde Açelya kafasını tamam anlamında salladı. "Şimdi başlıyorum. Aslında ailem benim gerçek ailem değil" dediğimde büyük bir şaşkınlıkla yüzünü bana çevirdi ve "Nasıl yani şimdi baban Celal Amca, annen Necla Teyze senin gerçek ailen değil mi? " dediğinde evet anlamında başımı salladım ve konuşmaya devam ettim. "Ben çok küçükken çocukları olmadığı için beni yetimhaneden almışlar. Tabi bana bunu 13-14 yaşlarındayken söylediler. İlk duyduğumda inanamadım çünkü ben küçükken sürekli benimle oyunlar oynar, dışarı gezmeye götürürlerdi. Hatta babam benimle biraz daha vakit geçirmek için toplantılarını iptal ederdi. Yani bana hiç başkasının çocuğuymuşum gibi davranmadılar kendi çocuğu gibi sevdiler. Sonradan bu gerçeği bana anlattıklarında yıkıldım,arama mesafe koydum,hiç konuşmamaya başladım. Sabah okula gider akşam gelir yemeğimi yer yatardım. Bir süre sonra bu onların da canını sıkmış olacakki benimle konuşmaya karar verdiler. Ama ben inadımdan yüzlerine bakmadım. Düşünsene 14 yaşına kadar her şey mükemmel gidiyor ama bir gerçek bütün hayatını değiştiriyor. Ben biraz daha büyüyüp aradan bir kaç sene geçtikten sonra aramız biraz daha iyi olmaya başlamıştı. Zaten ondan sonra da annem Poyraz'a hamile kaldı. Poyraz doğduktan sonra da yavaş yavaş eski mutluluğumuza dönüyorduk ki bir akşam yemeğinde babamın "Bütün mal varlığımı Poyraz'a bırakacağım" demesiyle yıkıldığımı hissettim. Tabi ki Poyraz'a verecekti sonuçta ben öz çocukları bile değildim. O günden sonra aramız tekrar açılmaya başladı onlara karşı bir nefret besliyordum. Ama bu nefret Poyraz'a değildi. Ben her zaman Poyraz'ı kendi kardeşimmiş gibi sahip çıkıp korudum. Sonrasında da kendi emeğimle bugünlere geldim. Biliyor musun hayatımda en çok yıkıldığım anlardan biri babamın bana yemekte o sözleri söylemesi. Bir diğeri de zaten Poyraz'ın lösemi'ye yakalandığını duyduğum zamandı." diyerek susup Açelya'ya baktığımda içli içli ağlıyordu. Alnına bir öpücük kondurup sessizce"Devam etmemi ister misin?" dediğimde hıçkırıklarının arasında "Evet" dedi. Şimdi de benden bütün yaşattıkları için özür diliyorlar. Geçen hafta da ben her ne kadar yanaşmasamda Poyraz'a gerçeği anlattılar şimdi o da annemlerle konuşmuyor ama bir süre sonra affedecektir eminim." dedimde Açelya artık hıçkırıklarını durduramaz hale gelmişti. Kahretsin anlatmamalıydım böyle üzüleceğini bile bile anlatmamalıydım. "Şşşt. Güzelim sakin ol bak bana artık üzülüyor muyum? Şimdi her şeyi öğrendiğine göre artık uyuyabilir miyiz? Seninle uyuduğum ilk gecenin böyle geçmesini istemiyorum" deyip gözyaşlarını öperek sildim. Birazda olsa sakinleştiğinde "Seni çok seviyorum" dedi ve ve dudaklarıma uzandığında bende aynı hızla karşılık verdim. Bu kadını seviyordum beni her şeyimle kabul eden,bütün kalbiyle seven kadına aşıktım, o artık benimdi.

Açelya'nın Ağzından

Duyduklarımın şokuyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Gece boyunca rüyamda Yağız'ın anlattıklarıyla ilgili şeyler gördüm. Şimdiyse kollarını belime dolamış huzurlu bir şekilde uyuyordu. Ellerimi yavaşça saçlarının arasına koyup gezdirmeye başladım. Gözlerini yavaş yavaş aralayıp bana baktığında öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Muhteşem gülümsemesini bana gönderip "Uzun zamandır böyle güzel uyumamıştım. Bence hemen evlenmeliyiz" dediğinde gülümseyerek "Bu zamana kadar bensiz uyuduysan bence 4 yıl daha uyuyabilirsin. Ben hemen evlenmeyi düşünmüyorum" dediğimde gözlerini kocaman açarak "Ne 4 yıl mı? Kızım 4 yıla benim kemiklerim erir seni beklemekten" diyerek çıkıştığında gür bir kahkaha patlattım. Ne olduğunu anlamaya çalışan Yağız'ın dudağına öpücük kondurduğumda şaka yaptığımı anlamıştı ve öpüşüme hızla karşılık verip bir anda çekilerek gıdıklamaya başladı. Artık kahkahalarımı durduramaz hale gelmiştim ki artık ikimizde sakinleşmeye çalışıp derin derin nefes alıyorduk. Nihayet kahkahalarımız durduğunda ikimizde birbirimize aşkla bakıyorduk.

Muhteşem geçen bir kahvaltının ardından beni eve bırakmıştı. Kapıyı yavaşça açtığımda annemlerin uyuyor olacağını düşündüğüm için ses yapmamaya çalışıyordum ki içeri girip kapıyı kapattığımda arkamda beliren annemle yerimden sıçramam bir oldu. "Anne sen uyumuyor muydun" diye sorduğumda yanıma kadar gelip anlamını çözemediğim bir ifadeyle bana "Gece Yağız da kaldığını biliyorum" dediğinde nereden öğrendiğini merak etmiştim ve bu merakımı dile getirip sorduğumda bana içten bir gülücük gönderip "Ben senin annenim ne zaman yalan söyleyip söyleyemediğini anlayabiliyorum. Dün akşam kapıya geldiğinizi duydum ve camdan baktığımda "Yağız'la bir şey konuşuyordunuz sonrasında beni aradın ve Çağla da kalacağını söyledin" dediğinde utancımdan başımı önüme eğdim. Eliyle çenemden tutup göz göze geldiğimizde sesimin titremesine engel olamayarak "K-k-kızdın mı?"dedim. Yine bana içten bir gülücük gönderip "Hayır kızmadım ama bana gerçeği söylemediğin için sadece kırıldım. Güzel kızım zamanında bende babanla bu şekilde kaçamaklar yapardık. Kendi yaptığım şeylerin aynısını sen yaptığında sana kızma hakkım yok çünkü aynılarını bende yaptım" dediğinde yanına gidip kocaman sarıldım ve "Anne seni çok seviyorum. Bu arada babam biliyor mu? Eğer biliyorsa Yağızı yaşatmaz" dediğimde gülerek "Bende seni seviyorum meleğim. Merak etme ruhu bile duymadı" diyerek karşılık verdi. Annemin yanağına öpücük kondurup odama girdiğimde dün gece Yağız'ın anlattıkları beynime hücum ettiğinde gözlerim dolmaya başlamıştı. Bir insan bu kadar acıyı nasıl yaşayabilirdi,nasıl kaldırabilirdi? Ailesi sandığı kişiler aslında değil,eski sevgilisi en yakın arkadaşıyla aldatır,kardeşi lösemi ye yakalanır. Bu kadar acı bir insan için çok değil miydi? Benim bunları ona unutturmam gerekiyordu. Sadece sevgimle,aşkımla. O anda aklıma gelen şeyle vücudumu panik kapladı. Tabi ya yarın Yağız'ın doğum günüydü ve ben ona hiçbir şey yapmamıştım. Ne yapabilirdim, ne yapabilirdim? Buldum ikimiz için otelden yer ayırtacaktım ve bütün günü otelde geçirecektik. belki gecenin sonunda ona sürpriz bile yapabilirdim. Off ne diyorum ben ya, tövbe tövbe, evlenmeden olmaz. Aman neyse benim önce yer ayırtmam gerekiyordu ama ondan da önce anneme durumu açıklamam gerekiyordu. Umarım bir şey demezdi.

Her şey tamamdı bir tek Yağız'ın yarın ki işlerini iptal etmem kalmıştı. Onun içinde Yağız'ın asistanını arayıp halledebilirdim.

Bütün işleri hallettiğimde ne kadar da yorulduğumu farkettim. Güzel bir uyku beni kendime getirirdi. Nasıl olsa yarın daha da yorucu ama bir o kadar da güzel bir gün olacaktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SONSUZLUĞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin