yaşadığımız ve yaşayacağımız

270 37 24
                                    

Space...
Evet kardeşim kıza bakıyordu. Ha? Kız kim mi? Tabiki Maria. Ona " oğlum onun manitası var" bakışı atmaya çalışıyordum ama ben bunu beceremiyom ne yazık ki. Ühühühü neyse. Justin bir süredir Maria'nın evinde kalıyordu. Biliyirim tabiki. Şimdi jonas'ın bu bakışını görse , jonas'ın işi bitmişti. Maria bizi görünce koşarak geldi ve jonas'a sarılarak:
- jonas!
Diye bağırdı. Bu sırada justin'in surat ifadesi fazlasıyla garipti. Kıskanıyor muydu yoksa? eheheheh . İvit. Kesinlikle kıskanıyor. Eheheh. Tamam tamam. Justin bir süre sonra dayanamadı ve yanlarına gidip onları ayırdı. Benim cnım kardeşimde mal gibi Maria'ya bakıyordu. Mal! Justin iyice sinirlenmişti. Maria'ya:
- eski sevgilin falan mı?
- şey a-
- eski sevgili! Bak eskinin altını çiziyorum.
- justin ilkokul arkadaşım.
Jonas'ın yüzü düşsede fazla bozuntuya vermedi. Sonuçta kardeşim zeki bir çocuktu. Tamam mal olabilirim ama yinede sevgilisi olan bi kıza yavşamaz.
Birlikte salona geçiyorduk. Salonda sarışın bir kız oturuyordu. Maria'nın arkadaşlarından biri olduğu kesindi. Ben onun yanına geçtim ve ona:
- merhaba!
- merhaba...
Gözlerini dergiden ayırmadan söylemişti bunu. Maria bana:
- takma onu çok. Dergi okurken böyle oluyor. AYY eric'i dergide g-
Kız ayağı kalkıp jet hızında Maria'nın ağzını kapattı. Ona öldürücü bakışlar attı. Ardından Maria gözleriyle " tamam" şeklinde cevap verince Maria'nın ağzındaki elini çekti kız. Ardından tekrar yerine geçti ve dergisine gömüldü. Bir kaç dakika sonra kapı çaldı. Oh may gad! Adrien gelmiş! İçeri girdi ve elinde dergi olan kıza bakarak Maria'ya:
- yine eric'in fotoğraflarına mı bakıyor?
- klasik catarina işte...
- sanırım. Aaa arkadaşların mı?
- evet ilkokuldan.
Adrien bize :
- merhaba!
Bende:
- merhaba!
Diye yanıt vermiştim ama mal kardeşim yine telefonuyla ilgileniyordu. Adrien bize:
- ben Adrien.
Ben biliyom gülüw! Neyse bende jonas'ın konuşmayacağını tahmin ederek:
- ben space bu telefona gömülmüş kişide kardeşim jonas.
Jonas bir ara kafasını kaldırıp onay verdikten sonra tekrar işine döndü. Adrien:
- bunlar Lucas'la iyi anlaşır.
Jonas telefonu kapattı ve:
- o pislikle mi? Saçmalama!
- ha?
- siz tabi onun gerçek yüzünü bilmiyorsunuz.
- ne demek istiyorsun? Biz onunla 7.sınıftan tanışıyoruz.
- peki ya 8.sınıf? Hiç bi bok bilmiyorsun! Zaten space'ede onunla arkadaşlık yaptığı için etmediğim küfür yok! O tam bir pislik! Ben onun gibi insanların duygularına önem vermeyen ve düşüncesizce hareket eden biri değilim!
Ve ben atıldım:
- kapa çeneni jonas!
- sen sus be! Emily o kadar zor durumdayken sen nasıl bu kadar rahatsın?! Onun neler yaşadığını biliyor musun?

- sana bir daha bu konuyu açma demiştim jonas!

maria tabi hiç bir şey anlamamıştı. büyük ihtimalle emily bu olayları ona anlatmamıştı. ya da anlatamamıştı. insan utanır elbet.


lucas...

eve dönmüştüm. artık depreyonuma devam edebilirim. sanırım. emily'nin bana kapıyı açmasına gerek kalmadan anahtarla içeri girmiştim. ama salonda '' fringe'' izleyen emiy'yi hesaba katmamıştım. bu sefer ikimizde diziyi takmıyorduk. sadece göz teması kurmamaya özen gösteriyor ve birbirimizden kaçıyorduk. ben direkt olarak odama ilerlerken o kanepeye gömülmüş hatta çivilenmiş bir şekilde hareket etmiyordu. bu sinirime dokunmuştu aslında. yanına gittim ve ona bir şey söyleyecekken gözlerindeki korku ifadesini gördüm. donuk gözleri bir yere bakıyordu. boş duvar. bu tuhaftı. onu omuzlarından sarsıyor kendine getirmeye çalışıyordum. fakat hiçbir şey olmuyordu. hala donuk gözlerle boş duvarı izliyordu. onu kucakladım ve kapıya yöneldim. mal gibi kapıyı açık bırakmıştı ama şimdi işime yarıyordu. son sürat merdivenlerden iniyordum. asansörde hala bozuk mübarek.hastaneye doğru koşuyordum. kucağımdaki emily hala tepki vermiyordu. sadece bakıyordu boş boş. şimdi hatırladım da. bu dövmenin etkilerinden biriydi. ara sıra bayılmalar ve farklı bir sürü şey. yaşadığımız ve yaşayacağımız bir sürü şey..

Miraculous dünyası 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin