Nazlı dan
Şuan morelim o kadar bozuk ki anlatamam.Biz kazanmıştık ve bütün okul sevinçten delirmişti.Düşman okulun kızlarıyla birbirimize öldürücü bakışlar atmıştık ama onlar gittiği zaman savaş yüzüme bile bakmadan salondan çıktı. Peşinden koştum ama yetişemedim..
Bugün de maç vardı. Basket maçını kazandılar ama yine aynı şeyi yaptı. Poyrazla baya bi atıştılar bi ara.. Poyraz " Poyraz Tunahan is back! Hatırla istersen? Değer verdiklerin tehlikede Mertoğlu" diye bağırmıştı.Arkasına bile bakmadan çıkıp gitti..Bugün motoruyla gelmişti ve ben ona yetişene kadar gazı köklemişti.Bense şuan bahçenin ortasında donuk imge misali kapıya bakıyorum. Birinin omuzuma dokunmasıyla yerimde sıçradım.
Meriç: Korkma benim
Nazlı:Ödümü kopardın! İnsan bi ses verir!!
Meriç: Uzatma nazlı! Anca arkasından bakarsın zaten! Çok ileri gittiniz bu sefer.. Hepimiz voleybol maçı diye sesimizi çıkarmadık sizin yaptığınıza bakın ya!!
Nazlı: Ne var ya!! Ne yaptık ki biz! Alt tarafı dans ettik..
Meriç: Bak nazlı şuan kuracağım cümleler sana tuhaf gelebilir ama savaş haklı. Git gönlünü al çocuğun.. Sakinleştir yoksa arıza ya bağlıycak. O piç yüzünden gerildiniz şimdi daha da kötü olmayın..Bilmediğiniz şeyler var ve ben biliyorum. Bi kere beni dinle! Git savaşın yanına..
Nazlı: Benim bilmediğim senin bildiğin ne olabilir? Ayrıca görmedin mi gazı kökleyip gitti?
Meriç: Beni dinle nazlı. Pişman olursun bak!Atla arabaya seni savaşa götüriyim.
Nazlı: Sen ciddisin.. Tamam götür beni savaşa..
Bilmediğin şeyler var.. Bilmediğin şeyler var... Cümle kafamda tekrarlanıp duruyordu. Benim bilmediğim ve Meriç in bildiği ne olabilirdi ki? Çok merak ediyordum. Sahi ben nereye gidiyordum? Ne diyicem ki ben çocuğa? Pardon savaş biz size biley söylemedik siz voleybol maçı sandınjız ama biz amigo olarak yarıştık mı? Haklıydı aslında. Bende onun iki okul önünde böyle bişey yapmasını istemezdim...
Gerçi savaş niye iki okul önünde dans etsin ki? Bu saçma düşünceme gülümsedim ve yola döndüm.. Ormanlık bi alandaydık.
Nazlı: Meriç nereye götürüyosun beni?
Meriç: Korkma nazlı seni kaçırmıyorum. Savaş ın bi dağ evi var muhtemelen ordadır.
Nazlı: Tamam. Ama şeyy benim bilmediğim ne var?
Meriç: Bunu sana benim söylemem doğru olmaz nazlı. Ama şu kadarını bil. Ne ben ne savaş ne de çetedekiler parlak insanlar değiliz. Hepimizde az da olsa karanlık var.. Sen savaşın karanlığına girmek üzeresin dikkat et. Bi kere girdiğin zaman çıkamazsın..
Nazlı: meriç beni ürkütme ya ne saçmalıyosun!
Meriç: Geldik nazlı! İn hadi ben gidiyorum bundan sonrası sizde..
Nazlı: Tamam getirdiğin için teşekkür ederim..
Tamam anlamında kafasını salladı ve gitti. Söyledikleri açık konuşmak gerekirse beni biraz ürkütmüştü. Ne karanlığından bahsetmişti bu çocuk? Düşüncelerimi boşverip kapıyı tıkladım. Savaş kapıyı açınca beni görünce şaşırdı ama toparladı. (Multiyi açın)Savaş: Nazlıı.. Senin ne işin var burda? Nasıl buldun?
Nazlı: kokundan buldum ben senii.. Üf saçmalama savaş meriç getirdi beni. Biraz konuşalım mı?
Savaş: gelmişsin geç içeri..
İçeriye girdiğimde gözlerimi kocaman açtım. Bu evin hali neydi böyle.. Yerde içki şişeleri vardı ve kum torbası sallanıyordu. Anlaşılan savaş efendi yine boş durmamıştı..Karşımdaki koltuğa oturdu ve "seni dinliyorum"dedi
Nazlı:Niye gittin savaş? Tamam size haber vermeyerek hata yaptık ama çok büyütmüyor musunuz?
Savaş: Büyütmek mi? Nazlı dalga mı geçiyorsun sen benimle? Hiç bi bok bilmiyosunuz!!
Nazlı: Anlatta bilelim o zaman!! Ne saklıyosun benden savaş? Kim o çocuklar?
Savaş: Bak üstüme gelme nazlı. Anlatırsam olmaz. Anlatamıyacağım bişey. O çocuk aşağılık bi insan! Sana bakması bile beni delirtiyo!
Nazlı: Niye ya niye deliriyosun sen! Ne sorunun var savaş?
Savaş: SENİ DE KAYBETMEKTEN KORKUYORUM!! OLDU MU!?
Nazlı: OLDU!!
diye bağırdım. Salak şey ayağına gelmişim hala bana bağırıyo!!
Bi dakika ne dedi o? Seni de kaybetmekten korkuyorum mu dedi?
Nazlı: S.savaş ne dedin sen?
Savaş: Duydun beni.
Duvarın dibine çöktü.Gözleri dolmuştu onu ilk defa böyle görüyordum.Kalbim de bir yerin sızladığını farkettim.Kalktım ve yanına gidip yere yanına çöktüm. Elimi kaldırıp kafasını bana çevirdim. Gözleri dolu doluydu. Kim demiş erkekler ağlamaz diye? Karşımdaki koca bebek ağlamak üzereydi işte. Hatta birazdan ağlayacağına kalıbımı basardım. Onu öyle görünce benim de gözlerim doldu. Meriç bana ne ima ettiyse haklıydı. Bilmediğim şeyler vardı. Bu sırlar neyse öğrenecektim. Öğrenmek zorundaydım..
Nazlı: Neyin var savaş? Anlat bana bilmek istiyorum..
Savaş:Anlatırsam gidersin..
Nazlı: anlatmazsan giderim savaş.. Anlat bana neler oluyo?
Savaş: Peki başlıyorum anlatıcam ama hiç lafımı kesmeden dinliyceksin beni söz mü?
Nazlı:Sözz
Savaş: Bundan 3 yıl önceydi.. Defne vardı. Defne Yıldırım.. Kız kardeşim. Annemin başka bir adamdan olan kızı.Ama kardeşti işte nasıl arkamı dönebilirim ki? Çok seviyodum onu tabi o da beni seviyodu. Sonra bi gün geldi bu bana abi ben aşık oldum dedi. Abi olarak sinirlendim falan ama sonra aldım karşıma konuştum. Bu beni sevgilisiyle tanıştırdı falan. Çocuğun doğum gününde bunlar baya sarhoş olmuş. Sonra çocuk buna yakınlaşmış. Defne ne kadar sarhoş olursa olsun sınırlarını bilen bi kızdı. O yaklaştıkça bu uzaklaşmış falan. Ama sonra o herif.. O hayvan o şerefsiz herif Defneye tecavüz etmiş nazlı..
duyduklarıma inanmakta zorluk çekiyordum. Karşımdaki adam hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bende ağlamaya başladım. O ağladı ben ona sarıldım bende ağladım. Şimdi anlamıştım bana neden kısa giyindiğimde ya da iddialı olduğumda kızdığını.. Bana da aynı şeyin olmasından korkuyodu..
Savaş: Ben onu gözümden sakınıyodum. Hani sana bazen kızıyorum ya.. Ha işte bu yüzden kızıyorum. Yetişememekten korkuyorum. Ben aynı şeyi bi daha kaldırmam..
Nazlı: şhh! K..konuşma bböyle. Hem defne nerde!
Savaş:Bilmiyoruz.. O günden sonra darmadağındı hep.. Hiçbir iz bırakmadan gitti o.. Yaşıyo mu onu bile bilmiyoruz.. Ben karanlık bi adamım nazlı! Bi uçurumun kenarındayım ve o uçurumdan seni de sürükleyemem!
Nazlı: Ne demek bu savaş!
Savaş: o şerefsiz.. Defneye bunu yapan o şerefsiz Poyraz nazlı.. Tekrar girdi hayatıma ve ben seni tehlikeye atamam! Uzak dur benden.. Ben duramam ama sen dur.
Nazlı: Sen ne saçmalıyosun savaş!! Senin kenarında durduğun uçurum varya! Ben o uçurumdan gözleri kapalı atladım! Hem de neden? Sırf senin elini tutabilmek için! Sen ne dersen de ben senden vazgeçmiyorum tamam mı?
Savaş: Bu kadar polyanna olma nazlı! Gerçekler bunlar! Ben karanlık bi adamım! Seni karanlığa çekemem. Tehlikeliyim kızım ben!!
Nazlı: Ben senin içindeki o karanlık çocuğu tanımak istiyorum belki? Tehlikeliyim oğlum belki bende?!
Savaş artık ağlamıyordu. Tabi bende artık ağlamıyordum. Bana baktı ve eliyle göz altlarımı sildi. Muhtemelen rimel bulaşmıştır. Yanağımı okşadı ve
Savaş: Tehlikelisin sende.. Sanırım benim sana bişey itiraf etmem lazım..Ve tekrar sormam lazım..
Nazlı: seni dinliyorum
Savaş: Nazlı... Ben level atlıyorum ve sana AŞIK OLDUM. Şimdi bi tercih yap. Ya benimle kalıp karanlığımla tanış ya da hayatımdan çık.. Tercih senin ne dersen de kabülüm. Seni istemediğin bi şeye zorlayamam. Artık oyun bitti. Sırlar ortaya döküldü. Ya kal yanımda ya da git..
Nazlı:...
*BÖLÜM SONU*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"SADECE SEN"
Teen Fiction{ASKIDA} -Benden ne istiyosun? - Seni ....... -Ben karanlık bi adamım Nazlı.. Bir uçurumun kenarındayım ve seni de sürükleyemem üzgünüm.. -Senin kenarında durduğun uçurum varya.. Heh ben o uçurumdan sırf senin elini tutabilmek için gözleri kapalı...