Bölüm Şarkısı: Serhat Durmus - Türküm ( Turkish Music 2017 ☾* Trap Beat )
Bölüm şarkısını kesinlikle dinleyin hatta bölümü okurken açın bence :) İyi okumalar.
Gözlerimi aniden açtım, ağlarken uyuyakalmış olmalıydım. Üzerimde büyük bir yorgunluk ve hüzün vardı. Bir anda yan odada sesler duyunca aklım karıştı. Geri dönmüş olabilirler miydi? Belki de bir aksilik olmuştu. Yataktan fırlayıp odadan çıktım. Yan odaya bodoslama dalınca odada sadece annemi gördüm. Onlara yaptığı yatakları topluyordu. "Ne oldu?"
"Hiç odadan ses gelince merak ettim"
Başını sallayıp işine geri dönünce benden odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Girince gözüme boş masa takıldı. Normalde her sabah mutfaktan içeriye girdiğimde onları masada bulurdum. Çok kısa bir süre birlikteydik ama alışmıştım onlara... Ona.
Alparslan'dan
Uçak iniş yapmaya başlayınca bir ara gözüm Hakan'a kaydı. Sanki anasının evine gidermiş gibi mutlu ve enerjikti. Her defasından Volkan'ın aksine hiç gergin olmazdı. Belki de arkasında bıraktığı kişileri sevmediği içindi. Üvey ailesi vardı ve onlara karşı hiçte sempati duymuyordu. "Bakıyorum da çok mutlusun"
"Bedenim bir sürü vatan haini öldüreceği için sürekli mutluluk hormonu sergiliyor"
Gülüp hiçbir şey demedim. Uçağın kapıları açılınca oturduğum yerden kalktım. Komutanıma öncelik verip o indikten sonra bende indim. Birkaç yıl önce teröristler yüzünden kullanılamayacak duruma gelen karakolu gördüm. Bu operasyona başlayıp ilk defa dağa çıktığımızda da bu karakola gelmiş, bize ait olanları almıştık. Karakolun çevresindeki birkaç askeri görünce komutanıma yaklaştım. "Daha öncede burada başlamıştı"
"Biliyorum"
Karakoldan içeriye girerken çevresini sarmış askerlere selam verdim. Hepsi her defasında bizimleydi. Bizim kimliklerimizin gizli kalması için hep aynı askerler vardı, hepsiyle de tanışıktık. İçeriye girerken Savaş "Ya Allah ya Bismillah!" diye bağırdı. Kimse normal değildi, biri böyle bağırırdı diğeri gergin olurdu bir diğeri ise mutlu olurdu. Allahtan Yiğit ve ben biraz olsun aklımızı başımıza devşirmiştik. Tabi bu da düşmanı görünceye dekti. Karakolda bir odaya girince önemli bir komutan daha gördüm. Kendi komutanım onunla selamlaşırken konuşmaya başlamıştılar. "Senin için geldim, normalde çocuklar işlerini görürdü"
"Uzun zaman oldu görüşmeyeli" Onların hasret gidermeleri bizim için sıkıcı olsa da ikisine de bir şey demeye gücümüz yoktu. Aslında çok değişik bir durumdu, maddi manevi onlardan daha güçlüydük ama onlara karşı asla bir hata yapamazdık.
"Kızın ve karın nasıl?"
"İyiler" Geri kalan konuşmalarını dinlemeyip Feride'nin giderayak yaptığını düşündüm. El Adamı! Sakın ölme el adamı. Bana ölmeyi yasaklamıştı, neden yapmıştı bir fikrim yoktu fakat aklımı karıştırmayı başarmıştı. Bir el adamı der, bir kart der...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
El Adamı
General FictionBeş gizli askerle evini paylaşmak zorunda kalan Feride ve soğuk nevale olan gizli asker Alparslan'ın aşkı. Heyecan dorukta...