"Baktım çözülecek gibi değildi, bir düğüm de ben attım..."
-Nejat İşler
***
"Nasıl geçti?" Akşam eve gittiklerinde akşam yemeğinde ancak görmüşlerdi birbirlerini. Uraz'ın babası Haluk Bey sormuştu bu soruyu. Kızlar Haluk Bey ile ilk karşılaştıklarında kızacağını zannetmişlerdi ama sandıkları gibi olmamıştı. İkisi de oldukça merhametli insanlardı.
"İyiydi ama hiç beklenmedik bir şey oldu." dedi Miray ağzındaki köfte parçasını yuttuğunda.
"Ne oldu?" diye sordu Uraz.
"Palyaço olarak gittiğimiz mağazada satış danışmanı olarak işe başladık."
"Şaka mı yapıyorsunuz? Bu harika bir şey." Leyla Hanım oldukça samimi bir şekilde karşıladı durumu. Kırk yıldır tanışıyorlarmış gibi...
Duyduğum bir rivayete göre bütün insanlığın ruhları daha önce mutlaka karşılaşmış oluyorlar. Yani normal hayatınızda ilk defa gördüğünüz bir insan size sıcakkanlı geliyorsa, o insana karşı tanımadığınız halde kanınız kaynıyorsa o insanla daha önce bir karşılaşmanız olmuş ve onu daha önceden sevmiş oluyorsunuz. Aynı durum olumsuz bir kişi için de aynı. İlk kez gördüğünüz bir insanı gözünüz tutmuyorsa, onunla mutlaka daha önceden de sevmemiş oluyorsunuz. Şu anki duruma bakılacak olursa bu evdeki herkesin ruhları önceden birbirlerini gayet iyi sevmişler.
***
Efsun da Miray da Uraz'ın odasında yerde yatıyorlardı. Uraz çok kez ısrar etmişti kızların yatakta yatması için ama onlar kabul etmemişlerdi. Ne yani? Bir de yatağından mı etselerdi çocuğu? Zaten çocuk ailesiyle zora düştü. Bu sabah da çok erken uyanıp kahvaltıyı kızlar hazırladı. Onlara fırsat verirlerse buna utanacakları hiç kuşkusuz ortada.
"Cidden uzun zamandır uyanır uyanmaz hazır kahvaltı masasına oturmamıştım kızlar. İyi ki geldiniz. Ellerinize sağlık."
"Afiyet olsun Leyla Hanım." dedi Efsun çok resmi bir dille.
"Kendinizi yabancı hissetmeyin kızlar. Bana abla bile diyebilirsiniz."
"Pekala, Leyla abla." Mahçup bir ifade takındı yüzüne Efsun. Sonrasında bir şey söylemesine gerek kalmadan Haluk "abi" geldi.
"Günaydın millet," diyerek direkt masaya oturdu ve servis tabaklarına dizilen kahvaltılıklara gömüldü. Giydiği lacivert takim elbisesi, bordo kravatı ve itina ile ütülenmiş beyaz gömleği ile çok şık görünüyordu. Toplantısı falan mı vardı dersin?
Kardelen'in okul servisinin korna sesi duyulduğunda evden ilk ayrılan Kardelen oldu. Sonra Leyla Hanım ve Haluk Bey çıkıp işe gittiler. Uraz'ı da okula gönderdikten sonra ışık hızında hazırlanıp evden çıktılar. İlk iş günlerinin nasıl geçeceğini merak ediyorlardı. Acaba Amerika'daki liselerde olduğu gibi "yeni kız, yeni kız" diye onları mı konuşuyorlardı? Yoksa kızlarımızı ilk kez bugün mü göreceklerdi?
Bir minibüse binip mağazaya gittiler. Mağazanın iki çalışanı dışarıda bekliyorlardı.
"Günaydın." dedi Miray samimi bir şekilde.
"Günaydın?" diye karşılık veren kız daha çok onların kim olduğunu sorar gibi söylemişti bunu.
"Biz yeni elemanlarız, bugün başlayacaktık da." diye izah etti Efsun durumu.
"Ah, öyle mi? Hayırlı olsun."
"Teşekkürler. Siz neyi bekliyorsunuz?" Miray sormazsa içi rahat etmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Deli Değilim
Teen FictionEfsun uzandığı yerde gözlerini kapatarak Egemen'in saçlarıyla oynamasına müsaade etti. Egemen Efsun'un duyabileceği şekilde fısıldadı. "Kendini iyi hissetmen için elimden gelen her şeyi yapabilirim." Efsun bunu duyduğunda içinde büyük bir heyec...