Bir Hafta Sonra
ŞEBNEMGözlerimi açtığımda daha bir sakindim. Hala bazı şeylere anlam veremiyordum ve hala kafamdaki parçalar yerine oturmuyordu. Parmağımdaki tek taşa baktım. Nişanlım olduğunu söyleyen bu adama bir türlü güvenemiyordum. Sanki her söylediği yalanmış gibi geliyordu ama onu hatırlıyordum. Çocukluk fotoğrafları bana unutamadığım bir şeyleri hatırlatıyordu. Hastaneden çıkalı dört gün olmuştu ama hala kazaya dair net bir şeyler hatırlamıyorum, bırak kazayı kim olduğum konusundan bile şüphe duyuyorum. Ve korkuyorum. Alevhan bana karşı çok kibar ve sabırlı biri olsa da bu asıl yüzü değilmiş gibi geliyor. Baş ağrılarım dinmiyor ve özellikle göğüs kafesim sürekli sıkışıyor... Ben güvensizlik duygumla başa çıkmaya çalışırken kapı çaldı ve Alevhan gülümseyerek içeri girdi. Yataktan doğruldum ve o da hemen yanıma oturdu.
"Günaydın."
Öpmek için dudaklarıma uzandı ama yanağımı çevirdim. Sabırlı bir şekilde tekrar gülümsedi.
"Bugün nasılsın. Daha iyi hissediyor musun kendini?"
"Hala her yerim ağrıyor ama eskiye göre çok daha iyiyim."
"Sevindim."
"Peki ya sen? Boynun nasıl oldu?"
"Boyunluğu çıkarmalarını ben istedim zaten o kadar kötü değildi."
"Yine de dikkatli olmalısın."
"Benim için endişelenmene sevindim."
Kapı tekrar tıklatıldı ve bir adam Alevhan'a kafasıyla dışarı çıkması için bir işaret yaptı, o anda suratındaki huzursuzluğu görünce burda çok fazla şey döndüğüne emin oldum. Bana tekrar gülümsedi ama bu seferkinin sahte olduğu çok açıktı.
"Birazdan dönerim."
Benden bir şeyler bekler gibi bakıyordu ve bende kafamdaki şüpheleri ona sezdirmek istemiyordum, yanağına ufak bir öpücük bıraktım ve gidişini izledim. Kapıyı çeker çekmez olabildiğince gücümle yataktan kalktım ve kapıyı dinlemeye başladım.
"Ne var yine?"
"Rahat durmuyorlar. Bora denilen çocuk bugün buralardaydı."
O isimle beraber Alevhan'ın sesinde daha önce hiç duymadığım bir öfke duydum.
"Siz ne işe yararsınız o zaman?! -Sesini tekrar alçalttı- Size bunun için para ödemiyorum ben. Onlardan biri eğer bir daha bu çevrede bulunacak olursa kendinize bir mezar taşı bakmaya başlarsınız. Anladın mı beni?"
"Evet, efendim."
"Güvenliği arttır ama adamlarla falan değil. Öyle kabak gibi evin etrafını korumalarla doldurma. Şebnem bunların farkına varmasın."
Şebnem mi? Adım bu mu? Bana adımın Yeşim olduğu söylemişti, hatta bana verdiği kimlikte bile öyle yazıyordu. Bu da yalanmış...
"Gizli tut, temizlikçi olur, aşçı olur, sakla onları. Ben yokken kimseyi içeri alma, kimse de dışarı çıkmasın. Ne demek istediğimi biliyorsundur. Buraya kadar gelmiş öyle mi? Nasıl? Nasıl olur..?"
Sessizlik olunca hızla yatağıma döndüm. Tüm kemiklerim sızlıyordu ama buna değmişti, demek şüphelerimde haklıydım. Burda bir şeyler dönüyordu. Alevhan içeri girince bu kez sahte bir gülümseme takınan ben oldum.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet. İşle ilgili bir takım pürüzler sadece ama halledemeyeceğim şeyler değil."
![](https://img.wattpad.com/cover/29365875-288-k200861.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)
FanfictionTam bir baş belası olan Şebnem'e rastlayıp, onun etkisine kapılan Selim'in hayatı bir anda sakinlikten, hiç durmayacak bir maceraya dönüşür.