Kapının ardından gelen ayak sesleriyle hızlıca yatağıma girdim. Rujla yaptığım küçük benekleri biraz daha yaydım. Pudrayı biraz daha vurdum. Yorganı sadece yüzümün görünebileceği bir şekilde örtükten sonra gelmesini bekledim. Ayaklarımın görünmediğine emin olduktan sonra gözlerimi kapattım.
"Elvin kalk yataktan" dedi başak kapıyı açarak. Gözlerimi hemen tekrar kapatım. "İyi misin" dedi şüpheli bir sesle. "Hayır sanırım kızamık oldum" dedim acı bir sesle. "Ha " dedi yatağın yanına yaklaşarak. "Bak ne diyecem" dedi yüzüme yaklaşarak. "Ne diyeceksin" dedim hafif öksürerek. "Kırmızı noktalar benim yeni aldığım rujumun rengine çok benziyor hatta tıpkısı" dedi gözlerini kısarak.
"Tesadüf" dedim ve anlamaması için allaha dua ederek. "Parlıyordu" dedi elerini yorganıma götürerek. Hemen ellini çektim. "Kalk okula geç kallıcam" dedi yorganı elimden almaya çalışarak. "Görmüyor musun hastayım kızamık geçiriyorum. "Dedim kırmızı noktaları göstererek. "Sen kızamığı 3 yaşındayken olmadın mı" dedi yorganı üstümden çekerek.
Bir mucize gerçekleşin diye beklemeye başladım. Tek gözümü açıp başağa bakarak. Gözlerini kısmış sol elimde olan pudra ve ruja bakıyordu. Bakışları yavaş yavaş yüzüme doğru çıktı. Bir kaç adım bana doğru geldi. Sertçe ruju ve pudrayı elimden aldı. Zola gülümseyip yataktan kalktım. Halla bana bakıyordu. "Elbisemi giyicem" dedim kapıyı göstererek. "Giymişsin" dedi gökyüzü mavisi olan kot pantolonumu ve kareli beyaz gri gömleğimi göstererek. Alt dudağımı ısırıp "ilacımı aramama yardım eder misin" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Sağ elinde" dedi gözlerini kısmaya devam ederek. "Tamam o zaman odadan çıkalım" dedim önde yürüyerek. Merdivenlerden koşarcasına inip mutfağa geçtim. Annem ve babam kahvaltı yapıyordu. "Günaydın" dedim tezgahın üzerinde olan sütü içerek. "Günaydın" dedi babam. "O başağın" dedi bardağı göstererek annem. Sütü içmeye devam ederek. "Başak süt içmez" dedim. "Kızamık mı oldun" dedi babam endişeli sesiyle. ".hayır" dedi başak mutfağa girerek.
"Geç kaldık biz çıkalım" dedim mutfağın duvarında olan çantamı omzuma takarak. "Tamam görüşürüz" dedi başak çantasını yerden alarak. "Görüşürüz tatlım" dedi annem başağa. Ona baktım. Belki bana söyler diye. Gözlerini devirip yemek yemeğe devam etti. Dudaklarımı birbirine bastırıp önüme döndüm. "Görüşürüz futbolum" dedi babam. Gülümseyip mutfaktan çıktık. "Görüşürüz basketbolum" dedi babam bu kez başağa. Başak hafif gülüp mutfaktan çıktı.
Babam basketbol maçlarına başağı benide futbol maçlarına götürür. Ama başak her seferinde kaçtığı için basketbol maçlarında ben gidiyorum. "Babam maça götürmeyecek" dedim ayakkabılarımı giymeye çalışarak. Başak bana döndü. Bir süre öyle baktı. Ama sonra gülümseyip arabaya doğru gitti. Yerden hızlıca kalkıp başağa yetişmeye çalıştım.
-------------------
"Dünkü sınavın sonuçları açıklanmış" dedi başak alt dudağını ısırarak. Hafif kahka atıp "kaç aldın" dedim. Yüzüme umutsuz vakaymışım gibi bakıyordu. "Sence" dedi kapıya bakarak. "Orada asılı mı" dedim kapıyı göstererek. Başını evet anlamında başını salladı. "Annem beni geberticek" dedi başını ellerinin arasına alarak. Gülümseyip sıradan kalktım. Merak ediyordum sonucumu.
Elvin=95
Bu kadar yüksek alıcağımı tahmin etmezdim. Eğer ben düşük bir puan alsaydım ilk önce özel öğretmenim sonra annemin azarını işitirdim. Bek işittmek demiyelim. Başağı aramaya başladım.
Başak=65
Kaşlarımı kaldırarak başağa baktım. Hüzünlü gözlerle bana bakıyordu. "Günayd-" dedi hoca sınıfa girerek ama bana çarptığı için sözü yarım kesildi. "Geç yerine" dedi sıramı göstererek. Mahçup bir şekilde bakıp sırama doğru yürünmeye başladım. Ağır bir şekilde göz devirip yerime oturdum. "Günaydın çocuklar" dedi hoca kitapları cam masaya koyarak. "Saol" dedi sınıf hep bir ağızdan."Sesiz olun öğretmenler odasından çalışma kitabını alıp geliyorum" dedi hoca bana uzun bir süre bakarak. Derin nefes alıp tekrar göz devirdim.
Elerimi yanaklarıma koyup hocanın gelmesini bekledim. Hoca sesiz olun desede kimse sesiz olmuyordu. Kapıdan ilk başta sınıfta hiç görmediğim arkasındanda bir kişi girdi. Hatırlıyor gibiyim. Yani belki. Sınıfta bütün herkesle göz göze geldi. Bakışları bana bakınca yavaş yavaş kaşlarını kaldırdı. Ona anlamaz bakışlarım son bulup kim olduğunu hatırladım
Şey bu yolun ortasında omzuma sertçe dokunan ve bağırarak konuşan ama konuştuklarından hiç bir şey anlamadığım veye duyamadığım çocuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDA
Teen FictionBir şeyi ne kadar çok istersen o kadar çok kaybetme ihtimalin yüksektir. Tüm hakları saklıdır.