O KIMDI ?

41 6 0
                                    

Eve doğru sessizce ilerliyorduk. Yol sanki uzadıkça uzuyordu. Gözlerim istemsizce şeritlere kaydı. Düz ve bir düzen içinde. Aklımı kurcalayan tüm o sorular ele alınınca suan aklımı meraktan kitleyen soru hiç sayılırdı . Öncelikle sorularım boşa atilmayacak kadar önemliydi.

- Beni kim kaçırdı?

- neden kaçırdı?

- bunun önceki olaylarla bir alakası var mı ?

- Bu kişi tanıdık mi ?

- amacı ne ?

- ben ona ne yaptım?

Ve suan aklımda ki sorular ise ;

- o çocuk kimdi?

- yoksa beni kaçıran o mu?

- ama o kaçırdıysa neden kurtardı?

- beni tanıyor gibiydi sözleri acaba tanıyor mu?

- Ve asıl soru sonradan neden GİTTİ?

Aklımdan cevabını bulamayacağımı bildiğim bu soruları yinede cevaplamaya çalışıyordum. O sırada bana seslenen Lydia'yı duymadığım için olsa gerek gözümün önüne elini sallıyor du.

- geldikkk.

Tamam dedim ve arabadan indim kolumu tutup yardım etmeye çalışan Lydia'ya gülümseyerek baktım ve konuştum.

- hey ben hasta değilim lütfen şunu yapmayı kes.

- ah tamam iyi olduğuna emin misin . Bak istersen kolundan yardım edebilirim , kucağıma alabilirim ve hatta sırtıma alabilirim.

Şakadan kafasına vurup konuştum.

- Sırtına atabilirmis doğru sen çok güçlüydün değil mi (!)

- bak gerçekten zaten kuş gibi birşeysin .

- tamam tamam . Ama gerçekten yürüyebilirim .

- tamam hadi gidelim.

Eve doğru yürürken aklımdan birçok şey geçiyordu. Ah dedim içten içe tanrı aşkına ben daha 14 yaşındayım ve sanki bu biraz fazla değil mi ?

- ailem tarafindan terk edilmem

- doğru sandiklarimin yanlış olmasi

- tren tarafından az kalsın eziliyor olmam. Bunlar zor kaldirilabilecek seylerdi. Ve ben tüm bu zorluklarla 14 yaşında göğüs geriyordum.

Maddi durumdan yeterince den de fazla iyi olmamıza rağmen mütevazı bir binada oturuyorduk. Dört katlı bir binaydi kahve ve bej renkleri öne çıkıyordu. Ve bizde daha doğrusu bende 4. Katta oturuyordum. Her ne kadar asansör kullanmayı sevmesem de bu agriyla dört kat çıkmakta akıl kârı değildi.

Aslında asansör korkum klostrofobim yüzündedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aslında asansör korkum klostrofobim yüzündedi. Beni daraltiyor adeta boguyordu. Ilk 10 saniye pek birsey hissetmesemde sonrasında bogazim yanmaya ve gözlerim kararmaya onun ardından ise nefes almamaya başlıyordum. Ama sanırım 10 saniyedende fazla surmezdi.

Surmezdi değil mi ?

Lydia benim canım arkadaşım benim bu korkumu bildiği için elimi sıkı sıkı tuttu.

Asansör duyduğunda 5 saniye geçmişti. Bu rahatlaticiydi. Cantasindan anahtarı çıkaran Lydia ya minnettar bakışlarımı yolladım. Çünkü anahtarimi yanıma almak gibi bir fırsatım olmamıştı. Oda unutmuş olsaydı kapıda çilingiri bekleyecektik.

Iceriye girer girmez kendimi salondaki pufa attım. Çok yorgun hissetsem Lydia'nin beni soru sormadan uyutmayacağini bildiğimden ne onu nede kendimi yordum.

Doğu bizi eve bırakıp muhtemelen yorgun olduğumu tahmin ettiğinden olsa gerek daha sonra gelmeyi teklif etti ve gitti.Ben lydia 'yı beklerken oda salona hararetli bir şekilde girdi.

Önce yüzüme sonra vucuduma göz gezdirdi. Sanki yorgun olup olmadığımı daha doğrusu sorularına cevap verecek kadar yorgun olup olmadığıma bakıyor gibiydi. En sonunda kendini tutamamis -yada yeterince perişan gozukmedigimden- yanımdaki pufa oturdu ve bana döndü. Bana yıllar gibi gelen bir aradan sonra konuşmaya başladı.

- neredeydin?

Sesi ağlamaklı çıkmıştı yerdeki halı desenini sayan gözlerimi ona cevirdigimde yanlış tahmin etmedigime emin oldum. Ağlıyordu. Sarıldım ona sonra bende ağlarken onu mu kendimi mi avuttugumu bilmeden konuşmaya başladım.

- şşş.... geçecek. ....sakin ol bak hersey yolunda. ..

Bir an beni omuzlarımdan tutup kendinden ayırdı. Gözleri kızarmış burnu kizarmaya yüz tutmuştu. O iyi bir arkadaştı....dosttu

- neredeydin ha neredeydin! ?

- Kim seni kaçırdı?

-Benim aklımı kaç defa oynattigimi sandigimi biliyor musun?

-Sana ne yaptı?

- tüm bu olanlar ne !

- ve son olarak seni kaçıran kişiyi görd....

- şşş sakin ol hepsine cevap vereceğim dedim . Sesim bir fısıltıdan ibaretti.

Bak beni kim kaçırdı bilmiyorum , görmedim ve hiçbir fikrim yok. Uyandığımda- söyleyip söylememek arasında kaldığım şu tren olayını-

- evet Helen uyandığında ne oldu!
- şey ben bir demiryolu'na bagliydim. Birkaç saat çırpındım fakat kimse duymadı tam tren sesi duyduğum sırada biri beni kurtardı. Ama inan hicbirsey olmadı bana bak sapasağlamim.

- dur bir dakika seni biri mi kurtardı nasıl biri? Diye sordu kuskuyla

- hatta sende bizi o telefon ile aradın?

içimden bir ses nedensizce bunun bir sır olarak kalmasını istiyordu kıramadım.

- şey ben onu hiç görmedim telefonuda yanımda buldum beni o yatağa yatırmıştı. Hem senin de takıldığın nokta bu mu?

Yüzüme kuskuyla battıktan sonra memnun olmuş olsa ki yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.

- tamam ben yorgunum yatacağım diyerek odama geçtim.

◇◇★◇◇☆◇◇★◇◇☆◇◇★◇◇☆◇◇

ILAHİ BAKIŞ AÇISI

binaya girdi. O aptal ortağının bir şey yapmadigina emin olmalıydı. Sessizce ama emin adımlarla odaya girdi ve bilgisayara yöneldi. Gereken bilgileri açınca gördüğü şeyle konuştu

- LANET OLSUN !

! HAYIR !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin