Nazlı dan
Savaş yerinde rahatsızca kıpırdanmaya başlamıştı bile. Bu haline gülmemek için yanağımın içini ısırdım.
Savaş: Önüne dön nazlı
Nazlı: neden
Savaş: dön önüne diye dişleri arasından tıslayınca defterime bakmaya başladım. Çocuk arkadaki boş bi yere oturmuştu. O yeni kızla baya bi bakışmışlardı. Bunun altından bişey çıkıcak gibiydi. Ders geometriydi. Zor bi konudaydık. Hayır yani görün görün diyolar ama ben ortada üçgenden başka birşey göremiyordum yani. Defterime resim çizmeye başlamıştım. Hoca sıralarda geziyordu. Bizim sıraya gelince " biraz da tahtada ne gördüğüne odaklansa keske ne çiziyo acaba hocam " diye cırladı yeni kız. Bende sinir oluyordum zaten " ben güzel şeyler çizerim tatlım" dedim. " hıım ben yeni geldim, güzelim de ordan bakınca çizilmemem için bir neden yok dimi tatlım" bu söylediğine güldüm ve " baksana resmini çizdirmen için birinden istemene gerek yok sen ne yap biliyor musun?" "Ne yapayım?" " resim kağıdını al, suratını hafiften ıslat sonra resim kağıdını öp. Zaten yaptığın make-up tamamen senin doğal resmini oraya kusursuz bir şekilde çizer" dedim. Bütün sınıf oo lamaya başladı. Kız kalemini sıraya sertçe burakıp ayağa kalktı. Herkes bize dönmüştü. "Ne dedin duyamadım?" Diye tısladı.Sonra bende elimi sıraya sert bi şekilde vurup ayağa kalktım. Tam burnunun dibinde durdum ve
Nazlı: sen daha ilk günden çok kaşınıyosun ama zararı yok kuduz aşın gelene kadar itinayla kaşırım dedim
İpek( yeni kız): hadi ya bak şimdi daha çok kaşıntı bastı kaşısana bi
Nazlı: bana bak kızım belanı arama seni vary..
Hoca: HEY HEYY DİŞİ KEDİLER! İNDİRİN KUYRUKLARI DERSİMİ YETERİNCE BÖLDÜNÜZ! diye bağırınca herkes önüne dönmeye başladı. Sıraya oturması için elimle sırayı gösterdim. Eteklerinden tutup selam verdi ve sıraya doğru döndü. Saçına vurdum "pabucumun salağı" diye fısıldadım ama bişey diyemedi. Sırama oturdum. Savaş gergin gözüküyodu. Ders boyunca kalemini sallayıp durdu. Zil çalınca çantamı aldım çıktık.
Selin: kızım eline sağlıık ya efso ayar çektin
Özge: aynen ya göt gibi kaldı
Nazlı: kızı öldürsem doymam ya o kızda bişey var
Deniz: helal valla sista cinayete ortak olucam
Bensu: nasıl bakıyo öyle bizim çocuklara ya aç köpek
Özge: önüne kemiğini vermek lazım
Deniz: yalnız o gelen çocuk neydi öylee ya taşın vücut bulmuş hali
Selin: Nazlıya bakışlarını yakaladım
Bensu: bu çocukta da bi boklar var ama yakında çıkar kokusu
Nazlı: bilmiyorum ama aklımda var bişeyler
Deniz: hımm nazlı yılmaz is back diyosun sista doğru muyum?
Memnunca sırıtıp kafamı salladım. Kızlarda sırıtırken çocuklarda indiler. Herkes dağılırken
Savaş: hadi nazlı binsene güzelim
Nazlı: he yok ben taksiyle gidicem
Savaş: o nerden çıktı
Nazlı: çıktı biyerlerden savaş git hadi
Savaş: ben de gelicem demiştim
Nazlı: bu konuşmayı yalnız yapmam gerekiyor savaş
Savaş: emin misin
Nazlı: evet eminim
Önüme doğru adımladı ve " peki seni zorlamayacağım. Ama eve ben bırakıcam itiraz kabul etmiyorum. Bin şimdi şu arabaya" dedi ve kapımı açtı. Yol boyunca hiç konuşmadık.
(Multiyi açın)
Evin kapısının önünde cesaretimi toplamaya çalışıyodum. Tam kapıya vurucakken birisi benden önce davranıp kapıya vurdu. Ve ben kulağımın dibinde duyduğum nefesten dolayı yerimde rahatsızca kıpırdanmaya başlamıştım bile. Babam şuan tam arkamdaydı ve sinirli olduğunu nefes alış verişlerinden anlayabiliyordum.
Uraz bey: oo kızım sen evin yolunu bilir miydin?
Nazlı: bak bab..
Uraz bey: sus ve içeri geç! İçeride konuşucaz küçük hanım!!
İçeri geçtik. Annem de tedirgin duruyodu. Bana sarıldı ve " lütfen yükselme güzelim, baban çok sinirli gözüküyor" dedi. Dudağımı ısırıp kafamı salladım. Tahmin ettiğimden de zor geçicekti sanırım. Babam beni çalışma odasına çekti ve kapıyı çarptı. Annemi bile içeri almamıştı. Onu ilk kez bu kadar sinirli görüyordum. Masasına dayandı ve ayağıyla ritim tutmaya başladı.Sakin olmaya çalıştığı her halinden belliydi. Kasları belirginleşmişti. Göz göze geldiğimiz anda ışık hızıyla bakışlarımı kaçırdım. Sakin olmaya çalışır bir ses tonuyla
Uraz bey: seni dinliyorum
Nazlı: ne dememi bekliyosun baba
Uraz bey: bitirdin mi? Ah dur zahmet etme bitirmediğini biliyorum
Nazlı: bak bab..
Uraz bey: Sen ne yapmaya çalışıyosun nazlı! Ben sana ne dedim? bitir dedim!! Sen ne yaptığını sanıyorsun!!
Ellerimle oynamaya başladım ve içime kaçmış sesimi buldum ve
Nazlı: bitiremedim baba. Bak gerçekten denedim ama olmadı
Uraz bey: olmayan ne nazlı?! Ne olmuyo?! Aşık mı oldun sen!!
Nazlı: elimde olan bişey değildi biliyosun
Uraz bey: ne demek elimde olan bişey değildi nazlı!! Sen kime aşık olduğunu farkında mısın! Salak salak konuşma!
Nazlı: niye salak salak konuşmuş oluyorum ben! Sana ilk defa aşık oldum diyorum! Bi kere de beni anla ya bi kere!!
Uraz bey: bu zamana kadar bir dediğini iki etmedim ben senin! Neyden bahsediyorsun sen! Araba dedin en iyi arabayı getirttim, son model telefonun, kıyafet desen çoraplarına kadar herşey en iyi markalardan!!
Nazlı: siz busunuz işte! Hayatta senin parandan daha önemli şeyler de var baba! Biz en son ne zaman gerçek bir baba kız gibi vakit geçirdik! Hep iş hep iş! Ben bunları istemiyorum. Bunlar sahte! Ben daha gerçek şeyler istiyorum.
Uraz bey: gerçek olan şey savaş mı!
Nazlı: evet ! O senden daha gerçek! Ben ne zamandan beri birşeyler hissetmiyordum ya! Uzun bi aradan sonra ilk defa tekrar bişeyler hissediyorum ben!
Uraz bey: o çocuk senin beynini boyamış! Neler olduğunu farkında değilsin sen!
Nazlı:ben herşeyin farkındayım baba! Onun da bana nasıl yaklaştığını farkındayım!
Uraz bey: Yanlış konuşuyosun nazlı! Yanılıcaksın kızım! Sen o çocuğun nasıl biri olduğunu bilmiyosun!! Ve gördüğüm kadarıyla umrunda da değil!! Zaten ne umrunda ki senin!!
Nazlı: Yanlış veya doğru konuşuyorum. Yanlışsa benim yanlışım. Artık bazı şeylerin kararlarını kendim alabilirim? Asıl sen bilmiyosun onun nasıl biri olduğunu! Karışma artık bana ya rahat bırakın artık beni!!
Uraz bey: Ben seni zaten yeterince rahat bırakmışım! Kendine gel karşında Baban var senin!
Nazlı: ne baba ama..
Uraz bey: Peki küçük hanım. O zaman söyle bakalım o çocuğu ne kadar iyi tanıyosun? Kim olduğu konusunda bir fikrin var mı? Senin umrunda olan ne var kızım?
Nazlı: Tek umrumda olan bana nasıl davrandığı, nasıl hissettirdiğiydi. kim olduğunu ise yaşayıp göreceğim ba ba.
Uraz: Madem öyle diyosun..
Nazlı: öyle dedim ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Tam çıkacağım sırada
Uraz bey: o kapıdan çıkarsan elinin altındaki herşeyi kaybedersin kızım!!
Nazlı: anlayamadım?
Uraz bey: altındaki araba, cebindeki para sen düşün sahip olduğun herşey.. Ve bişey daha bu evde de kalamazsın.. Imm sanırım varoş bir mahallede kalan bir kızla savaş ın da işi olmaz hım?
Ne yani beni parasızlıkla mı tehtid ediyordu. Varoş bir mahallede kalacak kadar düşürmeyi planlıyordu yani. Savaş ne yapardı? Beni bırakır mıydı? Herşey soyadım için miydi?Uraz bey: kararını sen ver şimdi. Ya burda kalıp savaşın ipini çekersin ya daa o kapıdan çıkıp kendi ipini çekersin kızım.
*BÖLÜM SONU*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"SADECE SEN"
Teen Fiction{ASKIDA} -Benden ne istiyosun? - Seni ....... -Ben karanlık bi adamım Nazlı.. Bir uçurumun kenarındayım ve seni de sürükleyemem üzgünüm.. -Senin kenarında durduğun uçurum varya.. Heh ben o uçurumdan sırf senin elini tutabilmek için gözleri kapalı...