İkinci bölümümüz bizi geçmişe götürüyor...
6 yıl önce...
Güneş bile bambaşka parlıyordu bugün, hava sıcak değildi fakat ışıl ışıldı yeni bir başlangıcın habercisi gibi ve sarıp sarmalıyordu Ankara'nın sakinlerini.
Aybars en yakın arkadaşı Halil ile paylaştığı küçük evinin balkonundan güneşle öpüşürken sıcaklığın tenini sarmasına izin veriyordu, yeni bir gün ve içini ısıtmaya başlayan bir aşk vardı. Bunun için okula uçarak gitmek istiyordu.
Kahvaltı zaten hak götüre dolap tam takır kuru bakırdı, kira ise kapıdaydı ve en acilinden caddeye gidip şarkı söylemeleri lazımdı, gerçi durumları şu an vahimdi ama parasızlıktan değil ah nenem burada olsan diye düşündü genç adam "Karadeniz dalgali, yali giderum yali, seni alan uşağa ne lazim dünya mali" derdin, ama olmuyor be nenem! diye hayıflandı.
-Kardeşim, diye arkasından seslenen Halil'e boş boş bakındı.
-Ay sonu geldi onu mu düşünüyorsun yoksa şu havacı kızı mı?
-Ay sonu kardeşim, kirayı ödememiz lazım bursları yedik.
-Ben kaçtım, diyerek uçarcasına çıktı evden genel olarak konuşmayı sevmezdi zaten, belki de sonunda gözleri ile anlaşabileceğini düşündüğü o mükemmel kadın karşısına çıktı, en azından o öyle düşünüyordu.
Aybars kampüse geldiğinde ilk iş olarak kızıl yabancının okuduğu binaya gitti ve sınıfına bakındı henüz gelmediğini görünce hayıflanarak kapıda beklemeye başladı, koridorda kendinden emin yürüyen kızıl saçlı kızı fark ettiğinde o yöne kitlendi ve baştan aşağıya onu süzdü. Etrafında kimse yok ve dünya kendi ekseninde dönüyor gibi davranıyordu ve bu duruşu Aybars'ı olduğundan daha çok etkiliyordu çünkü daha önce tanıdığı hiçbir kıza benzemiyordu. Hatta bu yüzden üzerine fazla düştüğünü bile düşündüğü oluyordu. Fıtratında sakinlik yoktu ama bu kızın karşısında mum gibi eridiğini hissediyordu.
Genç kız kapıda bekleyen adamı fark ettiğinde önce görmezden geldi ardından tanıdık sıcak bakışlarını adamın gözlerine gönderdi ardından yaklaşarak önünde durdu.
-Birine mi baktın laz oğli, dedi kendinden emin bir şekilde ve Aybars'ın ne diyeceğini beklemeye başladı.
Aybars, "Aradığım kızıl bir yabancı," dedi ve delercesine gözlerinin derinlerine indi.
-Doğru yerdesin, şimdi derdin ne onu söyle?
-Ben değil de nenem olsa "Aykiri yollarina da boylarina maşallah, bizim evde gelin yok da sen olursun inşallah." derdi, dedi bir çırpıda ve vereceği tepkiyi izlemeye başladı.
-Ne istediğini biliyorsun laz oğli fakat yanlış sulardasın boğulursun sonra uyarmadı deme.
-Karadenizliyim ben Kızıl fırtınam, öyle kolay kolay boğulmam, dedi ve kızın elindeki telefona uzandı kendi adını "laz oğli" diye yazıp telefonuna çağrı bıraktı ardından telefonu şaşkın gözlerle kendine bakan kıza verdi ve telefonunu cebinden çıkartıp "kızıl fırtınam" yazdı tekrar cebine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz Oğli
General FictionGenç adam yemin ediyordu, hemde bağıra çağıra; "Bir gün bu sabrım bitip tükenecek! Bir gün bu sessizIiğim sona erecek! İşte o gün geIdiğinde benim içimi yakan çok acı hesap verecek!" Genç kız ilkez korkuyu iliklerine kadar hissediyordu, çünkü gen...