Aylinini kafası fena halde atena ya takılmıştı. Fazla gösterişliydi. Belliki altından yapılmış yada altın suyuna batırılmıştı, iyi bir parçaydı. Aslında barışı simgeliyordu romada. Asiller takıyordu. Yıllar önce Moskovada Puşkin Müzesinde görmüştü bu değerli şeyi. İkinci kez böyle sevimsiz bir olayın içerisinde göreceği aklına nereden gelirdi. Aylin öncelikle arşivleri taraması için Emreyi görevlendirmişti. Kendisi de sosyal medyadan arayacaktı geçmiş cinayetleri . Aylin arabasına binerken olayın gerçekleştiği göle nazır eve şöyle bir baktı ev fena değil hani dedi sessizce. Şehir merkezine takriben 35-40 km lik bir yol vardı. Gölden uzaklaştıkça orman içerisine doğru yol alıyordu araba Aylinin içerisinde tuhaf bir duygu hakim olmaya başlamıştı yol çok yoğun olmamakla birlikte bir kaç araba aynı güzergahta ilerliyordu ama bir tanesi sanki Aylini takip ediyordu. Bazen müşkülpesent ola biliyordu. Aslında bugün yorucu bir gündü şu an en çok istediği bir an önce evine gidip ayaklarını uzatıp bir kahve içmek ti. Bu arada Emre hemen aldığı vazifeyi yerine getirmek için merkeze gitmişti, arşivde ki memur o sırada mesaisini bitirmek üzere hazırlıklarını yapıyordu. Emreyi görünce hafif kaşları çatıldı pek memnun olmuşa benzemiyordu görmemiş gibi davrandı ancak Emre duracak gibi değildi. Nede olsa epeydir tanışıyorlardı. Abilerin abisine en sevdiği kahve hemde bol sütlü afiyet olsun abime diyerek tam yağcılarda inilecek durumu yaratarak arşive girme iznini koparmıştı. Arşiv hafif nem kokuyordu nereden başlasam diyerek düşünürken eldeki veriler doğrultusunda gitmek en doğrusu diyerek düsündü. Öncelikli maktul erkekti, sırtından darbe almıştı tırnaklarının arasında deri ve kan izleri vardı. Ortada bir atena vardı, kadınlar taç gibi kullan abilirdi, ayrıca değerli bir metalden yapılmıştı. Acaba kadın katillere mi bakmalıydı. Kadın , kesici alet kullanan biraz varlıklı ola bilir di yavaş yavaş bir yol çiziyordu.