Yine bir Bebeğimin Babası hikayesi... Bu sefer olaylar biraz daha farklı ve biraz daha sade, aşk dolu. Belki ilk başlarda sıkılabilirsiniz ama eminim devamında eğleneceksiniz.. "Bebeğimin Babası!/1" ile hiçbir bağlantısı yoktur...
"Su...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ertesi gün eve gelemedik ne yazık ki. Ayağa kalktığımda dikişlerim acımıştı bu da doktorun beni bir gün daha yatırmasına sebep olmuştu. Cuma günü akşama doğru çıktık hastaneden. Eve gidince büyük bir sürprizle karşılaştım. Evi öyle güzel süslemişler ki, Yıldız olmadığı için bebek partisi yapamamıştık, şimdi geldi ve evimizi öyle güzel süsledi ki. O kadar güzel olmuştu ki. Şirketten birkaç arkadaşım da gelmişti ayrıca. Bebeklerimi odasına götürdüm. Sadece Sinan ve ben vardık odada, ah birde bebeklerimiz. Ben oğlumu Sinan da kızımızı yatırdı beşiğine. İkimizde hayranlıkla izledik bebeklerimizi. Sonra bebek telsizlerini de alarak çıktık odadan. Yarın hoş geldin mevlüdü vardı. Sonra kırkları çıktığında olacaktı asıl mevlüd.. Annem loğusa şerbeti getiriyordu sürekli. Neymiş sütüm olurmuş. Yav anne maşallah sütüm bol, hayır bir de çok tatlı bu şerbet. Her yudumda yüzümü ekşitiyordum ve Sinan bu halime gülerek bakıyordu. O değil de bu kilolar nasıl gidecekti. Diğer kadınlar gibi sadece popo ve göbekten almadım, aynı zamanda bacaklarım da şişti. Doğal olarak spor şarttı. Ama kırkımın çıkmasını bekleyecektim. Kırk gün boyunca yedireceklerdi beni biliyorum ben.
O gece bebeklerim hiç uyanmadı, ben iki saatte bir gidip emzirdim. Annem de benimle geldi. O gece annem kaldı bizimle. Bir hafta kaldı, ne zaman ki "Tamam sen kaptın bu işi" dedi. O gün akşamı gitti evine. Kaldık mı baş başa Sinan'la. Sinan'ın bakışları değişmişti sanki. Tuhaftı adam, o gece bir kere yanlışlıkla olduğunu düşünüyorum ki odaya daldı ben kızımı emzirirken. Kapıyı açıp beni o halde görünce hemen kapattı ve özür diledi. Utandım açıkçası, hayır bir de bu adamla sevişmeyi düşünüyordun Gülçin!
Annem gittiği günün ertesi geldi sabahtan, bana doğum fotoğraflarını getirdi. Cidden bebeklerim o kanlı ve yağlı şekilde o kadar çirkindiler ki. O gün yıkadık bebeklerimi, hala düşmemişti göbekleri bende korkmuştum annemle yıkamıştım. Annem yıkamıştı tabii orası ayrı. Bende dikkatle izledim bir dahakine ben yıkarım diye. Hiç seslerini çıkarmadılar hatta aksine suyu sevdi bebeklerim. Annem güzelce yıkadı ikisini de bende yedirip yatırdım hemen. Sinan eve erken gelmeye çalışıyordu. Özellikle uyardım onu, hızlı araba kullanma diye. Sözümü ne kadar dinliyor bilemem, çocukları bile bahane ettim hatta. "Sana bir şey olsa ne yaparız biz?" diye duygu sömürüsü de yaptım. Ama diyorum ya sözümü ne kadar dinledi acaba?
Yine erken geldi Sinan, Sinan gelince annem gitti. Yemeğe kal dedim ama istemedi. Zorlamadım bende belki babamı özlemiştir kadın canım.. Sinan üstünü değişip çocukların odasına geçti. Bende çorbaları tabağa koyup onu çağırmaya gittim odaya. Üstten aşağı bakıyordu ikisine. Yıldız bebekler belki bu şekilde birbirine bağlı olur diye aynı beşikte yatırmamızı önerdi. E ne de olsa prematüre bebektiler, minnacık. Bizde öyle yaptık bir yatağı şimdilik iptal edip tek yatağa yatırdık ikisini. Sinan'ın arkasından gidip kolunun altına girdim. Saçlarımı öpüp omzumu sıktı. "Çok güzeller"
