4

87 29 2
                                    

Çelikten bi kafesin içinde tutsak olan bir beden .
Parçalanma pahasına çıkış yolu arar hiç kimse tutsak olmayı istemez.

Dünya da tutsaktık hepimiz yaşadığımız hayatın çoğu zaman bir anlamı yoktu.

Peki neden katlanıyorduk ucunda ya cehhenem vardı yada cennet bunun için katlanıyorduk peki elimizden geleni yapıyor muyduk?

Biz küçükken anlatılan çoğu masalın aslında kaçış yolumuz olduğunu büyüdüğümüz de anladık peki ne kadar büyüdük oysa yaşadığımız her dakika her saniye yeni şeyler öğrenirdik , acı veya mutluluk göreceli kavramlardı.

Yüzüme vuran hafif ışıkla gözlerimi aralamaya çalıştım.
Uyanıp yeni hayatımın ilk adımını atmalıydım tek sorun vardı, kendimde o gücü bulamıyordum.

Belki de sonsuza dek uyumalıydım , tek kaçış noktam oydu sanırım . Kafamı yavaşça kaldırmaya çalıştım uykumu almıştım ama bedenen almıştım ruhum hâlâ yorgundu.

Ayaklarımı yataktan sarkıtıp karşımda duran aynaya yansıyan solgun yüzüme baktım o da benim gibi tepkisizdi.

Ayaklarımı sürüyerek odanın kapısını açtım.
Bir yabancının evinde nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.
Salona geçtiğimde elinde sigara olan onu gördüm benim geldiğimi hissetmiş olacak ki omzunun üstünden bana baktı.

Yorgun görünüyordu benim gibi.
" Uyanmışsın " dudakları tekrar sigarayla buluştu sigaradan derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladı. " Benim bir kaç işim var kendi evinmiş gibi davran mutfağa gidip yemek ye ölü gibi görünüyorsun". Dedi

" Teşekkür ederim " dedim .  Başka ne diyebilirdim ki hem onunla oturup sohbet edemezdim , en azından görünmez gibi davranabilirdim.

Hiç bir şey demeden deri çeketini alıp üstüne geçirdi.
Ardından salondan ayrıldı.

Yine yanlız kalmıştım düşünceler beynimi esir almıştı sanki , yapacak tek şeyin düşünmek olduğunu sanıyordum.

Gözüm pencereye takıldığında yağmurun yağıdığını gördüm pencereye çarpıp dağılıyordu su damlacıkları ardından yavaşça aşağıya doğru süzülüyordu.

Yavaşça koltuğa oturup dışarıyı izledim .
Bu yabancıyla ne kadar yasayabilirdim.

Kaç saat öylece oturduğumu bilmiyorum ama kapının açılma sesini duydum, kapıya doğru baktığımda sırılsıklam bir şekilde Anka karşımda duruyordu.

Adı gerçekten Anka mıydı sorsam söyler miydi acaba bunu aklımın bir köşesine itip ayağa kalktım.

Ona doğru yürüdüm kısık bir sesle " ıslanmışsın motorla mı geldin "

Dediğim şey onu şaşırtmış olacak ki hiç bir şey demeden yüzüme bakıyordu.

" Evet yapacak bir şey yok ". Hiç bir şey demedim . Islanması beni ilgilendirmez.

Sesi neden bu kadar yorgun çıkıyordu ki şu an her şeyini kaybeden bendim onun kaybedecek neyi olabilirdi ki .

Belki de karşımda duran sarsılmaz adamın bile kaybettiği bir şeyler vardı.
Merak içimi kemiriyordu ilk defa bilmek istiyordum nasıl bi hayatı vardı ?
Ailesi var mıydı? Benim gibi yalnız mıydı?

Düşüncelerimi onun kusursuz denilebilecek sesi böldü.

" Yemek yedin mi? " hayır yememistim açlık aklıma bile gelmiyordu artık .

Beni anlamış gibi " ben üstümü değiştirip bir şeyler hazırlayacağım sen yine düşünebilirsin her ne düşünüyorsan beynin yanacak , dikkat et".

Reset Unutulan #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin