17.BÖLÜM - HER ZAMAN

96 14 26
                                    


MERHABA KUZULARIM ÇOK GEÇ GELDİM FARKINDAYIM ÖZÜR DİLİYORUM. BU BÖLÜMÜ SAHURA KADAR BİTİRMEYE ÇALIŞTIM VE  BİTİRDİM ÇOK ŞÜKÜR.😀😀😀  HATALARIM VARSA AFOLA FAZLA UZATMAYACAĞIM ÇÜNKÜ DİĞER BÖLÜMÜ YAZACAĞIM O YÜZDEN BEN KAÇAR HEPİNİZİ ÖPTÜM 😘😘😘

İYİ OKUMALAR

********************

Halil kafasını cama yaslamış abisini izlerken, yanına hızlı adımlarla gelen Furkan'ı görmemişti. Furkan akşam saatlerinde Halil'i defalarca aramış ama ulaşamamıştı. Oda Elif'i arayıp Halil'in nerede olduğunu sorduğunda olanları öğrenince soluğu hastanede almıştı.

"Kardeşim! "

Halil Furkan'ın sesini duyduğunda yorgun bedenini ve ağlamaktan kızarmış gözlerini arkadaşına çevirdi. Furkan arkadaşının halini gördüğünde dayanamayarak Halil'e sıkı sıkı sarıldı. Halil Furkan'ın kendisine sarılmasıyla gözünden düşen bir kaç damlaya engel olmamıştı.

Furkan geri çekilerek camın arkasında makinelere bağlı bir şekilde yatan Hakan'ı görünce dudaklarını ısırdı. Gözleri yanında duran Halil'e kaydığında onunda abisine baktığını gördü.

"Durumu nasılmış? "

" Kafa travması geçiriyormuş, ne zaman uyanacağını yada... uyanacak mı bilmiyoruz. "

Furkan kaşlarını çatarak Halil'in omuzuna kolunu atarak kendine çekti.

" Senin abin güçlü biri. "

" Güçlü. "

" Kolay kolay pes edenlerden değil. "

" Değil. "

" O yüzden kendini topla kardeşim senin güçlü olman lazım 'ki aileni ayakta tutabilesin. "

" Ben abim kadar güçlü değilim' ki. Benim ayakta durmamın sebebi, tek dayanağım abim...... Abim olmadığı zaman ben ayakta duramam'ki! "

" Ama durmalısın! Abinin sana, desteğine ve duana ihtiyacı var o yüzden ayakta durmak zorundasın! "

Halil derin nefes alarak gözlerini kapatırken Furkan'ın doğru söylediğini biliyordu. Biran önce kendisini toplamalıydı.

" Ben lavaboya gideceğim elimi yüzümü yıkayıp kendime geleyim. "

Furkan arkadaşının omzunu sıkarak gülümsedi. Halil hızlı adımlarla lavaboya girip aynanın karşısına geçtiğinde gördüğü manzarayla yüzünü buruşturdu.
Gözleri ağlamaktan şişip kızarmış, yüzü çökmüş ve rengi kaçmıştı. Bir gündür  ölü gibi ortada dolaşıyordu. Lavaboda elini yüzünü yıkarken daha yeni gözlerini açmış olan Nazlı olanlar hafızasına dolunca Hakan'ın yanına gitmek için kıyameti koparmıştı.

En sonunda babası kızının yakarışlarına dayanamayarak koluna girip Hakan'ın yanına getirmişti. Tahmin etmişti kızın son zamanki hallerinden birine gönlünü kaptırdığını ama hoşlandığı kişin patronu çıkacağını hiç tahmin etmemişti.

Nazlı yoğum bakımda yatan sevdiği adamın solgun yüze bakarken yüreği parçalanıyordu. Kendisi yüzünden şuan orada yatıyor acı çekiyordu. Ellerini ve yüzünü cama yaslayıp içeride yatan sevdiği adamı ağlayarak izlemeye başlarken fısıldıyordu.

"Lütfen aç gözlerini sevgilim! Bak ben buradayım Nazlın burada sen neden hala oradasın? Kıyma ikimize yarim kıyma aç o bakmaya doyamadığım yeşil gözlerini aç lütfen! "

Zehra Hanım Nazlı'ın fısıltılarını duyduğunda içinde hüzünle karışık sevinç vardı. Sürekli oğluna evlen evlen diyip başına kalkardı. Şimdi oğlu aşık olmuştu ama içeride ölümle savaşıyordu.

SİL BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin