5

74.4K 5.5K 2.3K
                                    

On iki yıl önce, yani 7 yaşındayken bu akademiye geldiğim günü hatırladım. Nasıl da korkup afallamıştım. Geçmişten gelen bu anı beni güldürdü.

Akademiye alınana kadar ufak bir yetimhanede büyümüştüm. Ailem kimdi, yaşıyorlar mıydı ya da beni neden bırakıp gitmişlerdi hiçbir fikrim yoktu. 7 yaşına girdiğim gün yetimhaneye takım elbiseli, oldukça ciddi duran iki kişi gelmiş ve benimle ilgilenmişlerdi, yetimhane müdürümüz onların yeni ailem olduğunu söyleyince çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Çünkü artık bir annem, babam ve evim olacağını düşünmüştüm.

Fakat ne yazık ki hiçbir şey düşündüğüm gibi çıkmamıştı.

Burada gizli görevler için genç ajanlar yetiştiriyorlardı, her biri küçük birer çocukken alınarak buraya getirilen kimsesiz çocuklardı. Ben de bu talihsiz çocuklardan yalnızca bir tanesiydim.

Yağmur, benden birkaç hafta sonra getirilmişti, ben o güne kadar çoktan akademideki acımasız hayata alışmıştım, ama onu ilk gördüğüm andan beri burada zor bir yaşam süreceğini anlamıştım.

Geldiği gün boyunca bir köşeye sinerek iri mavi gözleriyle korku içinde etrafı izlemişti. Elinde kafası kopmuş bir bebek vardı, sanki o bebek onu hayatta tutan tek şeymiş gibi sıkı sıkı yakalamıştı kolunu. Merakla yanına gittiğimde benden de korkmuştu, ama kaçmaması beni mutlu etmişti.

"Bebeğin güzelmiş," diyerek sohbet açmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Aslında güzel falan değildi, kir pas içinde kafası olmayan bir bebekti sadece.

Yüzündeki korku dolu ifade yumuşadı. "Buraya gelirken arabada kafasını kopardı bir adam." Küçük elini cebine atıp sarı saçlı bir bebek kafası çıkararak avucunu gösterdi.

Buraya bir bebek getirmesine izin vermeleri onun için şanstı. "Üzülme, burada daha güzel oyuncaklar var," diyerek onu rahatlatmak istedim.

Gözleri heyecanla büyüdü. "Gerçekten mi?"

Sırıttım. "Evet, bir sürü silah var. Bazıları çok ağır ama oynamamıza izin veriyorlar."

Yüzü asıldı. "Bebek yok mu?"

Başımı iki yana salladım. "Yok."

Dudakları titredi. "Ama ben bebeklerle oynamak istiyorum," diye mırıldandı hayal kırıklığıyla.

Onun için üzüldüm. "Sadece silah var."

"Ama ben silahları sevmem ki..."

Başka bir şey denedim. "Bıçak da var. Hem de gerçek bıçaklar!"

Yüzü daha da asıldı, neredeyse ağlayacaktı. "İstemiyorum."

İç çektim. "Bebeğinin kafasını ver," diyerek elimi ona doğru uzattım.

Şüpheyle karışık korkuyla gözlerini kıstı. "Ne yapacaksın?"

Güldüm. "Madem buradaki oyuncakları sevmiyorsun biz de bebeğini tamir ederiz."

Önce biraz tereddüt etti sonra hafifçe titreyen elini öne doğru uzatıp yavaşça sarı saçlı kafayı avucuma bıraktı. Başımı sallayarak bir kez daha güldüm o da zayıfça gülümsedi ve bebekten arta kalanları da verdi. Bana güvenmiş olması arkadaşlığımız için büyük bir başlangıç olmuştu ve o günden sonra Yağmur'la hiç ayrılmamıştık. Dostluğumuz bugüne kadar büyüyerek devam etmiş, gerçek bir kardeşliğe dönüşmüştü.


Yağmur benim için tüm bunların hepsini temsil ediyordu, kardeşim, ailem, arkadaşım... Her şeyim.

Hücrenin kapısı gürültüyle açılınca aniden sıçrayarak doğruldum, ne ara uyuyup sızmıştım hiçbir fikrim yoktu. Gözlerimi kırpıştırıp genişçe esnedim. Sırtımda keskin bir ağrı hissedince yüzümü buruşturdum, bugün benim için oldukça zor bir gün olacağa benziyordu.

"Hadi bakalım Eylül, öğlen oldu ve cezan bitti, aşağıya inebilirsin."

Kollarımı iki yana açarak gerindim. "Öğle mi?"

O kadar uyumuş muydum, her neyse! Yavaşça ayağa kalktım, yere serdiğim ceketimi alıp giydim ve hücreden çıktım.

Koridorda hızla yürümeye başlamıştım ki arkamdan seslenince ceza görevlimize döndüm. "Bir şey düşürmüşsün."

Ceplerimi yoklayarak şaşkınca, "Sanmıyorum," diye karşılık verdim.

Elinde tuttuğu büyükçe bir çikolata paketini bana doğru fırlattı.

Şaşkınlığım yerini minnettarlığa bırakırken içtenlikle gülümsedim. Yine benim için kilerden bir şeyler araklamıştı. "Sen buradaki en iyi kadınsın biliyorsun değil mi?"

Gülüşüme eşlik etti. "Dün de söylediğim gibi seni bir daha burada görmek istemiyorum Eylül."

"Göreceğini biliyorsun."

Yalandan bir azarlamayla, "Ne yazık ki öyle," diye homurdandığında ona sevecen bir edayla veda ederek yanından ayrıldım.

 Instagram :Mavimihri

TEHLİKELİ GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin