" Tüm zamanların en güçlü iki savaşçısı zaman ve sabırdır "
Fırtına Çağı
5. Sürüngen Devri
-Yeni çağın başlangıcı beklenmedik bir şekilde başlamamıştı.Slaixlerin ormanda göründüklerine dair dedikodular vardı. Büyük göçebe fethi sırasında ejderha kral öldürülmüş, tüm yeşil kıta göçebelerin akınlarıyla yerle bir olmuştu. Göçebeler daha önce hiç olmadıkları kadar güçlüydü. Sivri kulaklı vahşi Raegish lordları kendi kalelerini bile savunmakta zorlanıyor , kendi halklarından başkasını umursamayan Mamven lordları ise dağların içinde saklanıyorlardı. Göçebe lordunun Diyar boyunca kendinden daha büyük bir güç kalmamıştı. Kimileri bu Göçebe lordunun aslında Kral josse'nin torunlarından biri olduğunu söylüyordu.
Tüm yeşil kıtanın tarihi boyunca ilk kez kış gelmişti. Tarihte bununla ilgili neredeyse hiç kayıt bulunmamaktaydı. Fakat kış bittiğinde göçebeler güçlerini büyük bir miktarda kaybetmişlerdi. En yaşlı lordlar bile hayatlarında hiç o kadar cesedi bir arada görmemişlerdi. Ayrıca bazı cesetler daha önce gördükleri hiçbir zeki yaratığa ya da hayvana benzemiyorlardı. Yine de göçebelerin akınları devam ediyordu ve oldukça güçlüydü. bazı savaşları kazanıp kendilerini toparlayabilmiş olsalar da göçebeler yeşil diyarda yaşayan lordların yenemeyeceği kadar güçlüydü. Tabi bu zayıflığı fırsat bilen bir tür dışında ;
Yılana benzeyen derileri, keskin sürüngen gözlerini yeşil diyara dikmiş olan Kloid birliği, geldikleri anda bir gece bile beklemeden göçebelere mavi çelikten yapılmış bir balyoz gibi vurmaya başladılar. vurdukları her darbe ile göçebeler ağır yaralar alıyordu. Taki kaybedecekleri ilk savaşa doğru at sürene kadar. Kloid birliği kaybettikleri ilk savaşta en ünlü iki komutanlarını atlarıyla birlikte gömdüler. Göçebeler karşılık vermeye başladığı anda kloidler savaşı kaybedebileceklerini anladılar. Bu yüzden yeşil diyarın yerel lordlarından yardım istediler. Raegishler tereddüt bile etmeden göçebelere karşı kloidlere katılmaya başladı. Mamven lordları ise katılmaya pek meraklı değillerdi. Raegish ve kloid güçleri göçebe güçlerini nehir diyarından güneye kadar geri çekmeyi başarmıştı. Son göçebe klansarlarının işini bitiren ise Mamven kılıçları oldu. Dedikodulara göre mamvenlerin en çok sözü geçen lordunun kızı göğsünde bir göçebe baltası ile bulunmuştu. Mamvenlerin savaşa katılmasının nedeninin bu olduğu düşünülüyordu. Buna rağmen mamven kayıtlarında göçebeler mamven dağlarına resmi olarak hiç saldırmamışlardı. Mamvenler son darbeyi vurduklarında büyük göçebe fethi de son buldu. Geriye kalan göçebeler ise diyara yayılarak gözden ve diğer türlerin keskin kılıçlarından uzak durmaya çalıştılar.
Büyük bir güç diyardan eksildiğinde oluşan boşluğu diyarı doldurma görevi yeni kurulmuş ittifağa kalmıştı. ittifak arasında uzun süren çatışmalara ve anlaşmazlıklara rağmen şu anki sınırların temelleri hazırlandı. Yeşil diyar, en sonunda temizlendi. Fakat zamanında elde ettikleri zaferler, göçebelere olan bakış açısını gelecek tüm çağlarda değiştirecekti.
6. Zümrüt Devri
- Zümrüt çağı, slaixlerin yine ortaya çıktıklarını söyleyen dedikoduları ile başladı. nesillerdir görülmeyen bu canlılar artık efsaneleşmişti. Fakat bu sefer dedikoduların arkası boş değildi. Yetim ormanının yakınında bir çok kez kaçırma olayları olmuştu. Kaçırılan kişilerde ırk, yaş ya da cinsiyet farkı yoktu. Çoğu zaman oduncular, bazen ise meraklı maceracılar ve çocuklar kayboluyordu. Kimsesiz ormanın yakınındaki yerleşimlerde kalanlar bazı geceler rüzgar olmadığı halde dalları sallanan küçük ağaçlar duyuyorlardı. Fakat onları korkutan aynı tür gecelerde çıkan, bir süvari birliği yanlarından geçermiş gibi çıkan korkutucu ayak sesleri oluyordu. Sabahları ise ağaçların yer değiştirmiş olduğunu söylüyorlardı. Sınırları oldukça yakın olduğu için kloid birliği bu konu ile yakından ilgilenmeye karar verdi.
Bu sırada diyara yeni gelen bir türün yankıları duyulmaktaydı. Raegish sınırlarında görünen bu tür, taştan yapılmış, kristalimsi yaratıklardı. Birbirleri arasında çeşitli farklılıklar görünüyordu. Liderleri taştan oyulmuş bir figüre benziyordu. Yüzüne bakıldığında pürüssüzlük, mavi, donuk gözlerindeki canlılık, güzel bir kadını andırıyordu. Fakat benzerlik burada bitiyordu. Diyar halkı bu yaratıklara Thornum adını verdiler. Saldırıları ihtimaline karşı hazırlandılar. Ama Bekledikleri o saldırı hiç gerçekleşmedi. Thornumlar uzun bir süre boyunca diyar sınırından içeri hiç girmediler. İttifak en sonunda onlar ile iletişime geçtiler. Thornumlar ile anlaşmaya varıldı. Bu yaratıkların tek amacı diyarda bol bulunan mavi elmas kristalini toplamaktı. Bu elmas hayat enerjisi kullanan büyücüler dışında hiçbir işe yaramıyordu. Karşılığında ise Kış geldiğinde Thornumlar tüm diyarı dışarıya karşı koruyacaktı. Birkaç mevsim boyunca bunu korudular. Fakat bir yaz mevsimi sırasında kimsesiz ormana girdiklerinde işler değişti.
Köylülerin anlattıklarına göre Kristal Thronumlar kimsesiz ormana girdiklerinde ağaçlar huzursuzlaşmıştı. Bir süre sonrada görebildikleri tüm orman sanki korkunç bir fırtına varmış gibi sallanmaya başlamışlardı. İçeri neredeyse beş düzine Thornum girmiş, fakat iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar thornum dışarı çıkmıştı. Slaixler ile thornumlar arasındaki savaş ilk o zaman başlamıştı. Zümrütler ile kökler olarak anılan bu çarpışma iki ölümsüz varlık arasında gerçekleşecek ve nesiller boyunca sürecekti. Thornumların kullandığı askerlerin büyük bir değerleri yoktu. Bir elmas kristali ile iki düzine asker yapılabilirdi. Slaixler ise bilinçlerini taşıyarak yeni bir bedenin içine girebiliyor, çok kısa sürede savaşa hazır hale gelebiliyordu. Savaşın bir sonu gelecek gibi değildi. Savaşın gerçek sebebini ise o zamanlar için pek bilen yoktu. Buna rağmen ittifak araya girerek savaşı engellemek istemişti. İttifak başta thornumların tarafını tuttu. Fakat ordularını kendi sınırlarını bile tehdit etmeyen bu savaş için harcayamazdı. Sınırda olsa bile iki tarafta birbirleri dışında başka ölen olmamasına şaşılacak kadar çok dikkat ediyordu. Nesillerdir diğer ırklardan sadece birkaç kişi ölmüştü. Onlar da savaşın direkt sebeplerinden çok dolaylı yollardan, birkaçı ise kazayla öldürülmüştü. Slaixler herhangi bir iletişim yolunu kabul etmiyorlardı. Başlarda gelen diplomatları kovalıyor, askerleri ise bayıltarak ormanın dışına bırakıyordu. Eğer bir düzineden fazla kişi var ise tamamen görmezden geliyorlardı. İttifağa tuhaf gelen bir şekilde pek sınır koruma kavramları yoktu. Sanki sınırları sadece çok vahşi hayvanlar ve kendilerine direkt olarak zarar vermek isteyenler için geçerliydi. Başarısız olan ittifak ikinci yol olarak slaixlerin tarafını tutmuş, thornumlar ile konuşmak istemişlerdi. Fakat Thornumlar da pek barış yanlısı gibi durmuyorlardı. ittifak ile anlaşmalara katılıyor, barış ve savaşmamayı kabul ediyorlardı. Fakat ne olursa olsun yine de kimsesiz ormana silahsız olarak gidiyor ve tekrar savaşıyorlardı. Ortak dili anlıyor ve konuşuyor, buna rağmen sanki Ortak dil onların dillerine göre basit kalıyordu. Barış ve yasaklama konseptleri ittifağınkinden çok farklı olmalıydı. İttifak umutsuz mücadelelerine bir süre daha devam ettikten sonra başarısızlıktan ders alarak taktik değiştirdiler. Thornumlar ile bir kez daha anlaşma yaparak onları yeşil kıtanın kalbine, göçebe sınırlarının çok yakınına yerleştirdiler. Fikre göre thornumlar göçebeler ile kavga edebilirdi. Ama göçebeler yeşil diyar boyunca pek istenmeyen, ama karşılık vermesinden korkulan bir toplumdu. Aralarında çıkacak bir savaşta göçebelerin bu ölümsüz topluma karşı kaybetmeleri içten bile değildi. Ama aralarında beklenen savaş hiç olmadı. Göçebeler Thornumlar ile ticaret yapıyor ittifağın yapamadığı ilişkileri kuruyordu. Zümrüt çağının kalanı boyunca çeşitli sorunlar yaşansada pek büyük bir olay olmadı.
Göçebeler, thornumlarla olan iyi ilişkileri sayesinde onlar ile birlikte ittifağa katılma hakkı kazandılar. Ayrıca Slaixler ile de konuşabildikleri için Slaix temsilcisi, Thornum temsilcisi ve kendi temsilcileri olmak üzere üç göçebe konseye katılmayı başardı. Yeşil kıta, artık zayıf bir kıta olmayacaktı.
*** Normalde devamı basitçe tasarlanmış olsa da hiç bitirme fırsatım olmadı. Ne yazıkki bu hikaye burada bitiyor. ***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Müzesi
Short StoryZamanında tasarladığım fakat hiç hayata geçiremediğim, ya da sadece eğlence olsun diye hazırladığım çok kısa hikayeler ve dünyalar. Bölümler arasında belirgin bir sıra yoktur istediğiniz bölümden başlayıp okuyabilirsiniz. Eğer içlerinden bir tanesin...