Evet gecenin köründe yarın sınavım olmasına rağmen size bölüm yazıyorum
Lucas...
Musluktan akan su damlaları banyoda yankı yapıyor ve beni rahatlatıyordu. Hala ağlıyordum ama. O su damlaları gözlerimden akan yaşları hatırlatıyordu bana. Küvetten kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Bir gerizekalı bile ağladığımı anlayabilirdi. Belkide burada yaşamalıyım. Evet evet zaten beni umursayanda yok. Ben buradan çıkmayayım. Burada musluk suyuyla yaşarım ben. ( arkadaşlarla bi belediye suyu muhabbeti vardı aklıma o geldi ama böyle bi sahnedeye uygun olmadı neyse devam) hem Emily'yi de görmem. Emily. Ama artık biliyordum. Yani sanırım. Ama o benden hoşlanmadığı sürece kalbim boşlukta gibi hissediyorum. Parçalanıyor. En son bu kadar üzüldüğüm Zaman ailemi kaybetmiştim sanırım. Banyoda aynanın üzerinde bir not vardı kimin veya neyin koyduğunu bilmiyordum. İçini açıp okumaya başladım.Sevgili Lucas,
Unutma ki dünya üzerindeki en güçlü his aşktır. Birde pişmanlık. Pişman olacağın şeyler yapmadan önce düşün. Onun kalbinide kırma. Birbirinize karşı olan güçlerinizin anlamı bir birbirinize olan aşkınızı temsil ediyor. Sen onu sevdiğinden dolayı sendeki güçler daha aktif ve fazla. Fakat ne yazık ki onun duyguları çok farklı olduğundan onunkiler aktif değil. Doğru yolu bulacağını biliyorum. Hep buldun. Ve bulacaksın. Sana güveniyorum...Deden fu
Dedem bunca şeyi nereden bilebilirdi ki? Ve bu notu buraya Nasıl koymuştu? Sma o anda bir şey far etmiştim. Emily'ninde bana karşı hisseleri olmalı ki onunda bir yeteneği var. Ya da bu his nefret. Olabilir. Ne tür bir his olduğunu tahmin etmek zor ama bunca şeyden sonra bile yüzüne bakabileceğini sanmıyorum. Yüzüne baktığımda utanacağımı biliyorum çünkü. Peki ya o . Başımı kaldırmazsam gözlerindeki pişmanlığı yada nefreti görmem belkide. O beni görmek istiyor mu peki? Sanmıyorum. Bana yalvarmıştı. Bana:
- yapma Lucas...
Demişti. Hayatımdaki en kırıcı sözler bunlar Nasıl olabilirdi. Belkide onun ağzından olduğu içindi. Dedemin mektubunu aldım ve cebimdeki kalemle üzerine bir şeyler karalamaya başladım. En sonunda güzel olduğunu düşündüğüm bir şiir çıkmıştı ortaya. Hemde tam Emily'yi anlatıyordu.Gözlerindeki umut,
Acıya karışıp giderken,
Tutsam onu,
Çıkarsam derinlerden.
Döner mi?
Gözlerinin kırmızısı yine mükemmel gökyüzüne.
( şiir bana aittir başka bir yerde kullanılması yasaktır. Fazla mı katı oldu ne? Ama gerçekten başka bir yerde kullanmayın kendi emeğimle yazdığım şiirler)
Bunu ona vermeyi ne kadar isterdim bir bilse. Ona versem ve " bunu senin in yazdım" desem. Acaba beğenir miydi? Artık böyle bir şansım yok ama. Artık odama gidip kulumla dertleşmek istiyordum. Tek dostumdu o. Tamam Adrien ve justin arkadaşlarım ama beni tam olarak anlayabilen kişiler değiller. Ama ben onları anlarım. Bu zamana kadar karşılaştığım bütün insanları anlamayı başarmıştım oysa Emily. O farklı. Onun farklı olmasını seviyorum. Ben onu seviyorum. Ama onu anlayabilmeyi isterdim. O beni anlayabiliyor. Bende sadece zihnine girebiliyorum. Nalet olsun bu dünya!nalet olsun bu sevgim! Ben seni çoh sevmiştim sen neden bana böyle yaptın!( çok uyumlu olmadı mı?) banyonun kapısını açtım ve gözlerimizin buluşması bir oldu. Tabiki yüzüne bir sayeden sonra bakmadım. Bakamadım. Çok utanıyor ve her bakışımda pişmanlık duyuyordum. odama doğru koşuyordum. Emily'de arkamdan geliyordu. Nasıl hala yüzüme bakabiliyordu. Ben onun yerinde olsamda bakamazdım. Emily girmeden odama girdim ve kapıyı kilitledim. Aşk(kuş olan)kurabiyeleri yiyordu. Paketin dibini bulmuştu. Emily kapıyı tıklatıyordu ve şöyle diyordu:
- üzülme.
Nasıl üzülmememi isterdi. Dahası hala hissedebildiği için kıskanıyor ve nefret ediyorum. Ona cevap vermeyecektim. Bir kaç dakika sonra kapının altından bir not atıldı. Boyu açıp baktım.
Benim şiirim ve altında bir not." benim umudum yıllar önce acıya karışıp gitti. Onu gömdüğüm yerden çıkarmak için kürek yetmez Lucas. Benden vazgeç. Dünya üzerine bir sürü kadın var. Yine arkadaş olalım bunlar hiç yaşanmamış gibi. Ve üzülmeyi bırak. Bak ben üzgün değilim. Aksine duygularının farkına vardığına sevindim. Vardın değil mi?"
Hayır Emily. Sana bunu söyletecek durumda değilim o yüzden yalan söylemek zorundayım. Eskiden bir söz duymuştum. " yalanın dost, doğrunun düşmanı çok olur" gerçekteyse doğruydu. Yalanlar insanların en iyi dostlarıydı. Yada en büyük hataları...
Bende nota" merak etme senden hoşlanmıyormuşum yani normale dönebiliriz" bunu yazıp yolladım. Bir kaç dakika sonda geri geldi. Üzerinde" buna sevindim. Yoksa işler çok karışacaktı. Yine arkadaş olalım. Eskisi gibi. Duygularının olumsuz çıktığına memnunum yoksa seni reddetmek zorunda kalır ve üzerdim."
Üzdü. Gerçekten üzdü. Belkide gerçeği söyleseydim en azından moralim daha fazla alt üst olmayacaktı.ona bir daha cevap yazmadım. Kendimi yatağıma attım be ağlamaya başladım. Bu günlerde fazlaca ağlıyordum. Her şey üstüste gelmiş ve üstüne birde reddedilmiştim. Hiç hoş değil! Keşke bana yol gösterecek biri olsaydı.
Aklıma internet geldi. İnsanlara ne düşündüklerini sorabilirdim. Tabi sahte kimlikle. Bir siteye girdim ve üye oldum. Ardındanda şunu yazdım:
" lütfen bana aşık olduğum kişiden vazgeçmem için bir yol gösterin veya tavsiyede bulunun. Yoksa onun için atan kalbim gibi paramparça olacağım."
Ve beklemeye başladım.Arkadaşlar aklıma bu sitede lucas'a sizin tavsiye vermenizi isteyeceğim. Yorumlara tek görümlük olacak şekilde tavsiyelerinizi yazın bende kitaba koyayım hadi be gülüw! Hemen yazarsanız hemen bir intenet sitesi bölümü yayınlayacağım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miraculous dünyası 2
FanfictionEvet 75 bölümden sonra ikinci kitap. Herhalde en çok tutulan kitabımdı. Ama diğer kitaptada aksiyon hiç eksik olmadı. 75 bölüm dolu dolu geçti valla. Onu okumadıysan bunu daha okuma çünkü bi bok anlamazsın. Olaylar karışır sonra " çıkışa gel!" Falan...