"Sana illa şiir mi yazayım?
...Çay demlesem olmaz mı?"
***
Uraz, Efsun ve Egemen'i otobüse bindirip eve geri gönderdi. Kendisi de bir şehirler arası otobüs bulup doğruca Adapazarı'na gitti. Yolculuğu üç saat sürdü. Otobüsten indiğinde numarayı aradı.
"Merhaba, kiminle görüşüyorum?"
"Siz kimi aramıştınız?" Orta yaşlı bir erkek sesiyle karşılaştı.
"Ben Miray'ın arkadaşıyım."
"Ne istiyorsun?"
"Sizinle önemli bir şey konuşmak istiyorum."
"Benim öyle bir kızım yok."
"Bakın, tamam istediğiniz gibi düşünün ama bu konu çok mühim. Adresinizi verin, yüz yüze konuşalım."
"İyi, peki madem. Ben adresi mesaj atarım."
Uraz -bir bakıma- kazandığı savaşın neticesini almıştı. Otogardan bir servisle şehir meydanına gitti. Oradan da bir taksiye binip adresi şoföre gösterdi. On dakika sonra bir çay evinin önünde indi. Numarayı tekrar aradı.
"Bir çay evinin önündeyim."
"İçeri gel."
İçeri ağır adımlarla girdi. Bir adam karşısında durdu.
"Sen misin beni arayan?"
"Miray'ın babası siz misiniz?"
"Eski babası..." diye düzeltti.
***
"Ne demek Uraz Adapazarı'na gitti?" Leyla Hanım çıldırmış gibi bağırıyordu. "Telefon diye bir şey var,insan arayıp haber vermez mi? Neden gitti bu çocuk Adapazarı'na? Miray nerede? Biri burada neler döndüğünü bana anlatsın!"
'Biri'den kastı tabiki Efsun'du. Haluk Bey, Leyla Hanım ve Kardelen Efsun'un ağzından çıkacak tek kelimeyi bekliyordu.
"Hepsini anlatacağım!"
***
"Sizden sadece bunu istiyorum. Benimle İstanbul'a gelin ve şu imzayı atın." Uraz Miray'ın babasını ikna çabasındaydı.
"Hayatta olmaz!"
"Ama neden? Sizin başınıza dert açmayacağıma söz veriyorum. Bir daha ne Miray'ı ne de arkadaşları olarak bizi görmeyeceksiniz. Bize rastlamayacaksınız. Sadece oradan çıkması için ufak bir imza. Bütün sorumlulukları ben üstleniyorum."
"O zaman..." dedi Miray'ın babası ve gidip bir kağıt ve bir kalem getirdi. Kağıda bir şeyler yazdı ve Uraz'a uzattı.
Kağıtta "Miray Bayraktar'ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden çıkması için Miray'ın babası Levent Bayraktar'ın imzası gerekmektedir. Tüm sorumluluk..."
"Adın neydi senin?"
"Semih Uraz Güngör."
"Tüm sorumluluk Semih Uraz Güngör'e aittir."
"Şurayı imzala. Gelip ben de imzamı atayım."
Uraz hiç tereddütsüz bastı imzasını. Ve ikisi İstanbul'a gitmek için yola çıktılar.
***
Egemen Efsun'u eve bırakmak üzereydi. Sokak lambalarının aydınlattığı loş sokakta yürüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Deli Değilim
Teen FictionEfsun uzandığı yerde gözlerini kapatarak Egemen'in saçlarıyla oynamasına müsaade etti. Egemen Efsun'un duyabileceği şekilde fısıldadı. "Kendini iyi hissetmen için elimden gelen her şeyi yapabilirim." Efsun bunu duyduğunda içinde büyük bir heyec...