İnsanları tanıyorsanız yanlızsınızdır.
Multimedya ki şarkı ACININ TOZLARI ait olan belirlediğim müziktir.
*
Başlangıçlara inanırmısınız?
Sizi bilmem ama ben başlangıçlara inanmam; çünkü her başlangıç adına atılan adımların başlangıcı aslında yeni bir acıya konuk olmanıza neden olur. Siz her başlangıç olarak kendinizi kandırdığınızda fark edemediğiniz şey;geçmişinizin karanlığı geleceğinizin yönü olmaya başladığıdır.Berki de bunun farkına daha ilk adım da varmışsınızdır ve kendinizi kandırmayı seçiyorsunuzdur.Ben başlangıçlara inanmamayı seçiyorum ve karanlığa hapsolmayı diliyorum.
Benim hayatım kitaplar da ki gibi acıklı başlayıp mutlu sonla bitmiyordu.Benim hikayem güçlü kalmayı öğreten bir hayatı.Ben kitaplarda ki gibi okulun asi kızı ve popüler olan öğrencilerden değildim. Ben ezik anılan ve hayatını kurtarmak için çalışan bir öğrenciydim.Ben güzelliğiyle okulun birçok öğrencisini kendisine aşık eden kız da değildim, ben asık suratlı olarak anılan biriydim.Her şeyden farklı olan da ne biliyor musunuz ben yalnızlıktan şikayet eden biri değilim.Ben yanlız olmayı seviyordum.
Berki bir ceviz kabuğunu dolduramayan insan sayısına sahiptim ama bundan şikayetçi değildim sadece saçlarımı tarıyan anne ve eve geç gelmemem konusun da beni uyaran bir baba istiyordum.
Ben yüreğim de ki boşluğu kapatacak birilerini istiyordum.
Kısık kısık nefesler almaya başlamıştım. Sanki sesli nefes alırsam ölecekmiş gibi bir hisse kapılmıştım. Sadece küçük bir iyilik yapmak istemiştim ve bedelini canımın tehdit edilmesiyle ödüyordum.Sadece o küçük cüzdanı sahibine vermek istemiştim.Sadece o küçük cüzdana sığdırılan fotoğrafı sahibine vermek istemiştim ve sonuç üç adamın beni yakalayıp kaçırmasıydı.
Korku tüm etrafımı kaplamış, vücudumu esiri altına bırakmıştı.Korkudan mı yoksa şuan kızgın bir dev yığınıyla yalnız olmaktan mı bilmiyordum ama vücudum titriyordu.
Hafifçe şiştiklerini hissettiğim gözlerimi ve yanan göz bebeğimi bile art ederek etrafıma göz attım.
Ellerim titriyordu ve canım yanıyordu.Kaçırılmamın ardından 4 saat geçtiğini tahmin ediyordum.Ben daha yetimhaneden çıktığım da güneş gökyüzüne hakimiyet kılmıştı.Ama şuan gecenin karanlığı içimde ki karanlığı gökyüzün de yansıtmak için karanlığa boğulmuştu.Bankta oturmuş bir vaziyete korkunun iliklerim kadar derine inmesini hissetim.Gözlerimi birkaç kez hızlıca kırpıp etrafı süzdüğümde İzmir'in bilinmeyen bir güzelliğinin içersindeydim. İlerde ki Tofal Mağazanın yanlarına döşenmiş çiçekler bile farklıydı.
İzmirli olabilirdim ama buraya önceden hiç gelmemiştim.Buranın insanları bile farklıydı; örneğin köşede ki cafede dertleşen iki kadının yüz mimikleri sanki hayata tepki olarak neşeyle doğmuştu yada..benim gibi ifadesiz gözlerle, elinde bir çiçekle bankta sesizce oturan genç oğlan gibi burada kendimi yabancı hissediyordum.
Yanlız bir yabancı.
Gözlerim etrafı süzdükten sonra hayatımı birgün de mahveden benden daha yabancıya döndü; Yiğit Yaman Er'e.
Artık karşımda bir insan göremiyordum..onu..bir canavar olarak görüyordum. Artık Yiğit Bey yoktu.Yiğit vardı.Kötülük vardı.Ruhsuzluğuyla etrafına hakim olmuş, karamsarlığıyla ve ölümcül bakışlarıyla hakimiyet kurmuş biri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
=ACININ TOZLARI=
Genç KurguSoluk alış verişlerini hisedebiliyordum. Öyle yakındık ki her sıcak nefesi yüzümü parçalıyor, saçlarımı esiri altında bırakıyordu. Kaderin, zorluluğu ikimizi delip deşerken sadece yaptığımız susmaktı. Söylenecek onca kelimeler varken biz her ağzım...