3.BÖLÜM-TESADÜF

347 31 41
                                    

Halil her zaman gittiği cafe'de yemeğini bitirirken suyundan içip arkadaşının aramasını cevapladı.

"Efendim? "

"Naber Halil ne yapıyorsun?"

"Daha yeni yemek yedim. Sen ne yapıyorsun? "

Telefonla konuşan Halil bir yandan'da hesabı ödüyordu.

" Ne yapabilirim sence ben boş insan değilim senin aksine"

Halil gülerek kafasını iki yana salladı.

"Sen öyle sanmaya devam et"

"Ne yani sen çalışıyor musun? Aman allahım!! Kıyamet mi kopacak? "

" Zırvalamayı kes Furkan konuya gel"

Sinirle konuşan Halil  herkesin kendi hakkında böyle konuşmalarına sinir olmaya başlamıştı.

"Tamam tamam kızma dostum.  Akşam bara gidiyoruz geliyor musun? "

Halil'in keyfi yerine gelirken sırıtarak cevap verdi.

"Tabi ki!  Bensiz parti olmaz."

Halil gülerek karşı kaldırıma geçerken yolun kenarında adamın biri, kızın omuzundan tutmuş sarsıyor, kız ise adamı uzaklaştırmaya çalışıyordu. Kaşlarını çatıp dikkatle onları izlerken kızın saçları sallandığı için yüzü görünmüyordu.

Kızın ayıcıklı pijamalarına ve çıplak ayaklarına bakıp kaşlarını kaldırdı.  Sokağın ortasında kız arkadaşına böyle kaba davrananlar'dan nefret ederdi . 'Madem  kavga ediyorsun ne sokağın ortasında kızı rencide ediyorsun' Halil tam umursamayıp gidecekken tanıdık suratı görmesiyle dondu kaldı.

"Aloooo! Halil duyuyor musun?"

Telefonda bağıran arkadaşıyla kendine gelirken şartelleri çoktan atmıştı.

"Furkan ben seni sonra ararım kapatıyorum şimdi. "

Arkadaşının cevabını beklemeden kapatırken, Hicran'a bağıran adamın ağzını,  burnunu kırmak istiyordu. 'Hicran'ın bu adamla ne gibi bir ilişkisi olabilir'ki'  diye düşününce daha çok sinirlenmişti.  Neden sinirlendiğini kendide anlamamıştı. Oysa'ki umrumda olmaması gerekiyordu sonuçta onu herşeyden  koruya bilecek babası vardı. Gerçi oda ortalarda görünmüyordu.  Bu kafasını daha çok karıştırırken sinirle kaşlarını çattı. Onun hasta olduğunu bildiği için ve onu koruyan babasının yanında olmamasını bile, bile arkasını dönüp gitmeye vicdanı izin vermiyordu.  Şuan'ki hali korkak, korunmaya muhtaç küçük kız çocuğuna o kadar çok benziyordu' ki, Halil'in yüreği sızlarken çoktan Hicran'ı korumak için yanlarına gitti.

Hicran karşıya geçmek isterken araba birden korna çalıp tam dibinde durduğunda, çok korkmuş ve olduğu yerden kımıldayamamıştı. İçinden genç adam çıkıp ona bağırıp aşağılayınca korkuyla gözlerini kapatmış ve adamı dinlemişti. Hicran omuzunda hissettiği ellerle sarsılmaya başlarken, ağlayarak ellerini kaldırmış adamı kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Etrafına insanlar toplanmaya başlamıştı bile.

"Sen gerizekalı mısın?  Ne boka önüme çıkıyorsun? Başımı belaya mı sokacaksın?  Şu haline bak! Bilerek atladın önüme dimi? Sırf para koparmak için! "

Adamın laflarıyla yaşlı kadın olaya müdahale edecekken Halil ondan önce davranmıştı.

Halil bu lafları duyduktan sonra adamın boğazına yapışıp arabasının  kaportasına yapıştırdı.

"Ulan seni varya gebertirim. "

Sert yumruğunu adamın suratına geçirirken Hicran'ın hala titreyen bedeni ve korkulu gözlerle kendisini izlediğini gördü. Hicran'ın daha çok korumasını istemediği için adama yaklaşıp sinirle konuştu.

SİL BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin