1

138 35 9
                                    

Yaşamak yazması kolay ama yaşaması gerçekten zor bir olgu. Ne kadar zaman geçerse geçsin bazı şeyler unutulmuyordu.

Zaman acımasızdı . Zaman nankördü hiç bir zaman gözleri görmemişti ona tutunan varlıkları .

Soğuk bir kış gününde kulağımda son ses müzikle ayaklarımı sürüyerek yürüyordum.
Ayaklarım sanki bana ihanet ediyormuş gibi daha da ağırlaşıyordu.

Ruhunu kaybeden bir bedendim ben ne kadar acı o kadar bendim işte .

Hiç kimsem yoktu , aslında vardı ama bana göre yoktu varlık göstermek yetmiyordu bazen , evet bir ailem vardı ama bugün onlarda yok oldu son kez oldular belki de beni terk ettiler sonsuza dek.

Hayır ölmediler yalnızca kibar bir dille evlatlıksın dediler.
Öyle şeylerin yalnızca filmlerde olduğunu sanırdım .

Koskoca 19 yıl boyunca fırsat bulamadılar sanırım bunu söylemeye gerçeği şaşırmadım kendimi hiç o eve ait hissetmedim ben.

Gökyüzüne baktım oda karartmıştı tüm benliğini birazdan tüm kinini kusacaktı yeryüzüne .

Adımlarımı daha da hızlandırdım tamam terk edilmiş olabilirdim ama ıslanmaya hiç niyetim yoktu.
Klişe olabilir ama gidecek bir yerim yoktu.

Ben Afra unutulan bir ruhtum bu dünyada varlığı silgiyle silinmiş bedeni iz bırakmıştı beyaz toprağa , anlamı buydu ismimin ayın 13 ünde doğmuş beyaz toprak oysaki beyazı hiç sevmezdim ben hep siyahtım .

Telefonumdan yükselen farklı bir sesle elimi cebime attım arayan babamdı, daha doğrusu şimdiye kadar bana bakan kişiydi açmakla açmamak arasından kaldım.

Açsam ne diyecektim ki onun bir suçu yoktu belki de beni terk eden ailemdeydi tüm suç .
Bana yıllarca bakan birine bunu yapamazdım belki de minnet duymalıydım demi herkes öyle düşünürdü minnet duyulmalıydı en azından iyiyim diye yalan söylemeliydim.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm karşı taraf anlamış olacak ki hemen konuşmaya başladı .

" Kızım neredesin bak yağmur yağmak üzere eve gel de konuşalım annen perişan oldu senin bir suçun yok " .

O kadar konuşmanın içinden benim dikkatimi çeken tek cümle 'senin bir suçun yok' olmuştu.
Gerçekten yok muydu?

" Benim en büyük suçum şimdiye kadar fark etmememdi , ve biliyor musun artık inanacak tek bir şeyim bile kalmadı ne sana ne anneme pardon annem bildiğim kadına nede bu dünyada yaşayan hiç bir varlığa ne inancım nede güvenim kalmadı beni merak etmeyin takmayın bile yalnızca rahat bırakın ."

Diyip elim titreyerek hızla telefonu kapattım.

Yağmur yağmaya başlamış yavaştan üşümeye başlıyordum , sanki soğuk hava bana iyi geliyordu düşüncelerim az da olsa dağılıyordu.
Kaldırımın kenarına oturup yağmurun beni ıslatmasına izin verdim .

Birden bir gölge önümde durdu kafamı kaldırıp bakacak halim yoktu.

" Yağmurda ıslanan yavru köpeklere benziyorsun barınağının yolunu mu kaybettin ."

Kafamı kaldırıp öfkeyle yüzüne baktım gördüğüm yüzle donup kaldım .

" Şimdi de saldırmaya hazırlanan ıslak yavru köpeğe benziyorsun sakin ol ".

Dediği şeyler canımı daha da sıkıyordu, kaşlarımı çatarak ona en ölümcül bakışımı sergiledim ve söze girdim . " Sen kendini ne sanıyorsun böyle konuşma hakkını nereden buluyorsun sana ne benden şu an sende ölü birine benziyorsun . " dedim.

Kaşları alayla havaya kalktı tamam ben abartıyordum ölüden çok yer yüzüne düşmüş bir meleğe benziyordu .

Tamam çok kitap okuyordum ama karşımda ki sanki kitaptan fırlamış bir karakterdi tamda onlara benziyordu siyah dağınık saçlar yağmurdan ıslanmıştı gözleri gece siyahı keskin yüz hatları ve uzun boy simsiyah giyinmiş öylece bana bakıyordu.

" Beni incelemen bittiyse kalk da sana bir yuva bulalım titriyorsun ."

Sanki mümkünmüş gibi kaşlarımı daha da çattım kim oluyordu bu ben iyiydim.

Ruhu arafta kalmış yaşama amacı olmayan bir bedendim ben gecenin bu vakti onunla uğraşamazdım.

"Rahat bırak beni uğraşamam seninle " dedim elimde olmadan sesim titremişti.

Yağmurda sırılsıklam olan yalnızca bedenim değildi.
Belki de çok abartıyordum alt tarafı 19 yılımın yalan olduğunu öğrenmiştim hem şuan ıslanmayı ve üşümeyi düşünecek kadar boş değildi beynim.

Birden kollarımdan tutup ayağa kaldırıldım yaşadığım şokla afallamıştım kollarımdan sıkan bu yabancıya direnecek kadar gücü bulamıyordum kendimde.

Beni sarsıp daha da sıktı kollarımı ve " Yüzüme bak yavru köpek ne yaşadın bilmiyorum inan umurumda değil , " derin bir nefes alıp tekrar konuştu . " Ama seni burada bırakacak kadarda vicdansız değilim . " dudakları alayla büküldü. "Tamam vicdansızım ama yavru bir köpeği gecenin vaktinde bırakıp gidecek kadar değil. "

Kokusu düşünmemi engelliyordu sanki hani çimenleri yolup ezersiniz ya bir de ıslak toprak karışımı kokuyordu. Belki de yağmurun kokusuydu bilmiyorum tek bildiğim düşüncelerimin tamamen dağılmasıydı bana bakan gözlerini hissediyordum ama verecek tepkim yoktu .

Gerçekten de terk edilmiş unutulmuştum ama onun dediği gibi yavru köpek değildim.
Birden konuşunca kafamı kaldırıp yüzüne baktım bu yabancının.

"Adın ne senin köpekçik eğer bir adın yoksa ben koyabilirim sonuçta şuan sahiplendim. " dedi .

"Ne saçmalıyorsun sen adım Afra ayrıca niye söylüyorsam ve bir daha bana köpekçik dersen konuşacak bir dilin olmayacak bay kendini barınak sanan uyuz. "

Söylediğim şeyler belki saçmaydı ama hak etmişti , ben şimdiye kadar kimseye boyun eğmedim ve bu hakkı ona asla vermeyecektim.

"Benim adım da Anka bayan saçmalama , sahibinin adını bilmek istersin" dedi.

" Tam senlik bi isim sahip " dedim . ama demez olsaydım ne saçmalıyordum ben şu an sadece ısınmak istiyordum ve soğuk beyin hücrelerimi dondurmuş olmalıydı başka bir açıklaması olamazdı.

Yüzüne bakıp hızla kafamı geri indirdim ama iyi ki saçmaladım diye düşündüm bir insan böyle güzel gülümseyebilir miydi .

"Donmadan gitsek iyi olur senin için değil şu an ben bile üşüyorum ". deyip beni çekiştirmeye başladı karşı koymadım belki gücüm yoktu ama diğer yanım ona güvenebileceğimi söylüyordu. "

Reset Unutulan #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin