Medya Misa
#Ozo
Erika gittikten bi süre sonra siparişleri iptal edip restoran dan ayrıldım. Hafif yağmur bastırmaya başlamıştı. Hızlı bir şekilde yürüyerek eve geldim. Carlos kanepeye uzanmış tv izliyordu.
-Ozo! Geldin mi?
-Burda olduğuma göre!
-Tamam tamam kızma. Bu arada Erika sinirli bir şekilde geldi ve eşyalarını toplayıp gitti.
-Evet haberim var.
-Nasıl bu kadar sakinsin.
-Erika yla tartıştık. Sonra çekip gidecegini söyledi ve beni aramaya kalkma dedi.
-Sen nasılsın peki?
-Yorgun...gidip uyumak istiyorum.
-Peki...iyi geceler.
Yavaş adımlarla odama geçtim. Üstümü değiştirip yatağa attım kendimi. Istemsiz olarak gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Neden olduğunu bilmiyordum ama hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. En son ne zaman böyle ağladığımı hatırlamıyorum. Evet onu çok seviyordum. Bu kadar basit bi nedenden dolayı çekip gitmiş olamazdı. Buna inanmak istemiyordum. Gözlerim yavaşça kapanmaya başladı. Ve kendimi uykuya teslim ettim...Gidiyordu... Misa yı almış götürüyorlardı. Bu gerçek olamazdı. Ağlıyordum. Hıçkırarak hemde. Benden yardım istiyordu. Ona yardım etmem için çığlıklar atıyordu. Kendimde değildim. Hiçbir yere kıpırdayamıyordum. Yine aynı şeyler oluyordu. Ona yine yardım edemiyordum.
Ter içinde uyandım. Neyseki gerçek değildi. Nefes alış verişlerim düzenli değildi. Galiba kendimde değildim. Odadan çıkarak mutfağa gittim. Saate baktığımda gece 03:45 ti. Sabah olmak üzereydi galiba. Bardağa su doldurup içtim. Kahve Makinası na basarak kahve yapıp içtim. Kendime gelmiştim. Odama gittiğimde hava almak için balkona çıktım. Manzara harikaydı.
Birseyler yapmam gerekiyordu. Bu kabuslardan kurtulmam gerekiyordu. Galiba tek bi yolu vardı o da Misa yı bulmaktı...
Hava aydınlanmaya başlayınca mutfağa gidip ekmek aramı yapıp yedim. Çünkü bugün çok işim vardı. Telefonumu elime alıp Ryuji yi aradım. Ona Erika nın gelip gelmediğini sordum. Geldiğini söyledi ve benim de içim rahatladı. Üstüme rahat birşeyler giyip evden çıktım. Geçen gün yaptırdığım bisikletime atlayıp yola çıktım. Cebime aldığım mektubu tekrardan okudum. Mektubun arkasında bi telefon numarası vardı. Numaraları tuşlayıp çalmasını bekledim. Telefonu Misa nın annesi açtı.
-Merhaba ben Ozo Furuya
-Ahh! Ozo sen misin. Tanrı ya şükürler olsun ki sana ulaşabildik.
-Ne oldu? Bir sorun mu var Bayan Hotake?
-Galiba var çocuğum. Amerika da sın değil mi?
-Evet. Los Angeles ta yım.
-Bizde San Francisco da yız.
-Bende size ulaşmak istiyordum zaten. Hemen oraya geliyorum. Adresi lütfen mesaj atın.
-Peki çocuğum.
Telefonu kapadım. Içimde garip bir sevinç oluşmuştu. Yada vicdanım rahatlamaya başlamıştı. Ama Bayan Hotake bir sorun olduğunu söylemişti. Hemen onları bulmalıydım. Rotamı San Francisco ya çevirip yol almaya başladım. Mesaj gelmişti. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Yaklaşık 1 buçuk saatin sonunda aradığım adresi buldum. Bayağı zor olmuştu aslında. Kapıyı tıklattım ve açılmasını bekledim. Beklerken bahçede bi kız çiçekleri suluyordu. Ona doğru döndüm ve göz göze geldim. Bu Misa y dı. Saçlarını kısa kestirmişti, yüzü beyazlamıştı ve bana Işıldayan gözleriyle bakıyordu. Yüzümde tebessüm oluştu. Çok saf görünüyordu gerçekten de. Başka biri olmuş gibiydi. Ama gözlerinde ki o ışıltı hiç değişmemişti...Arkadaşlar vote yapalım lütfen. Gizli okuyucularımız olmasın. Bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfen belirtin.