Unutanlar için ; Şahika, Poyraz'ın en yakın arkadaşı. Ege ve Acar da arkadaş grubundan.
İyi okumalar...
19 Mart 2006
Sevgili günlüğüm , sana sürekli Poyraz'dan bahsettiğim için sıkılıyor olabilirsin. Ancak ondan başka hayatımı renklendiren biri yok. Ondan başka beni sevindirecek biri de olmayacak gibi. Bu yüzden sana ondan başkasını anlatamam.
Şimdi odamda oturmuş Poyraz'ı düşünüyorum. Arka planda Duman'dan Her Şeyi Yak çalıyor. Sanki şarkı ona karşı olan duygularımın sözlere dökülmüş hali. Sırf bizim için yazılmış. Aslında "biz" bile yok. Sadece ben ve onun için olan aşkım. Ölene kadar saklamak zorunda kalacağım sevgim. Çünkü biliyorum ki söylemek her şeyi daha kötü yapacak.
Bazen keşke erkek olmasaydım diyorum.Böylece Poyraz ile bir şansım olabilirdi.Öyle düşündüğüm zaman göğsüme doğru bir sıcaklık yayılıyor. Çünkü bu asla gerçekleşmeyecek bir şey.
***
Ertesi gün huzursuz bir şekilde uyandım. Yüzümü yıkamayı bile düşünemeden telefonuma sarıldım. Ayaz mesaj atmamıştı. Peki , öyle olsun. Nasıl olsa okulda aynı sırayı paylaştığımızda yüzüme bakmak zorunda kalacaktı.
Telefonu yerine koyarak aşağı indim. Evde yine kimse yoktu. Kendime ufak tefek şeyler hazırlayarak kahvaltı yaptım. Sonra vakit kaybetmeden odama çıktım. Bugün nedense kendime özen göstermek istiyordum. İçimden bunun Ayaz için olmadığını söyledim. Bir erkek için süslenecek değildim.
Normalde ütüsüz giydiğim kıyafetleri ütüledim ve saçlarıma fön çekerek şekil verdim. Saçlarıma 'yataktan yeni kalktım ve hiç dokunmadan okula geldim' havası vermeye çalışıyordum ama aslında son yarım saattir saçımla uğraşıyordum. Nane kokusu olan keskin parfümümü de sıktıktan sonra evden çıktım. İlk derse geç kalacaktım ama aynada gördüğüm halim beni yeterince memnun etmişti.
Okula girdiğimde bahçede kimse yoktu. Daha dersten çıkılmamıştı. Bunu fırsat bilerek yavaş yavaş ilerledim. Sınıfın kapısına geldiğimde ise heyecanlanmıştım. Kapıdaki ufak camdan içeriye baktım. Ayaz en arka sırada pür dikkat hocayı dinliyordu. Bir elini yumruk yaparak çenesinin altına koymuştu. Kıyafeti dirseğine doğru kaymıştı bu sayede incecik ve kemikli bileği gözler önündeydi. Küçükken de bu kadar cılız mıydı diye düşündüm. Kemikleri dokunsa kırılacak gibiydi. Birinin bu çocuğu iyice beslemesi gerekiyordu.
Kafamın arkasına vurulması ile düşüncelerimden sıyrıldım. Arkamı hiddetle döndüm. Tam ağzıma geleni saydıracaktım ki müdürü gördüm. Kendimi son anda frenledim. Yoksa müdürün geçmişine birkaç methiye yazabilirdim.
-Poyraz , kapının dışından dersi anlayabiliyor musun oğlum?
-Özür dilerim hocam.
Hızla çarpan kalbime rağmen sınıfın kapısını tıklattım ve içeri süzüldüm. Müdür de tam gelecek zamanı bulmuştu. Daha sınıfa girmeye hazır değildim ki!
Hoca beni fark etmemiş gibi yaparak derse devam etti. Sınıftan birkaç kişiye göz kırparak yerime geçtim. Bir taraftan da Ayaz'ı kontrol ediyordum. Bana dönüp bakma gereği duymamıştı. Pozisyonunu koruyarak dersi dinliyordu. O kadar hazırlanmama rağmen bakmıyordu bile!
Onun için hazırlanmadı ki.. dedi iç sesim.
Yanına oturdum ve çantamdan kitapları çıkarmaya başladım. Aslında doğru kitapları bile getirmemiştim. Ders kimyaydı ama çantamda sadece edebiyat defterlerim vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love [Türkçe]
عاطفيةİki erkeğin aşkını anlatan bir hikayedir. Lütfen,hoşunuza gitmiyorsa okumayın!