İyi okumalar...
Ertesi gün Gökhan Bey iş yemeği gibi göstererek bir yemek düzenledi. Tam olarak da iş yemeği değil aslında. Aile olarak yemeğe çıkıyorduk. Gökhan bey bir şekilde bizi yalnız bırakacağını söyledi. Bu akşam için özel olarak hazırlandım. Lacivert takım giydim. Siyah köseli ayakkabı geçirdim ayaklarıma. Siyah deri kemerli saatimi koluma takıp yeni tıraşlı yanaklarımı sıvazladım.
Bu gece kolaylıkla halletsem şu işi de kurtulsam ya. Umarım teklifimi kabul eder, eder de ben de bebeklerimle güzel bir hayat sürerim.
Saat yediye gelirken çıktım evden. Gideceğim yer bu trafikte en az bir saat sürerdi. Sekiz buçuğa kadar yetişmeyi umuyorum. Arabaya geçip çalıştırdım. Otomatik olarak radyo açıldı. Çıkan şarkı bugüne uygundu. Müslüm Gürses de sevilmez mi be! "Eğer seni kırdıysam darıl bana," şarkıya eşlik ederek yol aldım. Arkadaş Ankara da olmak vardı. Tamam orda da yollar uzun ama bu kadar sıkışık değil en azından!
Müslüm babadan sonra birkaç hit şarkı eşliğinde geldim restoranın önüne. Vites kolunun yanına bıraktığım telefonumu alıp indim. Bekleyen valeye anahtarı üstünde arabayı bırakıp restoranın kapısından içeriye girdim. Kapıda bekleyen görevliye Gökhan beyin adını verip beni yönlendirmesini izledim. İleride köşede oturuyorlardı. Nermin hanım siyah bir elbise giymiş, Levent ve Gökhan bey de siyah takım kuşanmışlar. Levent'in eşi olduğunu düşündüğüm bayan kırmızı saçlarına uygun asker yeşili bir elbise giymiş. Bu kadında hamile ve karnı kocaman olmuş. Ne zaman doğacaktı acaba? Ve Gülçin Beyaz bir tulum giymiş sağ bileğine de altın rengi zarif bir bileklik takmış.
Masaya yaklaşırken önümdeki görevlinin kolunu tutup onu durdurdum. "Gerisini ben hallederim" diyerek yolladım onu. Masaya yaklaşırken içimdeki heyecanda artıyordu. Gökhan bey beni görünce çenesini kaldırdı. Hepsi birlikte arkasına dönüp bana baktılar. Gülümseyerek yaklaştım. Boşta duran uca oturup herkese selam verdim. "Hoş buldum, nasılsınız?"
"Sağ ol oğlum sen nasılsın?"
"Teşekkür ederim efendim siz nasılsınız?"
"İyiyiz çok şükür."
Gözüm birkaç kez Gülçin'e kaydı. Sol eli hep karnındaydı. "Yemek sipariş edelim mi?"
"Bana uyar." Herkes benim gibi onaylayınca garson geldi. Herkes yemek siparişi verdi bende siparişimi verdim. İlk olarak konular işten açıldı. Gökhan bey babamın işleriyle ilgili de sorular soruyordu. Sağ olsun iyi de laf sokuyordu alttan alttan.
"Levent?"
"Efendim canım?"
"Ben çok yoruldum eve gidelim mi artık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEĞİMİN BABASI!/2
RomansYine bir Bebeğimin Babası hikayesi... Bu sefer olaylar biraz daha farklı ve biraz daha sade, aşk dolu. Belki ilk başlarda sıkılabilirsiniz ama eminim devamında eğleneceksiniz.. "Bebeğimin Babası!/1" ile hiçbir bağlantısı yoktur... "Su...