FURKAN
"ECE!"Bağırışım koridorda yankılandı. Elimden kayıp gitmişti. Onu tutamamıştım.
Şimdiyse gözlerimin önünde merdivenlere düşüyordu.
Sırtını ve bacağını basamaklara vuruşunu ve sondan üçüncü basamağa başını çarpıp bayılışını şok içinde izledim.
Göz ucuyla Ece'nin anneannesinin bana doğru geldiğini gördüm ama hareket edemiyordum. kolumu tuttu ve ağzına götürmeye başladı.
Nihayet kendime gelebilmiştim. Kolumu geri çekti ama çok sıkı tutuyordu ve her geçen zaman ağzı koluma daha çok yaklaşıyordu. Bir yandan elimle kafasını itiyordum ama pek işe yarıyormuş gibi gözükmüyordu. Daha işe yarar bir şeyler yapmak için bir ayağımla karnından itmeye başladım. Ben öyle yapınca bu sefer o daha güçlü gelmeye başladı.
Tabii bende tek ayakla dengemi koruyamayıp yere yapıştım. yere düşünce üstüme çıktı ama hala kolumdan vazgeçmemişti. Üstümden atmak için dizlerimle itmeye çalıştım.
Artık ağzı koluma o kadar yaklaşmıştı ki gırtlağından gelen hırıltıyla kolum titreşiyordu. Umutsuzca bağırdım.
Ve... bir silah sesi duyuldu. Kolumu çeken güç bir anda kayboldu. Sesin geldiği tarafa baktım. Berk elinde dumanı tüten altı patlarla, ne olduğuna anlam veremeyerek bana bakıyordu.
Üstümde olan ve kafası dağılmış olan Ece'nin anneannesini üstümden atıp ayağa kalktım. Merdivenlere yönelip hızlı adımlarla aşağıya inmeye başladım.
Aşağıya vardığımızda beş avare topallayarak baygın şekilde yatan Ece'ye doğru yürüyordu. Muhtemelen silah sesini duymuşlardı. O an bir eksiklik hissettim. Baltam yoktu. Yatak odasında yatağın altına bakarken yere bırakmıştım. Sonra da koridorda avarelerin hırıltısını duyup onu orada bırakmıştım.
Harika
Ece'ye yakın olan ikisinden birinin karnına tekme attım. Berk de diğerinin kafasına kazmasıyla sert bir darbe geçirdi. Onu hallettikten sonra benim tekme attığımın üstüne koştu ve onun da kafasında büyük bir delik açtı.
Koltukların yanına daha yeni varmış olan diğer üçüne baktı. Sonra bana dönerek "Sen Ece'yle ilgilen ben onları hallederim." Dedi. Kafamı sallayıp Ece'nin yanında diz çöktüm.
İlk önce ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Hareket etmiyordu. Ölmüşmüydü. Bunu öğrenmek için nabzına bakmalıydım.
Nabız, evet.
Hemen elimle boğazında şah damarını aradım. Bulup üstüne getirdim. Bir süre bekledikten sonra kalbinin cılız atışlarını hissettim.
Daha sonra kafasının ve baldırının kanadığını fark ettim.
Yarasını sarabilecek bir şey...
Kısa kollu t-shirtumun kollarını kopardım ve baldırına sardım.
Diğerini de kafasının kanayan bölgesine bastırdım.
Kafamı kaldırıp Berk'in ne durumda olduğuna baktım. Bir tanesi onun üstüne çıkmıştı. Aralarındaki tek şey ise kazmasının sapıydı.
Tekrar Ece'ye döndüm. Düşerken sırtını da çarptığını görmüştüm.
Sırtına baktığımda baya morarmıştı.
Yaralarına sardığım t-shirt hemen kandan ıslanmıştı. Onu eve götürmemiz lazımdı.
Bir kolumu dizlerinin altına diğerini de koltuk altından boynunu saracak şekilde tuttum ve ayağa kalktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/82356112-288-k104399.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Age Of The Walking Dead
ActionThe walking dead serisiyle aynı süreçte Türkiye'de gerçekleşen zorlu şartlar altında yaşamaya çalışan bir grubun hayatta kalma hikayesi.