FISILDA

FISILDA "12"

Kar gerçekten çok güzel yağıyor. Cama biraz daha yaklaşıp karın yüzüme gelmesini sağladım. Tadı da güzel. Küçükken kar yağdığında hep dışarı çıkardım. Başağı ve oturduğumuz yerdeki arkadaşlarımı çağırıp oyun oynardık. Kardan adam, buzdan evler yapar ve kar topu oynardık. Kar durduğundada kelebek yapardık. Hatta yaptığımız evde bir gece kalırdık. Annemden izinsiz. Bir kezde benim ve başağın ısrarları sonucu koskocam buzdan bir ev yapmıştık. Ailece o gece orada uyumuştuk. Babam ben ve başak hasta olmuştuk. Annem bütün gece bize bakmıştı. O günden beri buzdan avlerde kalmamıza izin vermedi.

Eski moları hep özenmişimdir. Tüylü tüylü montlar ve buzlu evlerde kalıyorlardı. Zaten bu evleride onlardan özenmiştik. Nasıl yapıldığını öğrenmiştik. İlk deneyimin güzel olmasada deneyerek daha güzel yapmaya başarmıştım. Başakla her akşam evden kaçar kar topu oynardık. Çocuklarda akşamları annelerinden izinsiz gelir bize katılırlardı. "Dışarı çıkalım mı" dedim başağa dönerek. "Saçmalama" dedi göz devirerek. Sıradan kalkıp elini tutum. "Ya hadi gel biraz oynayıp geliriz" dedim. Gözlerinin kısıp bana baktı. Umut dolu gözlerle ona baktım. "Tamam" dedi umursamaz tavırla. Hafif gülüp atkımı boynuma taktım. Onunda oynamak istediğini biliyorum.
Sınıftan çıkıp merdivenlere doğru koştum. "Hey beni bekle" dedi başak kolumu tutarak. Kulağımı ağrısını umursamamaya çalışarak merdivenlerden inmeye başladım. "Çok güzel yağıyor" dedim uzun saçımı savurarak. "Evet" dedi başak ellerini iki yana açarak. "Akşam çıkalım mı" dedi başak bana bakarak. "İzin verirse olur" dedim. "Gel arka tarafa geçelim" dedi başak beni çekiştirerek. "Arka" dedim anlamaz bir sesle. "Okulun arkası" dedi. Beni çekiştirmesine izin vererek peşinden gittim. Başımı kaldırıp etrafa baktım.

Doruğa baktığımda bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Gözlerimi kocaman açıp önüme döndüm. "Burası iyi" dedi başak durarak. Çok fazla kişi yok. Bazıları kar topu oynuyordu bazıları ise insaların beline buz koyuyorlardı. Bir kez daha doruğa baktım.

Rahat bir şekilde oturmuş arkadaşlarıyla konuşuyordu. Şişme siyah mont giymişti. Tahminimle deriydi çünkü parlıyordu. Yeşil bir pantolonla çok havalı gözüküyordu. Doruk bana baktığında hemen gözlerimi kaçırdım. Hiç basılmamış kardan biraz alıp ağzıma attım. Dayanamayıp bir kaç tane daha atım ağzıma. "Elvin" dedi başak. "Efendim" dedim başımı dona dönerek. Ama yüzüme yediğim kar topuyla şoka girdim.

"Başak" dedim yerden kar topu alarak. "Kaçma" dedim bağırarak. "Ahh" dedim kulağımı tutarak. "İyi misin" dedi başak durarak. "Hayır" dedim başımı sallayarak. Başak yanıma doğru yürümeye başladı. Kulağımın ağrısını unutmaya çalışarak kar topunu başağın yüzüne atım. Gözlerini kocaman açıp bana baktı. Kahka atıp koşmaya başladım.

"Tamam dur yeter" dedim ellerimi dizlerime koyarak. Başak önüme geçip diz çöktü. "İyi misin" dedi. Bakışlarımı yerden kaldırıp ona baktım. "Sadece ilacımı kullanmadım" dedim kulağımı tutarak. "Neden" dedi elini kulağıma götürerek. "İlacımın kullanma tarihi geçti" dedim kulağıma götürdüğü elini iterek. "Peki getirdin mi" dedi sinirli sesle. Başımı evet anlamında salladım. "Bugün kullan okul çıkışında eczaneden alırsın" dedi yerden kar alarak. "Tamam" dedim kısık sesle.

"Ahh" dedi başak belini tutarak. "Ne oldu " dedim karı ağzıma atarak. Başak sinirle arkasını döndü. "Kim atı " dedi yüksek sesle. Çoğu kişi başağa baktı. Başağa bakmayı bırakıp kahka atanın kim olduğunu aradım. Beni ozandan kurtaran çocuk. Başağın biraz uzağında elinde kar topuyla başağa bakıyordu. Başağın beline baş parmağımla hafif vurup çocuğu gösterdim. Başak bir bana birde çocuğa baktı. "Sen miydin" dedi başak gözlerini kısarak. "Sert atığım için özür dilerim ben deniz" dedi elini uzatarak. Gülümseyip "bende elvin buda başak" dedim başağı göstererek. Başakta hafif gülümseyip çocuğun elini sıktı.

"Bence hiç kar topu oynamayalım" dedi denizin elindeki kar topunu alarak. "Neyse görüşürüz" dedim denize. Gülümseyip başını salladı. "Hadi" dedi başak önden yürüyerek. Ona yetişip "Şey tanışıyor muydunuz" dedim. "Hayır" dedi başını sallayarak.