Lucas...
Onu kendi yatağıma yatırdım ve üzerini örttüm. Bense dışarı çıktım ve önemli birini ziyarete gittim. Dedemi. Evine vardığımda o tabiki uyanıktı. Ona:
- dede ben emily'den hoşlanmak istemiyorum!
-...
- lütfen.
- neden?
- sürekli acılarımı gün yüzüne çıkarıyor. Beni üzüyor. Düşünmeden konuşup beni üzüyor ve ben ona kızamıyorum.
- neden?
- onu seviyorum işte!
- peki gerçekten vazgeçmek istiyor musun?
- evet.
- o seni seviyor mu peki?
- orasını bilmiyorum işte.
- öğrenince geri gelirsin Lucas.
- bana söyleyeceğini mi düşünüyorsun?
- neden söylemesin?
- bunun kolay olduğunu mu sanıyorsun?
- neden olmasın?
-...
- dudaklarının arşasından sadece iki kelime dökülmesi gerekiyor.
- seni seviyorum.
- aynen öyle. Ama haklı olabilirsin. Belkide söylemesi o kadar kolay değildir.
-...
Sadece artık onsan hoşlanmak istemiyordum. Birine ne yaparsa yapsın kızamamak beni delirtiyordu.Bana ailem gibi davranıyor sonra elinin tersiyle itiyordu. Bu kızın derdi neydi acaba? Bana bir telefon gelmişti. Telefonu açtım. Telefonun diğer ucunda Emily vardı. Sesini hemen tanımıştım:
- Lucas?
- evet?
- neredesin?
- neden?
- merak ediyorum.
- neden merak ediyorsun?
- seni sorguya çekmesi gereken benim. Beni evde yalnız bırakıp sabahın köründe nereye gidiyorsun?
- bir benim nereye gittiğim seni ilgilendirmez, iki evde yalnız kalamıyor musun? Bebek misin?
- sadece...
- ...
- boş ver
- hava almak için dışarı çıktım.
- ne Zaman gelirsin?
- bilmiyorum. Belki yarım saate.
- peki.
- aşk'ı besler misin?
- ha?
- kuşu diyorum.
- o gıcık kuşu mu?
- evet
- ona yemem vermeye kalkarsam beni yer!
- niye çok mu tatlısın?
-...
Ben telefonun bu yanında o diğer tarafında kızarıyordu herhalde. Sonra birden ses tonum yükseldi ve:
- neyse hoşça kal!
Diyerek telefonu kapattım. Dedem bana bakıp sırıtıyordu. Ona:
- ne oldu?
- çok Komik davranıyorsun.
- komik derken?
- boş ver
- bu gün herkese ne oluyor? Bir kişi daha boş ver derse kafayı sıyırıcam.
Dedemin evinden çıktım. Kendi evime doğru ilerlerken birden yolda jonas ile karşılaştım. Beni gördüğü anda koşmaya başladı. Yanıma varınca bana:
- kate'i gördün mü?
- hayır, neden?
- boş ver
Çıldırmama az kaldı. Arkadan Emily ve Maria geliyordu. Arkalarındada justin ile eric vardı. Ama catarina'yı görememiştim. Merakıma yenilip:
- cata nerede?
Jonas:
- kimse kate'i merak etmiyo mu?
Adrien:
- boş ver
Çıldırıcam ya ben. Dayanamadım:
- yeter!!!!!!!
Herkes bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Hatta birazda korkmuşlardı. Justin geldi ve kuşağıma:
- Emily ile bir şeyler mi oldu?
- boş ver
Sıra bendeydi. Onlar bu saatte nereye gidiyordu ki? Adrien'a:
- siz nereye?
Jonas:
- ya kate yok kate!
- geçen bi süper kötü gelmişti ya.
- hangisi?
- şey ya? Su gücü olan.
- eee
- o Paris'in ortasına bi Deniz yapmıştı. Biz-süper kahramanlarda bozmamış. Oraya yüzmeye gidiyoruz.
- sabahın köründe mi?
- kanka saat dokuz.
Jonas:
- ve kate yok!
- oha! Ne ara dokuz oldu.
- neden ki?
- boş ver
Hıh! Trip! Kız mıyım lan ben!( yazar: lan sadece kızlar mı trip atıyo?! Vay amk) tamam tamam. Emily ile göz göze gelince kalbim hızlı atmaya başladı. Her zamankinden hızlı. Dedemin evine her gidişimde bir şey oluyordu. Sözlerimi mi bu kadar etkiliyordu? Neyse. Ama jonas'ın sözü geldi aklıma. Kate neredeydi? Marinette'e:
- kate nerede?
Jonas hemen atıldı:
- ben iki saattir ne diyorum?
- ne diyon? Dinlemedim ki?
- kate yok. Ve onu bulamıyorum.
Jonas telefonu açtı. Evet bir telefon gelmişti. Bir süre konuştu ve sonra telefonu yere atarak parçaladı. Ellerini saçlarının arasında gezdirdi gergince ve bize dönerek:
- kate. Hastanedeymiş.
- neden?
-.......Hahahahah burda kalsın. Yarın görüşürüz. Sanırım. İnşallah. Wattpad'e girebilirsem tabi. Kate'te hastaneden çıkamıyor garibim zavallı. Şaka şaka çok güzel şeyler yapıcam wohuuuu. Neyse sizi seviom bb.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miraculous dünyası 2
FanficEvet 75 bölümden sonra ikinci kitap. Herhalde en çok tutulan kitabımdı. Ama diğer kitaptada aksiyon hiç eksik olmadı. 75 bölüm dolu dolu geçti valla. Onu okumadıysan bunu daha okuma çünkü bi bok anlamazsın. Olaylar karışır sonra " çıkışa gel!" Falan...