''''' Final°1 '''''

875 103 22
                                    

Yağmur yağıyordu..
Ama ne gökyüzü ne de toprak ıslanmıyordu...

Parçalanmış ellerinden daha fazla hırpalanmış yüreğindekileri geride bırakıp titreyen adımlarla aldığı yollar boyunca gözlerinden zihnine çarpan tek görüntü onun bir başkası ile birleştirdiği hayatlarının başlangıcındaki gülüşüydü. Günlerinden fazlasını ömründen bir yılını kalbini ise her şeyiyle ona verip sokak sokak, şehir şehir her yerde onun izini sürerken işin sonucunun bu şekilde olacağını hiç ummamıştı. Hayatından endişe etmiş ama böylesine asla ihtimal vermemişti. Her nereye baksa onun kendisine değil bir başkasına gülüşünü görüyordu. Kulağına çarpan sesler uğultu olarak şakaklarına yığılıyor başında taşıyamayacağı bir ağrı oluşturuyordu. Hissetmediği ayakları ile ne kadar olduğunu bilmediği zaman boyunca yürüdü. Artık zaman yoktu onun için. Zaman denilen nefesi ve gölgesi olanlar için biçilmiş mühletti.  O ise nefesini o son gülüşte kaybetmiş, gölgesi ruhundan önce silinmişti. Hiçbir şey için hiçbir sebebe ihtiyacı kalmamıştı, diğerlerinin fazladan bir gün daha istediği dünyada. Kalbinde geriye kalan sıcaklığın izini sürdüğü
yolda çocukların balonlar için yarışırken bastığı kanayan ellerine baktı.. Bomboştu elleri. Acizlik gibi bomboştu. Hiçliği hatırlatacak kadar boştu. Gözlerindeki son görüntü, onun gülüşüne karışan papatyalara elini uzattı.

" Papatya mı istiyorsun evlat? Papatyalar güzeldir. Ama mezarlığa gidiyorsan kasımpatılar daha iyi olur."

Bir demet papatyayı alıp onların yerinde  diğerinin olmasını istediği göğsüne yasladı.

" Tamam evlat. Papatya istiyorsan papatya olsun."

Papatyaların arasına karışan çiçekçinin yüzü ile birlikte diğer tüm mekanlar da yavaş yavaş zihninde görüntüler oluşturuyordu.

" 13 ₩ evladım. İstersen onu kurdele ile süsleyebilirim."

Elini cebine attı ve cüzdanını çiçekçiye uzattı.

" Evlat iyi misin? Sadece 13 ₩ istedim."

Kabul görmeyen bakışlar için cüzdanı aralayıp bir kağıt parçası uzattı.

" Buralı değil misin yoksa? Koreli değil misin? Evlat bizde dolar ile satış yok. Varsa won ver yoksa canın sağolsun. Ama bak bu paranın üzerine numara yazmışlar. Bu para geçmez böyle. Bir daha ki sefere aldığın parayı kontrol et. Üzeri karalanmış olmasın."

Eline tutuşturulan yeşil paraya baktı. Üzerindeki 'Kader' yazısını gördüğünde kuruyan göz pınarları sancıyarak son damlalarını sağdı parçalanmış kalbinden. Geç kalınmış bir 'Kader' .. Geç kalınmış bir kavuşma. .Geç kalınmış bir mutluluk. Dizlerinin üzerine düşünce ayaklarını yeniden hissetti. Hıçkırıklarından daralan göğsü ile nefesini bir kez daha hissetti.
Cüzdanında ne kadar para varsa çiçekçiye verip bir elinde buruşan dolar , diğer elinde papatyalar ile mezarlığa koştu. . koştu.. Kalbindeki tek sıcaklığa koşarken yere kapaklandı. Dizlerinde doğrulup yeniden koştu. Kanayan yaralarını üzerine bir daha düştü. Düştüğü yerde dizlerinin ve avuçlarının üzerinde doğrularak emekleyerek sıcaklığın yayıldığı mermere kazınmış isme doğru emekledi. Sanki onu henüz kaybetmiş gibi ona dair yarası ilk günkü gibi bir kez daha kanadığında bütün kaybedişleri birbirine karışıp kalbinin üstüne çöktü. Toprağa sarıldı. Akşam çökene dek.. Akşam geceye erdiğinde de sarıldı hissettiği tek sıcaklığa, annesinin sıcaklığına.. Gece sabaha dönene dek sarıldı. Uykuyu ve yaşları reddeden gözleri kızarmış, son yaşı yanağında kurumuş, dağılan saçlarına toprak bulanmıştı. Ellerindeki çatlayan yaralarda kuruyan kanı sabahın nemli havası ile üzerine bıraktığı çiğde sızlıyordu. Önceki günden kalan ıslanmışlığı ile iliklerine kadar üşümesine aldırış etmiyordu. Hala yaşam belirtisi sunan kalbi acıya direnerek atıyor, ciğerlerine hava hapsetmeye devam ediyordu. Hala gözlerinin önünde onun son gülüşü vardı. O hala başkasına ait oluyordu zihninde.

Muhtemel Aşk : Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin