3

104K 6.2K 2.7K
                                    

Öğle yemeğinden sonra atış dersleri için poligona geçtik. Üzerimde sakin bir hafiflik vardı, zira bugün en büyük rakibimi elemiştim ve artık daha rahattım, fakat yine de atışlarımın kusursuz olması şarttı. Sırf kazandım diye rehavete kapılmamalıydım, çalışmalarıma devam ederek yeteneklerimi bilemeliydim. Özellikle Yağmur'u da atış konusunda çalıştırsam iyi olacaktı. Atışları berbattı ve bunu bir türlü düzeltemiyordu.

Silahlardan birini elime alıp doldururken kulaklığını takan Yağmur'a baktım. "Hazır mısın?"

Başını salladı. Silahı ona verdim, iki eliyle birden sıkıca tutup hedefe odaklandı. Dirseğini düzelterek, "Yanlış tutuyorsun, kolunu biraz daha ger," dedim.

"Böyle mi?"

"Evet, güzel. Şimdi nişan al."

"Tamam." Atışlara başladığında ben de kendi silahımı elime alıp doldurdum ve hedeflerimi ardı ardına vurmaya başladım.

Atış derslerini severdim. Sabırsızlıkla beklediğim tek dersti; çünkü gözüme kestirdiğim bütün hedefleri kafamda Çisem Hanım olarak canlandırıyordum. Her seferinde hedefimi tam on ikiden vurmaya çalışarak onu alt ettiğimi düşünüyor, zorba varlığını hayatımdan söküp attığımı hayal ediyordum. Ardından zihnimden zafer haykırışları atarak kendimi tebrik edip mutlu mutlu kendimce eğleniyordum.

Evet, kafadan kontak bir yanım olduğu kesindi.

Yağmur korku dolu bir fısıltıyla konuşunca kendi çapımdaki küçük eğlenceme son vererek ona döndüm. "Ne oldu?"

"Cadı bu tarafa doğru geliyor!"

Bakışlarını takip ettiğimde Çisem Hanımın üç sıra yanımızda atış yapanlara öfkeyle bağırdığını gördüm, her zamanki gibi oldukça zalim ve korkunçtu. Kahretsin! Başımı hızla Yağmur'un hedef tahtasına çevirdim, hedefini bulan tek bir kurşun dahi yoktu.

Bir kere daha kahretsin!

Yağmur'un bileğini tutarak onu kendi bölümüme doğru çektim ve ben de hızla onunkine geçtim. Yağmur'un şaşkın bakışları altında ezilirken tek gözümü kısıp hedefe odaklanarak ardı ardına ateş ettim. Elimde ağırlaşan silahı indirdiğimde deneme tahtasının ortası deliklerden görünmüyordu, neyse ki silahımı yeni doldurmuştum ve atış yapmaya hazırdım, şükürler olsun.

Ardımdan gelen alkış sesini duyunca hafif bir irkilmeyle sese doğru döndüm. Çisem Hanım yanımıza gelmişti. Omuzlarım gerildi, umarım Yağmur'la yer değiştirdiğimizi görmemiştir, aksi halde sonumuz peki iyi olmazdı.

"Atış yaparken ki konsantrasyonun mükemmel Eylül." Rujuyla uyumlu kırmızı çerçeveli gözlüklerini indirip hedef tahtasını inceledi.

Yağmur endişeyle altdudağını dişleyerek bana baktı. Hafifçe başımı iki yana salladım ve kaş göz işareti yaparak, "Sakin ol bizi ele vereceksin," mesajı göndermeye çalıştım.

Çisem Hanım gözlüğünü yerine itti, bir adım geri çekilip sesine yansıttığı memnuniyetsizlikle, "Ama kenarlarda çok fazla karavana atışın var Eylül," dedi ağır ağır. Yağmur'a doğru yandan kötü bir bakış atıp tekrar bana odaklandı. "Sana bunu yakıştıramadım. Hele ki az önceki mükemmel performansından sonra."

Yağmur'un panikle gözleri büyüdü, o kadar gerilmişti ki neredeyse korkudan bayılacaktı.

"Özür dilerim efendim," dedim boyun eğen bir tavırla. "Atışlara başladığım sırada kafam dağınıktı biraz, beni etkiledi. Lakin sonra toparladım, sizin de gördüğünü gibi."

Dudaklarını kibirle büzüp bana saatler gelen bir süre boyunca sessizce beni süzdü. "Biz burada her şeyin en iyisini hedefliyoruz Eylül, bunu unutmaman gerekirdi. Biliyorsun hata yapılmasından hiç hoşlanmıyorum, özellikle de senin gibi en iyi olanların hataları beni çok üzüyor." Ses tonu ürkütücü derecede sakindi.

TEHLİKELİ GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin