"Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur üstüne yağar. Ama rengarenk gökkuşağı da yağmurdan sonra çıkar."
-Hz. Mevlâna
***
Miray gördüğü ilan yazılı camdan içeri dalmadan önce Uraz onu sakinleştirdi ve normal bir insan gibi konuşmasını sağladı.
"Merhaba, ben camdaki ilan için gelmiştim."
"Mutfağa geçin de geliyorum."
İçerideki kadın aldığı kaşı bitirdikten sonra Miray'ların yanına geldi.
"Demek iş için geldin. Buraya para kazanmak için mi, iş öğrenmek için mi gelmek istiyorsun?"
"Aslına bakılırsa, bu iş için hevesliyim. Öğrenmek ve ilerletmek istiyorum."
"Kaç yaşındasın?"
"18."
"Sigara kullanıyor musun?"
"Hayır."
"Güzel. Psikopat falan değilsin değil mi? Böyle faça falan yok değil mi vücudunda. Hiç haz etmediğim şeyler."
"Öyle bir şeye yeltenmedim bile." Şöyle bir düşününce aslında böyle bir şeye yeltenmekle kalmadığını hatırladı. Omuz silkti ve bunun o kadar da önemli olmadığını düşündü.
"Baksana, insanları zamanla tanımak tercihimdir. Bu iş için biçilmiş kaftansın. Gençsin, güzelsin ve... O neyin oluyor?" diyerek Uraz'ı işaret etti.
"O... Erkek arkadaşım."
"Ah, sizi sevimli şeyler. Yarın gel ve başla. Eleman ihtiyacımız acildi zaten. Bilirsin, yaz sezonuna girmek üzereyiz. Düğünler için randevular alınmaya başlandı. O zamana kadar ne öğrenirsen kardır. Adın neydi burada? "
"Ben Miray."
"Aramıza hoşgeldin Miray!"
***
Efsun dakikalarca oyalandığı tuvaletten nihayet çıkmış, salona doğru ilerliyordu. Koridorda yürürken hem mutfağı, hem de salona görebileceği noktada kalakaldı. Egemen salonda oturmuş telefonla ilgileniyordu. Annesi Perihan Hanım ise... Mutfak penceresinden sarkmış bir şeyler konuşuyordu.
"Tahmin ettiğim gibi yalan söyledi." Ardından bir erkek sesi duydu Efsun.
"Ne dedi?" Ses kulağına çok aşinaydı.
"Neymiş, ailesi şehir dışındaymış, çalışmaya gelmiş falan filan. Yalanı da kendi değil oğluma söyletiyor. Pis kız! Ne yapman gerektiğini biliyorsun. Göreyim seni."
Efsun kulaklarına inanamıyordu. Perihan Hanım onu farketmeden Egemen'in yanına gitti ve kısık sesle ama telaşla "Artık gitmeliyiz!" dedi.
"Ne? Ne oldu? Neden?"
"Bunlar çok yerli sorular, ama dışarı çıkınca cevaplayacağım."
"Annem kahve pişiriyor ama. Bir tadına bakmanı öneririm"
"Aman ne iyi! Sen öyle zannet. Acilen gitmeliy..."
"Öhöm öhöm." Egemen yalancı öksürüğüyle annesinin geldiğini belirtti.
"Hiç kahvemiz kalmamış bak, görüyor musun? Müstakbel gelinime bir kahve içiremedim." dedi şaka yollu olmasına rağmen Efsun'a göre oldukça ürkünç bir şekilde.
"Anneciğim, bizim artık gitmemiz gerek."
"Nereye? Daha ne kadar oldu ki geleli?"
"Benim şey yapmam gerekiyor... Imm şey... Çorba! Evet, çorba yapmam gerekiyor, arkadaşım üşütmüş. Arkadaşlık görevimi yerine getirmem gerekiyor..." Kurduğu cümlenin sonuna doğru söylediklerinin saçmalığını anlamış, yüz ifadesi değişmişti Efsun'un.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Deli Değilim
Teen FictionEfsun uzandığı yerde gözlerini kapatarak Egemen'in saçlarıyla oynamasına müsaade etti. Egemen Efsun'un duyabileceği şekilde fısıldadı. "Kendini iyi hissetmen için elimden gelen her şeyi yapabilirim." Efsun bunu duyduğunda içinde büyük bir heyec...