Sıradan kafamı kaldırıp etrafta göz gezdirdim. Tek başıma sınıfta yatıyordum. İyi de millet nerede ? Gözlerimi ovuşturup sıradan ayağı kalktım. En son ders dinliyordum. Nasıl uyumuştum ben ? Uykumda yoktu ki ! Genisçe esneyip sınıf kapısına ilerledim. Koridor karanlıktı. Akşam mı olmuştu yani ? Sersemce tekrar sıraya döndüm. Akşam akşam niye uyaniyorsam ? Avuçlarımla yüzümü kapatıp sıraya tekrar yattım. Soğuk sıranın kulağıma temaz etmesiyle hızlıca tekrar kalktım. Ben ? Ben okulda mıydım ? Lan bu...bu benim en kötü kabusumdan da kötüydü! Yanımdaki çantamı toparlayıp omzuma taktım. Beni burada mı unutmuşlardı ? Allah aşkına alışveriş merkezi mi burası da unutuyorsunuz ? Yani tamam uyumus olabilirim de bir dürtün, uyandırın. Ne bilim işte! Sinirle çantamdan telefonumu aradım ama yoktu! Ah nerede bu cihaz ? Derin bir mefes alıp düşünmeye başladım. Nerede olabilir ? En son ders dinlemistim. Sonrasıni hatırlamıyorum. Ah niye hatırlamıyorum! Avcumun içiyle alnıma vurdum. Delilik! Koşarak okul çıkış kapısına ilerledim. Nefes nefese geldiğim kapıya hunharca vurup bağırdım. Ama nafile! Kimsecikler yoktu ! Ya bu ne saçmalık ? Lan kaç kişi okulda unutulur ? İlksin Damla.. Farkettim iç ses. Büyük kapının yanındaki duvara yaslanıp olduğum yerden aşağı doğru kaydım. Resmen okulda unutulmuştum. Ben şimdi geceyi burada mı geçirecektim ? Sinirle yere vurdum. Bu resmen...resmen haksızlıktı! Yani niye ben ?! Kafamı geldiğim koridora çevirip uzun baktım. Zemine tok ses bırakan ayakkabı sesiyle olduğum yerden ayağı kalktım. Kimdi bu şimdi ? Kocaman olmuş gözlerimle koridorda yürümeye devam ettim. Korkuyor muydum ? Biraz. Sesin geldiği yöne doğru gidecek miydim ? Evet. Delisin. Ah kimin iç sesiyim. İç sesimi duymamla adımlarımı hızlandırdım. Kesinlikle deliydim. Bunu bende farkkettim. Sessin sahibi bana doğru yaklaşıyordu. Kimdi bu Allah aşkına ? Saçlarımı geriye atıp gecenin ışığıyla aydınlanan koridorda adımlarımı hızlandırdım. Bu kimse beni buradan kurtarabilirdi. Köşeye gelir gelmez merdivenlere ilerledim. Uzun gölge beni korkutsada üçer beşer çıktığım merdivenlerin başında durdum. Gölgenin sahibi lavobodaydı.
"Siktiğimin telefonu !"
Duyduğum iğrenç küfürle yüzümü buruşturup lavobonun kapısına ilerdim. Ama aynı hızla duvarla buluşmam bir olmuştu.
"Sen kimsin ?"
"Aaa.a..a..a."
Ağzımı kapatanın yüzü, ay ışığında uzunluğuyla dikkat çeken kirpikleri ve kahverengi tonuyla kendine çeken Boğaçtı. Sigara ve naneli kokusu burnuma temas ederken elini ısırdım.
"Ah! Ne bok yediğini sanıyorsun ?"
Gözlerimi devirip onu iteledim.
"1 bana bu kadar yaklaşman yasak! 2 sustuğuma göre elini ağzımdan çekebilirsin ! Son olarak 3 sakın bir daha yanımda küfür et-me !"
Son kelimeyi bastırarak söylememin nedeni kızdığımı belirtmemdi. Pencereden vuran ay ışığın etrafı aydınlatsada birbirimizi tam olarak göremiyorduk!
"Bana bak bücür! Bana kural koyamasın! Ve laflarıma karışamazsın! Zaten siktiğimin telefonunun bataryasını almışlar! "
"Ya küfür etme! Bir dakika ne dedin sen ? Telefonunun bataryasımı yok! Nasıl? Hem sen neden buradasin ? Nasıl girdin içeri ? "
Gözlerini devirip geldiğim merdivenlere ilerledi. Nereye gidiyordu ?
"Beklese! Hem kapı kilitli! Ve sen neden buradasın?"
Umursamayıp geldiğim karanlık koridora saptı. Ah niye peşinden gidiyorsam! Gözlerimi devirip yanına kadar koştum. Tam yanında onun adımlarına ayak uydurmak için büyük adımlar atıyordum. Bacağım ayrıldı yav!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ
Novela JuvenilGözlerimi silip rehberdeki ilk ismi aradım. Bana güven veren, aramızda her ne kadar dıştan belli olmasada koca bir kan bağı olan kişiyi, kuzenimi... "Alo?" Konuşamıyordum. Içimden seslenmek gelsede ağzımdan sadece hıçgırık sesi geliyordu. Telefonun...