Sabah olduğunda kurduğum alarmla uyanmış ve uykunun güvenli kollarından ayrılmak zorunda kalmıştım... Herkese mutlaka olmuş olan bir durumdu bu, ağlayarak ya da iç karartıcı düşüncelerle de olsa gece uykuya daldığınızda tüm sorunlarınızı unuturdunuz ama sabah olup da uyandığınızda tüm her şeyi hatırlayıp saniyeler içinde eski ruh halinize dönersiniz.
Gözlerimi açtığında ise ailemin evinde olduğumu hatırlamıştım. Bu da demek oluyor ki toparlanmam gerekiyordu yoksa neden üzgün olduğum ile ilgili yalan söylemek zorunda kalacaktım ki yalan söyleme konusunda pek beceriksizdim, özellikle de annesime karşı.
Taşındığım zaman tüm eşyalarımı yanında götürmediğim için burada kaldığım zamanlarda kıyafet konusunda sıkıntı çekmiyordum. Banyodaki işlerimi hallettikten sonra dolabımda kalan kıyafetlerden giyecek bir şeyler ayarlamıştım.
Kız kardeşim odama hızlıca bir giriş yapmadan saniyeler önce üstümü giyebilmiştim.
"Ablaa, hadi bak annem gülücükler saçarak kahvaltıya bekliyor seni." diye beni çekiştirerek aşağıya indirmişti.
Berfin hep böyleydi, annemin de ben kalmaya geldiğim için ne kadar sevindiğini tahmin edebiliyordum. Her gelişimde çok uzaklardan dönüyormuşum gibi seviniyordu. Babam da ağırlığından ödün vermese de ben geldiğimde keyfinin yerine geldiğinihepimizle şakalaşmalarından anlayabiliyordum.
Hiç halim olmasa da onların morallerini de bozamazdım. Hem de yok yere... Arjin'in beni sevmemesi onların suçu değildi, Arjin'in de...Bunları düşünmeye başlayınca yine gözlerimde yaşlar biriktiğini hissediyordum. Gece ağlamak bana yetmemiş olmalıydı ama bunu daha fazla sürdüremezdim. Ellerimle yüzüme biraz yelledikten sonra yaşları geri göndermeyi başarmıştım.
"E Lavin'im, güzelim, kalacaksın değil mi biraz?" diye hevesle sormuştu annem. Ama ben hiç hazırlıksız burada bulmuştum kendimi. Şimdi okula bile eli boş gidecektim.
"Maalesef annem, akşam Arjin illa buraya bıraktı beni yoksa gelmek yoktu aklımda, okula bile bak nasıl gideceğim." diye boş ellerimi anneme göstererek aklımdakileri söylemiştim.
"Arjin de olmasa gelmeyeceksin yani, aslan oğlum iyi ki getirmiş!" derken babam bana söylediği kısmı sitemli, Arjin ile ilgili olanı ise gururla söylemişti. Ne ironikti. Aslında ironik falan da değildi, ben kendimi kandırıyordum. Hep ailelerimiz ikimizin de ailesi gibiydi. Ben kendi kendime gelin güvey olma hayalleri kurmuştum.
Biz bunları konuşurken Berfin okula yetişmek için çoktan çıkmıştı bile. Bende annemin yalvaran bakışlarına rağmen kalamayacağımı bin bir güçlükle anlattıktan sonra evden çıkabilmiştim. Arabam olmadığı için babam bana kıyamayarak metro durağına kadar beni bırakmayı teklif ettiğinde bunu geri çevirmeyerek iyi etmiştim çünkü o bırakmasa derse geç kalacak olmam kaçınılmazdı.
Okula ucu ucuna yetiştiğimde de aklım başımda değildi zaten. En son Arjin yüzünden böyle hülyalı depresyonlara daldığımda lisedeydim ve ona aşık olmaya başladığımın yeni farkına varıyordum. Şimdi ise koca kız olmuştum üzerinden kaç yıllar geçmişti ama karşılıksız aşkımın beni hiç terk etmediğini bugünkü halimden açıkça anlayabiliyordum.
Hiç odaklanamadan birbiri ardına girip çıktığım derslerin ardından son dersim için büyük amfiye doğru ilerliyordum, bütün gün canım bir şey yemek istemediği için yemeğe gitme teklifinde bulunan herkesten kaçmıştım... Şimdi ise açlıktan karnım ağrıyordu ama bunu görmezden gelmeyi başarabilirdim çünkü yemek yiyemeyeceğimi biliyordum.
Tam sırama yerleştiğim anda ise Sezen'in gülüşünü duymuştum. Başımın tatlı belası gelmişti işte. O da beni görür görmez konuştuğu konuyu bırakmış boynuma atlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liman Meyhanesi -askıda-
ChickLitBir gün evlenirsem isteyeceğim gelinliğin içinde iki ay sonra olacak düğün için provadaydı, hayır gelinlik pek sorun değildi de yıllardır aşık olduğum adamla evlenecek olmasına nasıl tepki vermeliydim bilemiyordum o zamanlar. Bu sebeple görümce rol...