Zühre...
Geri zekâlı!
Aptal!
Su katılmamış dana!
Bak sen, bedenimi alırmış pis manda!
Ben Zühre'ysem bana çattığına pişman olacaksın görgüsüz ayı!
Paran olmuş ama insanlığını kaybetmişsin!İçimden tane tane saydırırken kaldığımız otele yakın bir mağazadan kıyafet bakıyordum, iddialı bir şeyler bulmam lazımdı meydanı ona bırakmadığımı görmesi gerekiyordu, Dubai'deyiz ve benim doğru dürüst param yok ama cebimdeki son kuruşu harcayacak dahi olsam ona gücümü göstermek için bu güzelliği kendime yapacağım...
O kimdi ya kim? Gelip hayatımın ortasına ediyordu, kusura bakmasın hesap verecekti, ben Zühre'ysem eskisinden de beter olacaktı pislik herif.
Peki ya bedenimin bana ihaneti o ne olacak, ona çekilmem bunları görmezden gelebilecek miyim?
Onu en son terk ettiğim günü anımsadım...
Ankara kulesinin en tepesinde hem de. Benimkisi de pek akıllıca değildi, oradan aşağıya beni atmaması bir mucizeydi.
-Neden buraya geldik bebeğim, diyerek üzerime geldiğinde bir adım geriledim ve bu geri gidiş onun birer adım üzerime gelmesi ardından sırtımın duvara değmesiyle son buldu.
-Seninle konuşmak istiyorum, dediğimde yüzüme yaklaştı ve masum bir öpücüğü yanağıma bıraktı, ne kadar da duygusal ama hiç benim tarzım değil, adam dediğin meydan okur her dediğini yapmaz ama o bütün ipleri avucumun içine bırakıp istediğim yere sürmem için bana fırsat veriyordu.
-Ayrılmak istiyorum, dedim ve zor bir nefes aldım.
-Ne demek ayrılmak istiyorum?
-Ne duyduysan o, artık seni hayatımda istemiyorum.
-Seni bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.
-Üzgünüm sen istediklerimi veremiyorsun.
-Ne istiyorsun ki sen?
-Mesela alıştığım düzendeki gibi lüks restoranlar, iyi standartlar seninle gezerken ne giyeceğimi ne yiyeceğimi şaşırıyorum gittiğimiz yerler gece çıkarken giydiğim hiçbir kıyafete yakışmıyor, üstelik sokak çalgıcısısın böyle mi rahat bir gelecek sağlayacaksın bana?
-Zühre ne saçmalıyorsun sen?
-Yalan mı? Ailemin verdiği hayatı verebilir misin bana asla veremezsin ben de o düzen olmadan yaşayamam.
-Biraz sabredersen her şey çok güzel olacak söz veriyorum, kendi uçağımı yaptığımda bambaşka bir yerde olacağız ama bana böyle canımı yakacak cümleler söyleme bırakmam seni.
-Mecbur bırakacaksın, hayatımda başka biri var ve onunla daha iyi bir yaşam süreceğim artık benden uzak durursan iyi edersin, dediğimde hayal kırıklığına uğramış tüm hücreleri bedeniyle beraber birkaç adım uzaklaştı yanımdan.
-Yalan söylüyorsun.
-Söylemiyorum ve hatta bunu kanıtlayabilirim, dedim ve ona doğru birkaç küçük adım atıp yanından geçerek arkasındaki adama doğru yürümeye başladım ardından sıkıca sarıldım, bizi gördüğünü boş mekânda yankılanan ayak seslerinden anlayabiliyordum, sessizce gidişini de Ersin'in omzunun üzerinden izledim hâlen sarılmaya devam ederken o ise sessizce merdivenleri inip hiçbir şey demeden uzaklaştı.
Tam nasıl bu kadar çabuk pes ettiğini düşündüğüm esnada koşar adımlarla yukarıya geldiğini gördüm ilk önce bizi bir birimizden uzaklaştırdı daha sonra da sert yumruklarını Ersin'in üzerinde dans ettirmeye başladı, tüm hırsını alana kadar vurdu Ersin kendini korumak için tek bir hamlede bulunamamıştı üstelik, ağzı yüzü kanlar içinde olan adamın yanına dehşetle koşarak zor bela onları ayırdım ve çantamdan mendil alarak kanayan burnuna bastırdım hepsi benim yüzümdendi bu yüzden o böyle hırpalanmayı hak etmiyordu, sinirle tepemizde dikilen adama baktığımda bu kez beni hedefine alarak konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz Oğli
General FictionGenç adam yemin ediyordu, hemde bağıra çağıra; "Bir gün bu sabrım bitip tükenecek! Bir gün bu sessizIiğim sona erecek! İşte o gün geIdiğinde benim içimi yakan çok acı hesap verecek!" Genç kız ilkez korkuyu iliklerine kadar hissediyordu, çünkü gen...