Bölüm 2: Her şey vatan için!

17.4K 1K 128
                                    

Bölüm aralarında medya var, iyi okumalar. 

Amaçsızca tavana bakarken derin düşünceler içine dalmıştım. Babama mı kızmalıyım yoksa kendime mi bilmiyorum. Beş tane dev gibi adamı eve almış, yan odamı onlara vermişti. Normalde beni diğer bütün erkeklerden kıskanan adam şimdi dibime beş tane erkeği sokmuştu. Demek ki çok güveniyordu onlara. Ama her şeye rağmen bu adamları eve getirmemeliydi. Köyden biri bir duysa hemen yayılır, candan kandan birileri olmadığı için iş bana dönerdi. Bu adamları nasıl saklamayı düşünüyordu acaba?

Kapım açılıp annem içeriye girdi. "Hadi gel yemek yaparken bana yardım et"

Oflayarak yataktan kalktım, odamdan çıktım. Mutfağa geçerken salondan televizyon sesi ve konuşmalar duyunca şeytan tarafından dürtüklendim. Telefonum salondaydı, onu alma bahanesiyle içeriye girip ne yaptıklarına bakmaya karar verdim. Salona girince koltukta oturan Volkan ve Hakanı gördüm. Muhabbet ediyorlardı, Yiğit'te televizyona gözlerini büyüterek bakıyordu. "Amcacım senin zaten sayılı günlerin kalmış, bir ayağın çukurda ne karısından bahsediyorsun?"

Kafamı çevirip televizyona bakınca evlenme programı izlediğini gördüm. Masanın üzerinden telefonumu alıp salondan çıktım. Mutfağa girince annemi yemek yaparken buldum. "Ben ne yapayım?" diye sordum.

"Pilavı yap istersen"

"Peki" deyip yapmaya başladım. Bir yandan pilavla uğraşırken diğer yandan da annemi sorguya çekmeye başladım. "Üçü salonda diğer ikisi nerede?"

"Savaş ve Alparslan uyuyolarmış" Alparslan deyince nedense tüylerim diken diken olmuştu. Hala gördüğüm görüntünün etkisindem çıkamamıştım. O geniş omuzlar, gerilen kaslar... Hayatım boyunca hiç öyle mükemmel bir erkek vücudu görmemiştim.

Derin bir nefes alıp "Anne bana ne zaman bir açıklama yapacaksınız? " diye sordum. "Beni meraktan delirtmeyi düşünüyorsanız eğer delirmek üzereyim haberin olsun"

Güldü. "Ya kızım merak etme, baban acil bir muhtarlığa gitti, gelsin konuşursunuz"

"Sen bu adamları nereden tanıyorsun?"

"Babanla biliyorsun kışın çoğu zaman seyahat ediyoruz, orada bazı kokteylere katılıyoruz oralardan veya özel toplantılardan tanıyorum. Beş altı yıldır onların teyzeleri ablaları oldum"

"Anladım" deyip başımı salladım. Resmen her şeye Fransız kalmışım. "Peki bu adamlar kim? Ben yan odamı neden hiç tanımadığım adamlara verdim?"

"Kızım biz tanıyoruz, bu dünyada en güvenilir adamlar bunlar. Hepsi çok iyidir, sana da kardeşleri gibi davranırlar" Kardeş deme lazım olur annem.

"Hım" deyip işime geri döndüm. Kısa süre sonra pilavı yapıp masayı hazırlamaya başladım. O ara babam geldi mutfağa.

"Hazır mı yemek?"

"Hazır çağır çocukları" dedi annem.

Babam "Beyler hadi yemeğe" diye bağırınca Yiğit ve Volkan mutfağa gelirken Hakan uyuyanların yanına gitti. Hepimiz masaya otururken Savaş, Hakan ve Alparslan da gelip oturdu. Annem çorbaları servis ederken hepsine dikkatlice göz gezdirdim. Alparslan ifadesizce tabağa bakıp çenesini kasıyordu. Bunun sebebini afyonunun daha patlamadığına vermiştim, Savaş'a bakınca onu da aynı şekilde gördüm. Yarı açık gözleriyle masaya göz gezdiriyordu.

Birden Hakan "Kaç haftadır çorba içmiyordum lan" deyip gülünce hepimiz ona baktık. Keyfi yerinde gibiydi ve halinden çok memnun gözüküyordu.

Hakan'a "Salak ya bu" diyen Volkan'a kaydı gözlerim. Onunda yüzü gülüyordu ve belli ki o da memnundu şuan ki halinden.

Yiğit'te dönünce onunda çorbayı kokladığını gördüm. "Yüce rabbim sen ne nimetler yaratıyorsun"

El AdamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin