- KAYRA -
Dallas adamın sesini duyduktan sonra kanatlarını hafifçe açmaya başladı. Hızlı nefes alıp veren ve sesi hayatım boyunca duyduğum en sert tona sahip olan adam tamamen dibimizdeydi. Dallas kanatlarını tamamen açtığında belki de burun buruna bile gelebilirdim. "Dallas," diye fısıldadım sadece onun duymasını umarak. Ben kanatlarının içinde tamamen gizlenmiş ve hiç bir şey göremez haldeydim. O ise gözleriyle tam karşısında ki şeye donuk ifadeyle bakıyordu. Parmaklarımı aralanan kanatlarına hafifçe dokundurdum. Herhangi bir tepki vermesini bekliyordum ama o, karşısında onu donduran şeye bakmaya devam ediyordu. "Dallas, kanatlarını açar mısın?" dedim ses tonumu biraz daha yükselterek. Yine bir cevap gelmedi. Ellerimi gergince kanatlarına yerleştirdim ve sertçe ileri doğru ittirdim.
Bir kaç saniye karanlıktan başka hiç bir şey göremedim. Çünkü çamurlu toprağa doğru yüzüstü düşmüştüm. Kalkmaya çalıştım ama yine hiç bir göremeden bir ağırlık sırtıma çöktü ve beni yere yapıştırdı.
"Benim kurallarım," dedi yine aynı ses. Üzerime baskıyı o uyguluyorsa eğer Dallas'ın buna nasıl izin verdiğini düşünmeden edemiyordum. Adam resmen kalkmamam için zor kullanıyordu! Bir şey görebilmek umuduyla yüzümü çamurdan biraz uzaklaştırıp yana doğru çevirmeyi denedim ama yukarıda ki kişi hiç bir koşulda bir şey görmeme izin vermiyordu. Ayağını tam göz hizama koydu ve görüş alanımı çamurlu, ıslak ayakkabısıyla kapattı.
"Dallas!" diye bağırdım sesimin çıktığı kadarıyla. Baskı boğazıma doğru yaklaşıyordu ve nefes almamı engelliyordu. Sırtımda ki ağırlık boynuma geldiğinde artık hiç bir şekilde nefes alamıyordum. Parça parça aldığım hava boğazımda düğümlenmişti. Sadece hava da değil hayal kırıklıklarım da ki kör düğüm olmuştu. Onun ağırlığı boynumda ki baskıdan daha kötüydü. Dallas hiç bir şey söylemedi. Beni kurtarmak için hareket dahi etmedi. Sadece orada öyle dikilip benim hala göremediğim şeye bakıyordu. Bacaklarımda hafifçe karıncalanma başlamıştı. Saniyeler sonra belki de şuurumu bile kaybedecektim. Boşta kalan elimi Dallas'a yardım et demek için oynatmaya başladım. Ama o yine bana hiç bir şekilde cevap vermedi. Belki de sessizce terk edip gitmişti beni. Hayatını, ailesini riske atmak istemedi. Sonuçta bunlar beni istiyorlardı. Beni almak için önüne gelen herkesi yıkıp geçmişlerdi. Dallas'a asla güvenmemeliydim. Bu işi kendi başıma halletmeliydim. O Ransom'u tedavi ederken ben de dışarı çıkıp Buradayım! diye bağırmalıydım. İşte o zaman böyle düğümlenmezdim. Bu davranışı görmemiş olur, hala ona güvenip sevmeye devam edebilirdim. "Dallas," dedim son nefesimi verdiğimde. Bilincimi kaybetmeden hemen önce zihnimde Dallas'ın sesini duymuştum.
"Kayra, taş," ve sonra gözüme inen siyah perdeyle bütünleştim...
- DALLAS -
Babam. Göz rengi, fiziksel görünüşü bir de ses tonu farklıydı sadece. Belki de ben görmeyeli kilo vermişti. Burada ki ışıktan dolayı da daha bir açık görünüyordu göz rengi. Belki de hastalanmıştı o yüzden böyle sert çıkıyordu sesi. Ama geri kalan her şeyiyle babam tam karşımda duruyordu. Gözlerinin yanında ki çukurlar, alnında ki kırışıklıklar. Biraz daha mı yaşlanmıştı yoksa. Büyülü şehirden çıkınca buradaki ortama ayak uydurmuştu sanırım. Geride bıraktığı zamanı birden almıştı o da bizim gibi. O yüzden böyle yaşlıydı.
Yoksa o benim babamdı.
Kayra kanatlarımın arasında kıpırdanmaya başladı. O daha görmemişti bizim karşımızda dikilen kişiyi. Bir kaç adım uzağımızdaydı. Ama gölgesi öyle uzundu ki kanatlarımdan içeriye sızan görüntüsü sanki yanı başımızdaymış gibi görünmesine sebep oluyordu. "Dallas!" diye yeniden fısıldadı Kayra. Konuşamıyordum, ona doğru bakamıyordum bile. Sonra sertçe kanatlarımı ittirdi. Fazla hızlı davrandığı için yere düşmüştü. Babam ayağını kaldırdı ve Kayra'nın sırtına basıp kalkmasını engelledi. O an içim bin bir parçaya bölündü sanki. Kayraya doğru bir adım attım. Bir şey olması gerekiyorsa bana olmalıydı. Canı yanan ben olmalıydım. Babam eliyle dur işareti yaptı. Ben yine bir atak yaptığım anda ayağına daha fazla kuvvet uyguladı. Kayra'nın sessizce acısından inleyişini duyabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADYA (ASKIDA)
VampireÖlüm gibi sessiz, ceset gibi soğuk sokaklar. Taşları kanla boyalı yollar, son nefeste verilen çığlık gibi amaçsız, umutsuz bekleyişler. Huzurun olmadığı, inancın köreldiği bir şehir. Kin ve nefretle doğan tecavüz kurbanı bebekler. Yalanlara aşık kad...