UMUT

88 9 2
                                    

ECE

Başımın korkunç acısı eşliğinde gözlerimi araladım.

Başucumda duran bulanık bir cisim gördüm. Daha sonra gözlerim içeriye giren günün son ışıklarına alışınca o bulanık cismin Mine olduğunu fark ettim.

Katlanılmaz bir şekilde acıyan başka bir yerim ise belimdi. Onu da doğrulmaya çalışırken öğrendim.

Kıpırdandığımı gören Mine hemen yanıma gelip "Nasılsın?" diyerek elini alnıma koydu.

Konuşmaya başlamadan önce yutkundum ve aşırı susadığımı fark ettim.

"İyi hissetmiyorum."

Öncelikle merak ettiğim ve cevaplanması gereken bir çok soru vardı ve bunlardan ilki yatağımın hemen yanındaki balkonun açık kapısından gelen boş midemi bile bulandırmayı başaran kokunun kaynağıydı.

Önce su mu yoksa sorularımın cevaplarını mı istesem diye düşünürken kapı açıldı ve içeri Görkem daldı.

İlk önce Mine'ye sonra bana baktı ve beni görünce anlayamadığım bir şekilde mutlu oldu. Tekrardan Mine'ye dönüp

"Deniz geri döndü ama..."

Mine sinirlenmiş bir şekilde:

"Ama ne!" Diye sesini yükseltti.

Görkem gözlerini yere çevirip:

"Furkan yanında değil." dedi.

Furkan ve Deniz nereye gitmişti. Daha da önemlisi Deniz kimdi?
Ben bunları soramadan Mine hiddetle peşindeki Görkem'le dışarı fırladı.

Ellerimi iki yanıma koyup belime yük vermeden kendimi çekerek oturur pozisyona geçtim.

N'olmuştu bana ?

O an gözlerim doldu.
Anneannem o şeylerden birine dönüşmüştü ve ben de kendimi kaybedip merdivenlerden düşmüştüm sonra da.... sonrası yoktu.
İşte buradaydım.

Peki ben baygınken neler olmuştu ve ben ne kadar süredir baygındım.

Ayaklarımı yatağın kenarından sallandırdım ve aşağıya indim.

Ayaklarım yere basar basmaz başım feci bir şekilde dönmeye başladı.
Sağ elimle tutunacak bir yer ararken sol elim refleks olarak kafama gitti ve daha önce fark etmediğim sargıyla karşılaştı.

Dışarı çıkmadan önce balkondan gelen iğrenç kokuya bakmak için balkon kapısına yöneldim.

Kapı zaten açıktı ama sineklik kapalıydı.

Kafamı sinekliğe yapıştırıp dışarıya baktığımda sayısını tam olarak kestiremediğim balkonun zeminini kan ve iğrenç beyin sıvısıyla kaplanmasına neden olan parçalanmış cesetleri gördüm.

Bu görüntü karşısında midemin bulantısı bir kat daha arttı ve zaten boş olan midem bir süre daha öyle kalacaktı.

Kapıya doğru yürürken titremeye başladım.
Evet, üşüyordum. Yazın ortasında.

Odadan çıkıp merdivenlere doğru yürürken evin çok sessiz olduğunu fark ettim ve bu sessizlikler hep kötü bir şeyle sonuçlanıyordu.

Merdivenin hemen yanında olan küçük odanın kapısı kapalıydı. Acaba herkes uyuyormuydu -bu saatte!-

Merakıma yenik düşüp kapıyı açtığımda hıçkırıklarımın duyulmaması için ellerimi ağzıma götürdüm.

Ezgi...

The Age Of The Walking DeadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin